"5 Kuruşa ne var?", BAK... BAK...
Rahmetli babam ve annem çok büyük yoksulluk çekmiş, biz de onlarla yoksulluk içerisinde büyümüşüz...
Babamın hayatı neredeyse gurbette (ailece yaşanılan şehrin dışında) geçmiş.
Samsun, Bafra, Amasya, Turhal ve İstanbul...
Hayatı güçlük içerisinde sürse de babam, onurunu hiçbir zaman kaybetmemiş...
Kul hakkına son derece riayet etmiş bir insandı, babam...
Ben (ailenin en küçüğü), Kabataş Erkek Lisesi’nde okurken, babam Beşiktaş’ta bir büfe işletiyordu...
Biz de abilerimle birlikte ona yardımcı oluyorduk...
Eskiden Tramvay Deposu olan, sonradan sabit pazar yapılan yerde, parkın köşesindeydi büfemiz...
Okuldan büfeye babamıza yardım etmeye giderdik.
Türk Sanat Müziği, saz sanatçısı rahmetli Şemsi Yastıman’ın Barbaros Bulvarı üzerindeki ahşap evinde kiracıydık.
Yokluk ve yoksullukla boğuşurken, rahmetli annemiz de evimizin “maestro”su (şefi) idi...
1960’lı yıllarda... Yani yaklaşık 60 yıl önce...
Soyulmayalım diye, mutlaka kardeşlerden biri ya da babamız büfede yatardık.
Elde ve avuçtakileri kaybetmeyelim diye...
***
Genç ve çocuk olduğumuz için, babam gözümüz doysun diye istediğinizi bol bol yiyin derdi...
Biz de o zaman sosis yeni çıktığı için, sık sık sosisli sandviç yerdik.
Tabii bir süre sonra yiyemez olduk. Bıktığımızdan dolayı...
Büfemiz cadde üzerindeydi ve iyi iş yapıyordu.
Beşiktaş Serencebey’in çocukları yakın olduğu için büfemize sık sık gelir ve parasına göre sakız, çikolata, kek ve benzeri ürünleri alırlardı.
Gazeteler 5 kuruştu. Kısa süre sonra enflasyon nedeniyle 10 kuruş olmuştu.
Anlayacağınız 5 kuruşa bir şey kalmamıştı...
Büfemize gelen çocuklar, babama “Amca, 5 kuruşa ne var?” diye sorardı.
Babam da, “5 kuruşa bak bak var” diye yanıt verir, ama yine de bir şey vermek isterdi...
Babamın “Bak bak” lafı hala aklımda, unutmak mümkün mü?
***
Güzel bir hikaye değil mi? Ama, tamamen gerçek...
O zaman da enflasyon vardı, ama katlayan fiyat artışları pek yoktu...
Taa ki, 2001 krizine kadar...
Anlı şanlı 2001 krizinde dolar bir anda 3 katladı...
Ekonomik daralma halkı bunalttı...
Başbakanlık önünde yazar kasa atıldı...
Ahlaksızlık diz boyu oldu...
Geçim, artık kıt kanaatin de altına düştü...
Orta direk yok oldu...
İthal bakanla sıkı para politikası ile güçlükleri aşmaya çalıştı ülkemiz...
***
Bugün de ekonomik durum halkı bunalttı.
TL’miz değer kaybetme rekoru kırdı.
2001’de pandemi denen illet yoktu.
Şimdi ise, ekonomik daralmaya bir de pandemi darbesi bindi.
İşler durdu, insanlar ayakta kalmak için varını yoğunu seferber etti.
Son elektrik ve doğalgaza yapılan zam, mutlaka irdelenmeli...
Aksi takdirde, soğuk kış, karanlık bir hayat sürdürmek zorunda kalacağız...
Dar boğazı aşmamız için, tüm siyasilerin asgari müşterekte bir araya gelmesi şart!
İktidar-muhalefet ayrımı yapmadan...
Ülke menfaatleri için...
Yoksa, rahmetli babamın sözüyle yaşamaya çalışacağız...
5 kuruşa ne var?
“BAK... BAK... var” diye...