ZİRVE DE OLMAK MI? HİÇLİK MAKAMI MI?
Değerli okurlar, bazen kendimce emeklerimi mücadelelerimi tek tek sorguya çekiyorum. Sonuç nedir? Yani yolun sonu nedir? Bunca emek, bunca mücadelenin sonu nereye doğru gidecek? En sonunda ne olacak hep bunu düşünüyorum. Bir insan ne kadar yükselebilir ki? Bakın size Nasrettin Hoca’dan bir fıkra anlatayım.
Bir gün, Nasreddin Hoca’ya sormuşlar: “Kimsin ? Hiç demiş Hoca, “hiç kimseyim. ”Dudak bükülüp önemsenmediğini görünce, sormuş Hoca: “Sen kimsin ? ”“Mutasarrıf’ım demiş adam kabara kabara. “Sonra ne olacaksın? ” diye sormuş Nasreddin Hoca. “Herhalde vali olurum” diye cevaplamış adam… “Daha sonra?..” diye üstelemiş Hoca. “Vezir” demiş adam. “Daha daha sonra ne olacaksın? ”“Bir ihtimal sadrazam olabilirim. ”“Peki ondan sonra ? ”Artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp “Hiiiç.” demiş “Daha niye kabarıyorsun be adam, demiş Hoca.. Ben şimdiden, senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım: ‘hiçlik makamında. Evet değerli okurlar, fıkramız bu şekilde, çok hassas bir ders niteliğinde aslında, mücadele gayret ne olursa olsun sonuç aslında kocaman bir hiç oluyor. Çünkü dünya Rüya gibi uyu ve uyan. Ama yine de, hayatta yaşıyorsak bir takım meseleler de emek harcıyor olmamız icap ediyor. Çünkü Peygamber efendimiz(S.A.V.) ifadesi ile hiç ölmeyecekmiş gibi çalış, yarın ölecekmiş gibi ibadet et. Bu söz aslında içerisinde çok değerli bir şey barındırıyor. 1 cümle ama 1 hayat felsefesini ortaya koyuyor. Bakın ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, dünya da çalışıp çabalayarak Büyük Adam olmak hakkında bizler için neler söylüyor.
Mustafa Kemal ATATÜRK; Büyüklük odur ki, hiç kimseye iltifat etmeyeceksin, hiç kimseyi aldatmayacaksın, memleket için gerçek ülkü neyse onu görecek, o hedefe yürüyeceksin. Herkes senin aleyhin de bulunacaktır. Herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır. İşte sen bunda karşı koyuşları yok eden olacaksın. Önüne sayılamayacak güçlükler yığacaklardır. Kendini büyük değil küçük, zayıf, araçsız, hiç sayarak, kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak bu güçlükleri aşacaksın. Ondan sonra sana BÜYÜKSÜN derlerse, bunu diyenlere de güleceksin. Atatürk bir insan karakterini, bir duruşu ne kadar güzel anlatmış. Bu yazıyı ve daha fazlasını incelemek isterseniz, Kaynak: 1908 (Atatürk’ün S.D.V, s. 112).
Bir hiçlik makamını, bir de varlıktan zirveye doğru gidişi konuştuk, peki ya zirvede olmak istersek? Zirvede olmak isterken; buz gibi havayı hesap etmek gerek. Güneş olmak isterken kendini yakıp bitirdiğini unutmamak. En yükseğe çıkanların çoğu intihara doğru çıktıklarını görerek çıkarlar. Çünkü bütün en yüksekler bir intihar noktasıdır. Çığda gelir, ölümde. Kaygan bir zeminde yürürsün fark etmeden. Ancak ne ölmek korkutur, ne düşmekte bir gönülleri kırmak bize ölümden beter gelir. Ve önemli olan gönülleri kırmadan, hoş bir seda bırakmak ve haydi sende gel benimle diyebileceğin yol arkadaşlarının çevrende olmasıdır. O diyebildiklerinin ise sana; ölümde ne imiş diyecek arkadaşlar, dostlar olmasıdır.
İşte o zaman zirveye daha sağlam yol alırsın. Fakat hayatın bana öğrettiği bir gerçek var ki;
Ne konumda olursan ol fark etmez. Dostların, arkadaşların veya sevdiğin insanla bir bardak sıcak çaydan aldığın yaşam tadını, son kasa bir arabada alamıyorsun, alamazsın. Basit, hem de çok basit.
Peki, sizlere soruyorum en zirvede, Everest’in en tepesinde olmak mı? Yoksa dağı bile bilmeden, hiçlik makamı mı? İşte bu noktada herkeste fikir ayrılıkları olacaktır. Dolayısı ile bunu siz okuyucularımın taktirine bırakacağım. Ancak, tabi ki ben kendi adıma kanaat bildireceğim, ben daima Everest’in en tepesi için mücadele ederim. Kendimi geliştirir, emek, zaman harcar, en tepe de olma mücadelesi veririm. Fakat zirveye çok yakında olsam ya da yolu yarılamışta olsam, bu vakte kadar daima kendimi Hiçlik Makamında gördüm ve daima görmeye devam edeceğim. Çünkü var olan da Allah(c.c.), var eden de Allah(c.c.). Zirveye nedenle oynasak oynayalım, nihayetinde bizler yani âdemoğulları bir hiçi ve yok olmaya unutulduğumuzun bile unutulmasına mahkûmuz. Değerli okurlarım, haftaya görüşünceye dek, esen kalın, şen kalın sağlıcakla.