Geçtiğimiz hafta mevsim sonbahar dönerken güneşin sıcak yüzünü yakaladığım, “fırsat bu fırsattır” diyerek rotamı Atatürk Kültür Merkezi’ne çevirdim. Malum Beyoğlu Kültür Yolu kapsamında birçok etkinlik yapılıyor İstanbul’un dört bir yanında…

Önce Taksim Meydanı’ndaki fotoğraf sergisini inceledim, birbirinden keyifli İstanbul fotoğraflarını incelemem bitince AKM ile göz göze geldik. “Ahhh AKM, sen bizim için neler neler demeksin bir bilsen…!” dedim içimden.

AKM ana girişte Süleyman Saim Tekcan ile başlayan ve devam eden birbirinden kıymetli ve güzel heykelleri tek tek yeniden görmenin keyfi ile başladım dolaşmaya…

Bir yandan “İşte budur…! Kamusal alanlarda yaygınlaşmalı sanat, insanları böyle eğitebiliriz, sanatla aralarında oluşan sahte aristokrasiyi yok edebiliriz.” düşüncelerim fazla sürmeden birden garip bir farkındalığa yerini bıraktı. Hemen bir köşeye çekilip heykellerin arasında gezenleri izlemeye başladım. Elbette ki gerçekten sanat eserini hakkını vererek izleyenler vardı. Onları tenzih ediyorum ama büyük bir çoğunluk sadece selfie çekmekle meşguldü. “Kulakların çınlasın Emre Yusufi” dedim. 13.Contemporary’de “Selfie Çeken Herkül” ile getirdiği eleştirel yaklaşımı halen geçerli tükenmemiş. Hele birazda selfie çekenlerin diyaloglarına kulak verince iyice nirvanaya ulaştım ne yalan söyleyeyim. Gene de kendimi acilen avutacak bahaneyi buldum :) Bir fotoğraf çekip, sosyal medyada kültür-sanat takipçisi havası yaratmak için kullanmaları da bir adım onlar için… Sanatla aralarındaki mesafeyi daraltır. Belki böyle böyle önünde fotoğraf çekip gitmeden, eser kiminmiş neymiş diye merakları artmaya başlar… Bu konu için kendimi romantik yaklaşımlarla eylerken Andy Warol Sergisi’nin olduğu kısımla ikinci bir garipseme dalgasına tutuldum. Sergi dediysem beklenti mi yüksek tuttuğumdan, bana göre bir stand ile karşılaştım ve yine selfie çılgınlarıyla…

“Herkes bir gün 15 dakikalığına meşhur olacaktır.” demişti ya Andy Warol. Yıl: 1968, bu ifadeyi ilk o yıl Moderna Musset’teki basılı olarak sergilerken, sosyal medya yansımalarındaki zamansal kısalmayı nerden bilecekti ki Andy Warol’da…