İSKENDER ÖZSOY

İSKENDER ÖZSOY

ÜSTÜ KALSIN

Onlar da İz Bıraktı

Onlar da İz Bıraktı

İstanbul’un doğu kapısı Tuzla, her şeye rağmen bugün hâlâ kentin nefes alınabilecek ilçesi olma özeliğini koruyor. Özellikle Postane ve Cami mahallerinin geçmişi andıran yerleşimi ilçeye gelenlerin ilgisini çekiyor.

Bu “ilgi çekiş” sadece ev, cami, çeşme gibi kültürel varlıklardan değil; iki mahallenin nüfus yapısının temelini oluşturan çok renklilikten de ileri geliyor.

Bu demografik çok renkliliğin başat unsuru mübadil oluşum.

İşte bu oluşum, zaman zaman Tuzla’ya mübadil kökenli iş insanlarıyla yazarları çekti.

O iş insanlarından 1916 yılında Selanik’te doğan Dr. Yüksek Kimya Mühendisi Osman Kermen ölene dek yaz aylarının Tuzla’da geçirdi.

12’şer sene Tenis Federasyonu’yla Basketbol Federasyonu’nda as başkanlık yapan Kermen, 1980-2005 yılları arasında Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu’nda tenis antrenörlüğü dersi, 65 yıl da çeşitli okullarda Milli Eğitim’den para almadan kimya, biyoloji, İngilizce ve beden eğitimi dersleri verdi.

“Hemşerileri” yaşadığı için yaz ayların Tuzla’da geçirmeyi tercih eden Osman Kermen sık sık çarşıya iner esnafla, kahvelerde mübadil hemşerileriyle sohbet edermiş.

Klarnetin efendisi, sihirli notaların sahibi, Mustafa Kandıralı da son yıllarını Tuzla’da geçirdi.

Selanik kökenli bir ailenin bireyi olan Kandıralı 1928 yılında Kocaeli’nin Kandıra ilçesinde doğdu.

Kandıralı önce lambalı radyolarda özellikle bayram sabahlarında odaları çınlatan neşeli oyun havalarıyla girdi hayatımıza, sonra tek kanallı siyah beyazlı yılların televizyonlarıyla.
Radyoda onu görmeden sevdik, televizyon günlerinde ailemizden biri olarak kabul ettik.

KLARNETİN EFENDİSİ

Kandıralı demek, klarnetin diğer adı demekti.

Daha 1960’larda ABD’de plak dolduran, efsanevi cazcı Louis Armstrong’la aynı sahneyi paylaşan, Şükrü Tunar ölünce 1962 yılından itibaren Zeki Müren’in kadrosuna katılan ve döneminin hemen hemen bütün şarkıcılarına eşlik eden Kandıralı defalarca atalarının toprakları Selanik’e gitmiş.

Tuzlalılar klarnetin efendisi Mustafa Kandıralı’yı çok sevdi.

Hayat Sitesi’nde kızı Kısmet Kandıralı’nın yanında kalan Kandıralı evden çıkıp çarşıya inene kadar selam alıp vermediği konu komşu, esnaf yok gibiydi.

Esnaf arasında en sıkı dostu berber Recep Aygül’dü.

Onu berberde görenler mutlaka yanına uğrardı.

Zaman zaman hemşerisi Osman Kermen’le berberde karşılaşan Kandıralı, Kermen’in takılmalarına kah kızar, kah gülerdi.

Mustafa Kandıralı da Tuzla’da iz bırakanlardandı.

Bitirirken bir dileğimi yazmam gerekiyor.

Keşan Belediyesi klarnetin bir başka ustası Selim Sesler’in adını tiyatro salonuna verdi.

Tuzla’da da Mustafa Kandıralı’nın adını taşıyan bir tiyatro salonu neden olmasın?

İstasyon Caddesi’ndeki Sahil Sahnesi’ne Kandıralı’nın adı verilebilir.

Bir mübadil olan Florina doğumlu öykücü, romancı, şair, oyun yazarı Necati Cumalı’nın adı nasıl bir kütüphaneye verildiyse Kandıralı’nın adı da o sinema salonuna verilebilir.

Çok da güzel olur. Bu jest sadece benim değil tüm Tuzlalıların beklediği bir jest.

Şimdi şunları da yazmam gerekli.

Tuzla’da neden bir Selanik ve Lozan caddesi/meydanı/sokağı yok?

Neden mübadelenin başkenti Tuzla’da geçmişine yakışır bir mübadele anıtı yok?

Neden Tuzla Kent ve Mübadele Müzesi’nin bahçesinde bayrak direği, neden Atatürk büstü yok

<