BULGARİSTAN-2 BURGAZ/NESEBAR

Bazı şehirler için “fazla görülecek bir yeri yok” derler. 400 binden fazla nüfusu ile Bulgaristan’ın dördüncü büyük şehri olan Burgaz için de böyle deniyor. Ama ben oldum olası bu görüşe karşıyımdır. Bu sözlere çok aldırmam; gezerim ve mutlaka kendimce önemseyebileceğim bir şeyler bulurum.

Burgaz’a Varna’dan gelirken kuzeydoğuda ilk olarak bir göl ile karşılaştık. Atanasovska isimli bu göl, göçmen kuşların yolu üzerinde olduğu için yılın belli aylarında onları konuk ediyormuş. Burgaz Gölü olarak da ismi bilinen Vaya Gölü ise şehir merkezinin güneybatısında yer alıyor. Bu gölün adı özellikle gezilecek yerler arasında geçmekte. Burgaz’ın merkezinde “Deniz Park” diye bir park var. Aynı Varna’nın Deniz Park’ında olduğu gibi burada birçok etkinlik yapma imkanı var. Parkın hemen önünde Burgaz’ın Karadeniz kıyısında uzanan plajı bulunuyor. Parkın bittiği noktada tren istasyonu var. Sonuç olarak Burgaz şehir merkezinin üç tarafı sular ile çevrili diyebiliriz.

Burgaz, Tren İstasyonu

Tren istasyonunun karşısından araç trafiğe kapalı olan alana yani şehir merkezine giriş yapmak mümkün. Burası tam bir gezinti yeri. Restoranlar, kafeler, alışveriş yerleri, tarihi binalar her şey burada. Adeta Burgaz’ın kalbi burada atıyor. Ama mevsim itibari ile havaların soğuk olması sebebiyle tahmin ettiğimiz canlılıkta değildi.

Burgaz, Şehir Merkezi (Gülgün Altuntaş, Nuray Uğur ile)

Trafiğe kapalı olan ana caddede dümdüz yürüdüğünüzde önce bir park gelecek önünüze. Burası gezintiye çıkan halkın soluklanma yeri gibi planlanmış. Parktan sağa dönüp bir süre ilerlediğinizde önce bir Ermeni Kilisesi çıkıyor karşınıza, sonra Arkeoloji Müzesi, biraz daha ileride bir sanat galerisi. Aynı yolu geri dönüp ana yoldan devam ettiğinizde bir meydan çıkıyor karşınıza. Burada yolun ortasına bir pusula konmuş. Şehrin sembolleri arasında sayılan bu pusula, sanki yolunu şaşıranlara yönlerini göstermek için konmuş gibi.

Burgaz, Arkeoloji Müzesi

Caddenin sonunda karşımıza Alyoşa Anıtı çıktı. Bu anıtın bir benzeri Bulgaristan’ın Filibe şehrinde bulunuyormuş. “Sovyet asker kurtarıcısı” adına dikilmiş bu anıtın hemen altında savaş dönemini tasvir eden rölyefler bulunuyor. Komünist dönemden kalma bu anıtların yerlerinden kaldırılması yönünde siyasi girişimler olmuş.

Burgaz, Alyoşa Anıtı (Nuray Uğur ile)

Kısa zamanda Burgaz güzellemesi bu kadar oluyor diyelim…

NESEBAR

Kale – 300 yıllık bina – Arkeoloji Müzesi

Burgaz’a bağlı olan Nesebar, işin açıkçası Burgaz’dan daha çekici bir yer, özellikle de bizim gezme imkanı bulduğumuz eski şehrin olduğu yarımada bölümü. Yeni Nesebar ise yarımadanın dışında kalan otellerin ve iş yerlerinin olduğu normal bir kasaba. Eski şehir, 1893’te UNESCO tarafından Dünya Mirası ilan edilmiş.

Nesebar, Aziz Nikolas Heykeli

Yarımadaya bir yol ile bağlantı sağlanıyor. Sizi bu yolda önce kasabanın sembolü olan bir değirmen tasviri, ardından da Aziz Nikolas heykeli karşılıyor, sonrasında kasabanın kale burçları ve duvarları. Nesebar’ın bir bölgesinde kale duvarlarını incelediğimizde üç farklı uygarlığın izini gördük. En altta Trakların izleri, ikinci katta Bizans izleri ve en üstte Osmanlı izleri. Bir de bu duvarların önünde adeta bu izleri kapatma amaçlı komünist dönemde girişilen duvar örme çabasını. Bu “üçlü” duvar görüntüsünün hemen arkasında 300 yıllık bir bina görüntüsü ayrı bir güzellik katıyordu fotoğrafımıza.

Nesebar, Kale Burçları-Surlar (Nuray Uğur ile)

Eski şehri gezmek çok zor değil, kale duvarlarının sahil tarafından sağdan girip ring yaparak sol taraftan yine sahilden çıkabilirsiniz. Ayrıca kasabanın ortasına giden bir yol var. Bu yola girdiğinizde hemen sağınızda Arkeoloji Müzesi’ni göreceksiniz. Devam ettiğinizde kasabanın ortasındaki güzellikleri keşfedebilirsiniz.

Nesebar, 3 Farkı Döneme Ait Kale Duvarları ve 300 Yıllık Bina (Nuray Uğur ile)

Nesebar, Arkeoloji Müzesi

Tarihi Yapılar (Kiliseler – Antik Tiyatro)

Nesebar, Sveta Sofya Kilisesi (Nuray Uğur ile)

Bulgaristan’ın birçok yerinde olduğu gibi Nesebar’da da çok sayıda kilise var. Bunların başlıcaları; Mimarisi ile ilgi çeken 11. yüzyıldan kalma Aziz Stephan Kilisesi ki burası dini ikon, portre ve eşyaların yer aldığı bir müze haline getirilmiş. Sadece duvarları ayakta kalmış olan Nesebar’ın en eski ve en büyük kilisesi, aynı zamanda eski piskoposluk merkezi olan Sveta Sofya Kilisesi. En iyi korunmuş kiliseler arasında sayılan 13. yüzyıldan kalma Aziz Pantokrator Kilisesi. Diğer önemli kiliseler ise Kutsal Anne Eleusa Kilisesi, Aziz Spass Kilisesi, Aziz Paraskeva Kilisesi. Bir de Antik Tiyatro’nun hemen üstünde bulunan Aziz John Aliturgetos Kilisesi var. Buradan söz konusu kilise ve Antik Tiyatro’nun dışında Karadeniz’i ve küçük limanı da fotoğraflayabilirsiniz.

Nesebar, Aziz Pantokrator Kilisesi (Necmettin Altuntaş ile)

Nesebar’da Osmanlı izlerini görmek mümkün; tarihi hamam, çeşme v.b.

Nesebar, Antik Tiyatro ve Aziz John Aliturgetos Kilisesi (Nuray Uğur ile)

Nesebar’daki tarihi yapılar içerisinde, deniz kıyısına yakın bir bölgede Tarihi Yel Değirmeni bulunmakta.

Nesebar, Osmanlı Çeşmesi (Rehberimiz Fatma Osman)

Eski Şehir - Limanlar

Eski şehrin her yerinden tarih fışkırıyor. Arnavut kaldırımından yapılmış yollar oldukça dikkat çekiyor. Tarihi binaların çoğu otel, restoran veya kafe olarak kullanılıyor. Bunların bir bölümü de sanat galerisi haline getirilmiş.

Nesebar, Arnavut Kaldırımlı Sokaklar, Tarihi Binalar, Saat Kulesi

Nesebar’ın kuzey kıyısı tekne ve yatların yanaştığı büyük limana ev sahipliği yapıyor. Daha küçük olan bir liman ise güney kıyısında bulunuyor. Güney limanında çapa, balıkçı anıtı gibi bazı figürler kıyı boyunda göze çarpıyor. Her iki limanın da deniz kıyısında birçok balık restoranı var.

Nesebar, Kale Surlarının Üzerindeki Tarihi Bina (Gülgün Altuntaş, Nuray Uğur)

BÜLENT UĞUR