1 DOLAR NEDEN? 1 TL DEĞİL?
Sevgili okurlar, bildiğiniz üzere dolar 5 TL’ye doğru hızla yol alıyor. Geçtiğimiz Perşembe günü merkez bankasının faizi %3 kadar artırılması ile beraber dolarda hafif bir düşme olsa da, tekrar dan bir çıkış meydana geldi. Merkez Bankası belki de bu tarz önlemleri alma noktasında biraz daha önce davranmalıydı, böylelikle şuan ki panik halinin oluşmaması noktasında daha faydalı olurdu. Peki, her şey bitti mi? Hayır tabi ki bitmedi ama yazım ilerledikçe ince ince bahis edeceğim. Peki, Dolar yükseldi, tarihi rekora gidiyor kelimesi ne kadar doğru? Bence kısmi doğru olsa da, çoğunluk olarak yanlış. Çünkü yükselen Dolar değil, Değer kaybeden maalesef bizim paramız. Bunu Dolar para birimi dışında ki kurları inceleyerek de çok rahat algılayabilirsiniz. Peki, bizim para birimizin değer kaybında dış güçler, küresel güçler ya da lobiler vs.vs. ismine ne derseniz. Bu tarz yapıların veya gizli örgütlerin bir bağlantısı olabilir mi? Oldukları yerler olabilir, yani tamamen onların elinde olduğunu söylemek doğru olmaz. Bizim de değiştirmemiz gereken şeyler, hatalarımız tabi ki var. Ancak, Türkiye’nin her geçen gün daha kötüye gitmesi için elini avucunu ovuşturan bir yapı, bir odak mutlaka var. Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlının devamıdır. Orta Doğu, Balkanlar ve Avrupa kıtasında belli bir yeri olan güçlü bir ülkedir. Birçok vadi reyi, belki acı ve zorlukla, belki de gücü münasebeti ile kolaylıkla atlatmıştır. Şuanda ülkemiz de doların yükselmesi ile beraber, taktir edersiniz ki her şeye zam gelmesi ve dolayısı ile enflasyonun artması çok doğal olarak gözükmektedir. Yavaş yavaş sıralamalara başlayalım.
Çünkü; bizzat ABD’den değil, dost ülke Azerbaycan’dan dahi mazot dolar üzerinden geliyor. Neden dolar üzerinden geliyor? Madem mazotu alan biziz, o halde kendi paramız ile ödeme yapalım. Neden dolar ile ödeme yapıyoruz? Bu Rusya içinde geçerli, İran ile ilişkilerimiz içinde geçerli dışardan ne alıyorsak onun içinde geçerli. Ancak, bu da geçici bir süre için olabilecek bir projedir. Yakın zaman da Türkiye Cumhuriyeti kendi petrollerini artık bulmalı ve halkına da bundan istifade ettirmelidir. Bu birinci yollardan bir tanesi, milli paramız dünya piyasasında yerini almalı. İkinci husus ise üretimdir. Bakınız, örneğin Adana ilimizde iklim dolayısı ile 12 ay 4 mevsim tarımcılık yapılabildiğini biliyor muydunuz? Türkiye’nin en verimli topraklarının, Güneydoğu bölgesinde olduğunu biliyor musunuz? Hayvancılığın ve her tür tarım ürünün yetiştirilmesine en müsait topraklar bizde, üreteceğiz hem halkımıza, hem de yurtdışına satacağız. Bu alım satım işleri devlet kontrolünde olacak. Kimseye haksızlık yapılmayacak, çiftçinin de yüzü gülecek, milletinde. Köylü para kazanmıyoruz diye, ekimden de vazgeçmeyecek. Sadece tarımla kalmayacak, teknoloji de üreteceğiz, ancak bu teknoloji ürünlerini toplama yapmayacağız. Demirinden, kondansatörüne kadar her şeyini biz üreteceğiz. Ham maddelerini çıkaracağız, bir fabrika sadece 1 parça üretecek, toplayacaksak her şeyini kendi üretimimizden toplayacağız. Sağdan soldan değil. Üçüncü husus, siyasi çatışmalar ve ülke içi huzursuzlukları yavaş yavaş, huzur ortamına getirirsek, birçok başarıya ulaşmış ülkemiz inanıyorum ki bu meselenin de üstesinden gelecektir. Değil, 3,60 veya 2,80 oranlarına gelmek, Dolar ile kafa kafaya geliriz ve ya ondan dahi değerli oluruz. Amerika’nın dünyanın en çok borcu olan ülkelerden biri olduğu ve dışardan göründüğünün aksine halkı ile şartları ile birçok sıkıntılar yaşayan bir devlet olduğu gerçeğini unutmamalıyız. Haftaya görüşünceye dek, esen kalın.