ABD-Çin ticaret savaşı geleceğin liderliği için yapılıyor-1
Küresel ekonomiyi derinden etkileyen ABD-Çin ticaret savaşında, iki taraf da anlaşmayı istese de savaş, geleceğin teknoloji liderliğinin kimde olacağını belirlediği için, pek bitecek gibi gözükmüyor
Anlaşmaya çalışılsa da dünyanın en büyük iki ekonomisi; ABD ile Çin arasında yaşanan ticaret savaşı bitecek gibi değil, savaş yeni cephelerde devam ediyor. Tarım ve sanayi ürünlerinde gümrük tarifesi silahı kullanılırken, teknoloji ürünleri cephesinde uluslararası ticaret teamülleri dışında gelişmeler yaşanıyor. Reste restle karşılık verilen soğuk bir savaş söz konusu... Teknolojik soğuk savaşın merkezinde, ABD’nin çok rahatsız olduğu Çinli telekom devi Huawai var. Ancak ABD burada büyük bir açmaz içinde. ABD teknoloji sektörü, nadir maden ihtiyacının yüzde 80’ini, küresel nadir element üretiminin yüzde 92’isini gerçekleştiren, ticaret savaşında karşılarında olan Çin’den ithal ediyor. Çin, ABD teknoloji sektörü için hayati önem taşıyan nadir elementlerin ihracatını kısıtlayabileceğini ima ederken, ‘güvenilmez’ yabancı şirketlerden oluşan bir kara liste hazırladığı da söylentiler arasında bulunuyor. Bu yüzden teknolojik cephedeki çatışmaların çok daha çetin geçeceği öngörülüyor.
Japonya’nın Osaka kentinde toplanan G20 Liderler Zirvesi sonrasında cepheye sürülen yeni gerilim ise 'kur manipülasyonu.' Kurda açılan cephenin ise ucu bucağı gözükmüyor. Buradaki deşeleme, Dünya Ticaret Örgütü’nün (WTO) işlevini yitirdiği tartışmasını alevlendirirken, örgütün varlığını tehdit ediyor. Kur savaşı beraberinde, petro-dolara karşılık petro-yuanı gündeme taşıyor ki, bu cephedeki güç gösterisi henüz yeterince küresel kamuoyu önünde tartışılmadı, önümüzdeki dönemin en yoğun konuşulacak konuları arasında yer alma ihtimalini sürdürüyor.
Henüz gündemde olmayan, uzay yarışı ya da nükleer güçle ilgili restleşme olasılığı ise ABD Başkanı Donald Trump’ın siyasetinde yatıyor. Trump’ın 2020'de yapılacak başkanlık seçimlerine kadar, cepheleri çoğaltma eğiliminde olduğu gözleniyor. Çin ile restleşmeyi dış ticaret siyasetinin temeline oturtan Trump’ın hedefinde sadece Çin yok, Avrupa Birliği (AB) de var. Seçime dönük taktik dense de Trump, AB'nin küresel piyasalarda ABD ile rekabet etmek için kurulduğunun altını çiziyor ve AB'nin ticaret alanında ABD’yi “öldürdüğünü” savunuyor.
Kendi uygulamalarına aşık Donald Trump’ın, ticaret savaşında ABD’nin kazançlı çıktığına ilişkin algı yaratma çabası ise attığı Twitter mesajlarıyla kendini gösteriyor. Ağustos ayı başında attığı mesajda Trump, “Çin’den gelen büyük miktarda paranın yanı sıra güvenlik, yatırım ve faiz gelirleri ile diğer ülkelerden de ABD’ye para akıyor. Çok güçlü bir pozisyondayız. Çok sayıda şirket ABD’ye geliyor” diye belirtiyor. Ancak şu var ki, ‘savaş’ henüz bitmiş değil!
TRUMP’IN GÜMRÜK TARİFESİ KARARI KÜRESEL RESESYONU TETİKLEDİ
Neler olduğunu, neler geliştiğini açıklamadan önce iki ülkenin ekonomik verilerine bir bakmakta fayda var: IMF’in yaptığı dünyanın en büyük ekonomileri sıralamasında uzun yıllardır iki ülke bir ve ikinci sırayı paylaşıyor. Mart 2019’tarihli IMF açıklamasına göre, ilk sırayı 19 trilyon 390 milyar 600 milyon dolar ile gene ABD aldı. İkinci sırada da 12 trilyon 14 milyar 610 milyon dolarla Çin var. Onları 4 trilyon 872 milyar dolarla Japonya, 3 trilyon 684 milyar dolarla Almanya izliyor.
2019’da satın alma gücü paritesine göre ise 27,5 trilyonluk gayri safi yurt içi hasılasıyla Çin ekonomisi, 21,5 trilyonluk ABD ekonomisinden yüzde 28 daha büyük.
Çin’in elinde, ABD dolarında hızlı ve ciddi değer kaybına sebep olabilecek, 1,3 trilyon dolar değerinde ABD Hazine bonosu bulunduğu tahmini yapılıyor.
Dünyanın en çok ithalat yapan ülkesi ABD yaklaşık 2,6 trilyon dolarlık ithalat gerçekleştiriyor. Yükselen ekonomi Çin ise 2,1 trilyon dolar ile onu ensesinden takip ediyor. Haliyle iki küresel güçün dış ticaretteki payları, tüm dünyadaki ticareti derinden etkiliyor.
ABD Başkanı Donald Trump’ın 1 Mart 2018'de ilan ettiği çelik ithalatına yüzde 25, alüminyum ithalatına yüzde 10 gümrük vergisi uygulama kararı, ABD ile Çin arasında başlayan ticaret savaşının temelini oluşturuyor. ABD etki gücünü dış ticaret politikasının en eski ve belki de en sık kullanılan enstrümanlarından biri olan gümrük tarifesi üzerinden ortaya koyuyor. Özünde yerel ekonomileri geliştirmek ve yerli üreticileri korumak amacıyla tasarlanmış bir vergi türü olan gümrük tarifesine sarılan ABD'nin, 1 Mart 2018 tarihli kararı, kısa sürede tüm dünyayı etkisi altına aldı. Gümrük tarifeleri ile ‘ülkesinin çıkarları’nı korumayı amaçlasa da Trump’ın karar üstüne aldığı kararlar, küresel ticarette belirsizlik riskini, ekonomik durgunluğa vardırdı. 2019'a gelinceye kadar Trump başkanlığında ABD Ticaret Bakanlığı, damping / telafi edici görevler konusunda tam 122 soruşturma başlattı. Bu tarifeler, toplamda 31 ülkeye ulaşarak ithalatta 12 milyar dolarlık etki oluşturdu.
Yeri gelmişken, Türk Demir Çelik sektörünün de bu soruşturmalardan geçtiğini belirtelim. Dünya ticaretindeki yavaşlamayla beraber, ABD'nin Türkiye'yi Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi'nden (GTS) çıkarması, Türkiye ekonomisini etkiliyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle etkiyi, “ABD'ye ihracatımızda GTS kapsamına girebilecek ürünlerin toplam hacmi 3 milyar doların üzerinde ancak ticaretin GTS kapsamında girebilmesi için ABD'deki ithalatçıların gümrükleme aşamasında bir işlem yapması gerekiyor. GTS kapsamındaki ürünlerimizin ihracatçıları, Amerika pazarında GTS dahilinde olmadan da aynı ürünlerde 1 milyar doların üzerinde ihracat yapabildiklerini de kanıtlamışlardır" şeklinde yorumluyor. Çelik İhracatçıları Birliği tarafından açıklanan 2018 yılı ihracat verilerine göre; Türkiye'nin miktar bazındaki çelik ihracatı geçtiğimiz yıla göre yüzde 20,8 artışla 21,4 milyon tona yükseldi. Değer bazındaki ihracat ise yüzde 36,1 artışla 15,6 milyar dolara ulaştı. Türkiye’nin ABD’ye çelik ihracatı ise yaklaşık 1 milyar dolar. Buna karşılık ithalatı 1.3 milyar dolar. Yani, ABD çelikte Türkiye’ye açık değil, aksine fazla veriyor. Çelik ihracatçıları, korumacılık trendi karşısındaki kaygılarını ise koruyor.
(Devam edecek)