Euro 37,61 %-0,39
Dolar 33,97 %0,11
Sterlin 44,59 %-0,19
Altın 2.725 %-0,77
SELAMİ TURGUT GENÇ

SELAMİ TURGUT GENÇ

GÜLÜNÜZ.. GÜLDÜRÜNÜZ..

Türkiye, hiçbir konuda “Derin Düşünce” sentezine girmeyen bir ülke sözünü, yazılarımda sıklıkla kullanırım. Halkımız, kendisine net görüş alanı hazırlamakta zorlanır. İnsan ilişkilerine odaklanmakta zorlanır.

Kişiye çevreye karşı uyanık hale getiren düşünme algısı, şuura yani zihnin ekranına ihtiyaç duyar. Düşünmek için ayırım fikrine sahip değilseniz tutarlı kişiliğiniz silinir gider. Daldan dala gezinen bir kuşun zikzaklarını çizersiniz.

İnsanlar, verdikleri söze saygı gösterdikleri vakit kişiliklerini soruyabilirler. İnsan tiplemelerini fizyolojik acıdan değerlendirirken bunun ruh sağlığına etkilerini de anlatmalıyız. Çünkü günlük yaşamın nitelikleri buna bağlıdır. Sezgi gücünüzü kullanamazsanız, fiziki ve zihni gerilime sürüklenebilirsiniz.

Duygusal monotonluk ve bıkkınlık bedeninize yerleşmişse olaylara doğru teşhis koymakta zorlanırsınız.

Toplumsal öyle nazik bir denge üzerindeyiz ki, sanki aklı uçmuşçasına yönünü tayinde zorluk çekenleri görüyoruz. Siyasetçiler, vatandaşların içgüdülerini coşturmak ihtiyacı içine giriyorlar.

Yerel seçimlerin sonuçları vatandaşlarda kafa karışıklığına neden olunca dikkatler çeşitli endişelere kaydırıldı. Önce, ülkenin demirbaş anketleri iyi imtihan veremedi. Halkı tedirgin eden, yanlış cephelere bölmeye çalışan kundakçılar, fısıltı bozgunculuğuna soyundular. Sağlıklı düşüncelerin önünü kör dumana boğdular. Akla sığmayacak yalan beyanları piyasaya sürdüler. Adaletten, oy  sandıklarından, seçmen kaydırmalarından, seçim görevlilerinden ve akla hezimet sayılacak daniska işlerden bahsettiler. Türkiye birden “acil durum” yaşıyormuş gibi kalıptan kalıba sokuldu.

Hemen bilgili olmalı koşullarından söz açılmanızın yeri gelmişken noktayı koyalım:

“İnsanı kuşkudan iyilik, acı çekmekten ise kararlı olmak kurtarır..”

Doğru düşünmek yeteneğini sentez hazırlar. Peki, sentezci olmanın malzemesi nedir? Buna bir açıklık getirelim. Vaktiyle, uzun yıllar önce bir televizyon ekranında değişik bir program yer aldı. “GÜLÜNÜZ, GÜLDÜRÜNÜZ” konulu program dönemi komedyenlerinden Öztürk Serengil sunmuştu. Güldürme yeteneğine sahip program konuğu insanlar keyifle izlenmişti.

Milletimizin özel bir yönü bu programla keşfedilmişti.. Yaşa yerine “Yeşşe” gibi kırık deyimle, “abidik gubudik” deyimleri, birden ülkeye güldürme krizi yaşatmıştı.

Şimdi bakıyoruz da, siyasetçiler kendi güldürmecelerine halk bağlansın diye ilk köklü icraatlarına bununla başlıyorlar. Mazbatasına kavuşan İstanbul’un yeni belediye başkanı, otobüs üzerinden meydanları dolduran kutlama göstericilerine ilk mesajını şöyle veriyor:

“Herkese gülümseyelim, selam verelim, el sıkalım. Sevelim, hemşerilik ruhunu kendimize saygıyla yerleştirelim..”

Şimdi, görüyor musunuz, dön dolaşan, yarım asırlık “gülme güldürme” projelerine yeniden gir.. Yalnız kapı bu defa hızlıca açılıyor. Sonu aydınlık olsun diyelim..

<