RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

5 yaşında başladı

Gazeteci Abdullah Işıklar gazeteciliğe nerede, hangi gazetede başladı sorusunu, gazeteciliğe 4-5 yaşımda başladım diye cevaplıyor.
Nasıl olur diye kafalarda bir soru belirdiğini fark ederek izah ediyor. Gazetecilik nedir, gördüğünü, duyduğunu başkalarına derli toplu haber vermek. Gazetecilik haberciliktir. Ben ilk haberimi Arapgir’de merakla, afacanlıkla girip etrafa baktığım Arapgir Hükümet Konağı’nda gördüklerimi eve gelip anne ve babama anlattığımda gazeteciliğe başlamıştım diyor.

Xxxx

Ne görmüştü Hükümet Konağında Işıklar.
Evimiz Arapgir’de hükümet Konağına yakındı. Yaramazdım, Her yere girer çıkardım.Bir odada saçı-sakalı birbirine karışmış, biraz kızıla çalan sakalı olan bir adam sedirde oturuyordu. İki tarafında da süngüsü takılmış tefeği ile iki zabtiye duruyordu. Bir müddet sonra hükümet adamı olduğu düşünülen bir adam odaya girince, yaşlı adam da ayağa kalktı. Bir müddet sakalı adamla, devlet adamı ciddi yüzlerle konuştular. Devlet adamının emredici, sakallı adamın ise hürmet içinde olduğunu hissettim. O devlet adamı gidince yaşlı adam yerine oturup beklemeye devam ettiler.

Xxxx

Suçlu da, zanlı da, eşkıya da devlete saygılı idi. Devletin sözüne güveniyor ve inanıyordu. Şeriatin kestiği parmak acımaz inancı yaygındı.
Vatandaş da orduya, askere, devlete hürmet ederdi. Annem ve belki mahalleden başka kadınlar da çorap, hırka örüp kışlaya gönderirdi. Annem beni kaç kere göndermişti. Askerin ihtiyacı vardır, oğlum götürüver de birinin işine yarasın derdi.
Ama devlet gel de bir anlaşma yapalım diye çağırdığı Seyit Rıza ve adamlarını Erzincan’da tutuklamıştı. Sonra da muhakeme edip astı ve bir çoğuna da çeşitli hapis cezaları verildi. O gün için devletin yapması gereken de buydu.

Xxxxx


Ama sonra aradan 80 sene geçtikten sonra bir çözüm süreci başlatıldı. Yine ihtiyaçtı. Yapılmak zorundaydı. O günün asilerinin lideri Seyit Rıza’nın ‘Evladü Resulü asıyorsunuz’ sözleri televizyondan verilerek ona acındırıldı kamuoyu. Bu yanlıştı.
Zira şimdi devletin, her unsurunu temizlemekte, yok etmekte tereddüt etmediği bir kitlen için de 80 sene sonra birileri çıkıp, onların güzel sözleri ekrana getirilerek, onlara kamuoyunu acındırırsa yanlış olur.
Devlet işleri böyledir. Bir zaman zaruri olan uygulama yıllar sonra hiç de adaletli değilmiş dedirtebilir. Şerait bazan da şeriatin  yerine geçerek parmak kesebilir. Acıyıp  acımadığını parmağı kesilen bilir.

Xxxx

Abdullah Işıklar’ın hayatında Arapgir’in büyük bir yeri var. Çocukluğu orada geçmiş, toplanma odalarında Ömer babayı, Tekaüd Efendiyi, Avşar dedeyi dinlemiş. İlk şfahi irfanını orada kazanmış.
Işıklar her çeşit insanla, her görüşten, her inançtan insanla güzel dostluklar yapan bir insan. Bu özelliğini Arapgir’de içinde büyüdüğü iklimden kazanmış.
İnsanın son nefesi önemli diyor. Son nefes nasıl verilecek önemli olan bu. İnsanlar yıllarca ibadet yapar ama bir anda ayağı kayar, insanlar hayatı tüketir yalan –dolanla, sonra bir anda hidayete kavuşur. Allah’ın rızasını kazanır. İnsanlar hakkında o iyi, o kötü diye hüküm vermek yanlış. Gün olur doğrular eğri, eğriler doğru olur. Allah’ın işine karışmak doğru değil.
Kimsenin namazına, niyazına, saçına, sakalına, şekline göre hüküm vermek yanlıştır.
Bir tek çizgi var. O çizgide giden kazanır. Allah ve Resulünü sevmek, sevgiyle bakmak, sevgiyle yaklaşmak insanlara, olaylara.

Xxxx

Işıklar’ın çevresinde gerçekten de her görüşten, her inançtan, inançsızlıktan insan var. Ama daha çok Arapgir’li ve Malatyalı var. Hepsiyle de derin bir muhabbet içinde görüşür Abdullah ağabey. İnsana saygılıdır. Çünki insan ona göre hazreti insandır. Çünki insan Allah’ın beyanıyla en güzel surette yaratılmış bir mahluktur. Onun için insana hep saygılıdır.

<