YAZAMADIKLARIM/TUNCELİ

Gazetemiz Yenigün’de daha önce ülkemizin tüm şehirleri bir yazı dizisi halinde yayınlanmıştı. Ne kadar fazla yer gezmeye kalkılsa da eksikler olabiliyor. Zamanla detaylı gezimlerin olduğu coğrafyalar da olabiliyor. Bu nedenle geçmişte yazdıklarıma ek olarak yeni bölümler yazılmasına ihtiyaç hasıl oldu. “YAZAMADIKLARIM” başlıklı yazı dizisinde bunları bulacaksınız.

tunceli

TUNCELİ COĞRAFYASI

Tunceli, gerçekten gezmeye görmeye doyamayacağınız bir şehrimiz. Mayıs ayında baharın coşmasıyla bizlere sunduğu güzellikler de bire bin katıyor. Burada izah etmeye çalışacağım, bazı görsellerle de bunları destekleyeceğim ama inanın bizzat yerinde kendi gözlerinizle şahit olmanın yerini tutmayacaktır.

Bu defaki Tunceli gezimize tüm ilçeleri dahil ettik. Gidilmesi zor yerlere de bir şekilde ulaşmaya çalıştık. Bizi en etkileyen husus, Tunceli’nin coğrafyası oldu. Baharla gelen yeşille birlikte, kıştan kalan karın beyazını bir göz şöleni halinde bize sunan dağlar, ırmaklara yol veren vadiler, geçit vermez kanyonlar ve diğer tüm doğal güzellikler Tunceli’nin su götürmez gerçeği.

PÜLÜMÜR

Gezimize Erzincan sınırından Pülümür ilçesine giderek başladık. Pülümür’ü adeta yeşile boğulmuş bir küçük ilçe olarak dağların arasında gördüğümüzde hemen fotoğraf makinalarımıza davrandık.

Pülümür

Pülümür’den Tunceli merkeze giderken yol üstünde gördüğümüz Ağlayan Kayalar, Mayıs ayının verdiği cömertlikle, Munzur Dağlarından gelen kar sularını bir tablo gibi bize sundu. Bulmak için çok çaba harcamadık. Çünkü hemen karayolunun kenarındaydı.

Pülümür-Ağlayan Kayalar

TUNCELİ MERKEZ

Pülümür-Tunceli arası karayolu, adeta güzellikler manzumesi. Her dağ, her vadi, her ırmak ilginizi çekiyor. Ünlü Kutu Deresi’ne geldiğimizde bir durak verdik.

Kutu Deresi

Daha önceki gezimizde uğradığımız Kara Haydar’ın yerine bu defa da uğradık. Bu kere, kayaların üzerinde yer alan restoranın sahibi Kara Haydar ile tanıştık.

Sonrasında gezi arkadaşım ve fotoğrafların bir bölümünün çekeni kadim dostum Yusuf Özdemir’in önerisiyle Rabat Vadisi’ne yöneldik. Bize, Karayolları Tunceli Şubesi’nden Mehmet isimli arkadaş eşlik etti. İyi ki de etmiş. İşaretlemeler yeterli olmadığı için onunla bile zor ulaştık. Mehmet bey olmasa herhalde oraya ulaşamazdık. Ancak ulaştığımızda Rabat Vadisi’nin cömert sunumu bizi ziyadesiyle mutlu etti. Dağların arasından akan Şelale ve yanına gidemesek de uzaktan gördüğümüz mağaralar vadinin arasında bizlere adeta göz kırpıyordu. Yağışlı bir havada gittiğimiz için, tarihi köprüye, orada yaşayan bir vatandaşımızın ‘tehlikeli olur’ uyarısıyla gitmekten vazgeçtik.

Tunceli’de akşam yapılacak en güzel şey Munzur Irmağı kenarında bulunan Celal Doğan Restoran’da akşam yemeği almak ve türküler dinlemekti. Daha önceden deneyimlediğim bu aktivitenin tüm yorgunluğumuzu atacağını çok iyi biliyordum. Öyle de oldu. Restoranın sahibi Ercan beyle yıllar sonra karşılaşmak benim için güzel oldu. Ona, yayınlanmış “Türkiyem Cennetim” kitabımdaki, Tunceli sayfalarını ve restorandaki yemekler hakkında yazdıklarımı gösterdim. Geçmişte yediğimiz Kinkor mantarından bu defa da yedik. Buna ek olarak 2500 rakımdan çıkartılan ve bir endemik bitki türü olan gulhercten yapılan yemekten tattık. Aroması, kokusu ve lezzeti muhteşemdi. Tereyağı, tulum peyniri ve diğer mezelerin doğallığı ve lezzeti üst seviyedeydi. Zaten çok beğendiğim Tunceli türkülerini dinleyerek gecemize keyifle devam ettik. Tuncelili hanımların halayları, türkülerle birlikte uyumlu bir güzellikteydi.

Tunceli-Munzur Irmağı (gecesi)

Celal Doğan Restoran (Restoranın sahibi Ercan Ateş, lezzetli yemeklerin ustası Nevzat Işık, şefimiz Çetin Bulut ile)

HOZAT – OVACIK YOLU

Hozat’dan Ovacık’a giderken bir taraftan Munzur Dağlarının, zirvelere göre daha alçak rakımlı olanlarının üstünden gidiyorsunuz, diğer taraftan da ulaşamadığınız Munzur Dağ silsilesinin karları halen erimemiş zirvelerini seyrediyorsunuz. Bu bölümde yolda çokça durduk ve çokça fotoğraf çekimi yaptık.

Hozat-Ovacık yolu

OVACIK – MUNZUR GÖZELERİ

Ovacık’tan Munzur Gözeleri’ne giderken Ovacık’ın ovasından, Munzur Dağlarına bir bakış atmadan geçemedik.

Ovacık Ovası

Munzur Gözeleri tabiatın insana sunduğu en cömert ulaşılabilen yerlerden birisi. Dağ taş su kaynıyor. Kışın karlarını, güneşi görünce eriten dağlar, bu gözelerden sizlere suyun en doğal ve en lezzetlisini elleri donduran bir soğuklukta sunuyor. Buradaki gözlemeciden, tereyağda yapılan katmerden, yemeden geçmeyin derim size.

Ovacık-Munzur Gözeleri

MUNZUR MİLLİ PARKI

Ovacık’tan Tunceli merkeze giderken Munzur Milli Parkı’ndan gidiyorsunuz. Munzur Irmağı yol boyunca sizi takip ediyor. Kimi zaman sağınızda, kimi zaman solunuzda bakıyorsunuz ki sizinle yarışıyor.

Munzur Milli Parkı-Munzur Irmağı

Milli Parktan bazı köylere doğru içeriye girdiğinizde kuş uçmaz kervan geçmez vadiler görüyorsunuz. Her bir noktada durup dakikalarca bölgenin oksijenini ciğerlerinize doldurmak istiyorsunuz.

Munzur Milli Parkı-Munzur Vadisi

MAZGİRT

Geçen Tunceli gezimde gezmediğim ilçelerden birisi Mazgirt idi. Mazgirt, Tunceli-Elazığ karayolunun 12 kilometre iç tarafında yer alıyor. İlçeye tepeden bakan tarihi kalenin yanı sıra Elti Hatun Camisi ile Gölbağı Kilisesi görülebilecek yerler.

Mazgirt-Elti Hatun Camisi ve Kale

Bülent UĞUR

Yazar: Yenigun
<