GÜNSU SARAÇOĞLU

GÜNSU SARAÇOĞLU

Kendine Ait Bir Oda

İngiliz kadın yazar Virginia Woolf'un eseriyle aynı adı taşıyan ve onun anısına ithafen Fulart Sanat Galerisi’nde 25 Mayıs’ta açılan, küratörlüğünü Ressam İclal Erentürk Güçsav'ın üstlendiği "Kendine Ait Bir Oda" isimli sergiyi ziyaret ettim. 13 kadın sanatçının katılımıyla gerçekleştirilen bu sergide, farklı düşüncelerle, farklı pencerelerden bakarak, herkesin "Kendine Ait Bir Oda" için özel üretim yaptığı özgün eserlerle ve her birinin kendi odalarıyla karşılaştım.

Feminist edebiyatın önde gelen isimlerinden Virginia Woolf'un "Kendine Ait Bir Oda" eseri, hem kadınların toplumdaki yerini sorgulayan hem de feminist bir manifesto niteliği taşıyan önemli bir eserdir. Bu eserin anısına Fulart Sanat Galerisi'nde düzenlenen sergi, kadın sanatçıların özgün eserlerini bir araya getirerek, herkesin kendi iç dünyasına ait bir alan oluşturmayı amaçlıyor. Ressam İclal Erentürk Güçsav'ın küratörlüğünü üstlendiği sergi, 13 kadın sanatçının farklı perspektiflerden, farklı ifade alanlarıyla ürettiği eserleri bir araya getiriyor. Sergiyi gezerken, her bir sanatçının kendi odasını nasıl hayal ettiğini, kendi düşünsel evreninde nasıl bir yer yarattığını gözlemlemek mümkün.

Virginia Woolf'un kitabının temalarıyla örtüşen bu sergi, kadınların varoluşsal, güçlü, özgür ve özgün yanlarını keşfetmelerine zemin hazırlıyor. Kadınların bireysel ve toplumsal haklarına vurgu yapan eserler, ziyaretçilere farklı bir perspektif sunarken, aynı zamanda kadınların yazma ve sanat alanındaki özgürlüklerini kutluyor. Sergiyi ziyaret eden herkes, kadın sanatçıların gücünü, yaratıcılığını ve cesaretini bir kez daha hissederek, kadınların kendilerine ait bir oda oluşturarak düşünsel özgürlüklerini nasıl kazanabileceklerine dair ilham alabilirler. Elbette bu noktada kitaptan da kısaca bahsetmek istiyorum.

Virginia Woolf'un “Kendine Ait Bir Oda” kitabı, feminist bir manifesto olarak kabul edilir. Kitap, kadınların toplumdaki yerini, eşitsizliği ve geçmişten günümüze yaşadıkları durumları ele almaktadır. Woolf'un sesi, düşünceleri ve gücü yıllara meydan okuyarak günümüze ulaşmıştır. Kitap, bilinç akışı yöntemiyle yazılmış ve kadın hakları, toplumsal cinsiyet ve feminizm konularını işlemektedir. Virginia Woolf'un feminist bakış açısıyla kaleme aldığı bu eser, kadın hareketinin önemli kitaplarından biri olarak kabul edilir. Woolf, kitabında kadınların kendine ait bir alan oluşturmasını ve bireyselliğe önem vermelerini vurgulamaktadır. Kitabın konusu, kadın hakları, toplumdaki yerleri ve feminist hareketler üzerine derin düşüncelere sahiptir. Virginia Woolf, kendine ait bir oda ve düşünsel özgürlüğün kadınlar için ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştır. Kitap, kadınların geçmişten günümüze yaşadığı baskıları ve toplumdaki yerlerini ele alırken, aynı zamanda kadınların yazma özgürlüğüne olan ihtiyacı da gözler önüne sermektedir. Woolf, kitabında her kadının yazmaya oturabileceği kendine ait bir oda olması gerektiğini savunarak, kültür dünyasında kadınların seslerini yükseltmeye çağırmaktadır.

Yazarın 1929 yılında kaleme aldığı kitabın içeriği ne tuhaf ve iç acıtıcıdır ki günümüzde halen karşılığını buluyor. Daha çözülmesi, aşılması gereken ne çok sorun var. 1 kadın yazardan ilham alan 13 kadın ressamın eserlerini Fulart Galerisi’nde 8 Haziran’a kadar izlemenizi öneririm.

Sanat ve sevgiyle kalın…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
GÜNSU SARAÇOĞLU Arşivi