NURAY ÇAĞLAR

NURAY ÇAĞLAR

AÇIK FİKİRLİ OLUN

Bilgisayarın başına oturup bugün şu konuyu yazacağım demek zor...
Çünkü o konuyla başlayıp başka bir konuyla noktalıyorsunuz...
İşin sadece görünen kısmı ile yetinmek ve ona göre yorum yapmak zorundasınız...
Çünkü işin ayrıntılarını hiçbir zaman öğrenemiyorsunuz...
Anlatmıyorlar..
Yaptığınız sadece komplo teorisi üretmek veya varsayımlarda bulunmak..
Ürettikleriniz eğer gerçekleşirse şanslısınız...
Bir adım öne gitme şansınız var.. Hatta;
"Ben dememişmiydim"  ve "Hani 6 ay önce yazmıştık ya" veya "Saklı gerçeği biz su yüzüne çıkardık" deme hakkınız vardır...
Öngörüleriniz ne kadar sağlıklıdır.. Eğer bilgi dağarcığınız yeteri kadar dolu değilse, şansınız pek yok demektir...Bir konu için bir kaç kaynağa başvuracak, araştıracak ve sonra "olmayana ergi formülasyonu" bu fizik-kimya-siyaset-felsefe-sosyoloji denklemini çözmeye çalışacaksınız...
Bilgisayar başına geçtiğinizde, şimdilerde zaman zaman siyaseten hatırladığımız  bir konu için" AB sürecinde Türkiye'nin şansı sıfırlanıyor" diye yazıya başlayacakken, "sonra umutlu cümleler" kurmaya başlayıveriyorsunuz.

Aslında konu bu örgüte üye olmak değil konumuz...

Bu örgütün ana prensipleri hakkında  bizim siyasi zevatın ne kadar samimi olduğu..

Herkes AB üyeliğinden yana  gibi...

Neden buraya geldik yani durduk yere AB üyeliği konusuna girdik derseniz yakında seçim var ve bu yeniden temcit pilavı olacak ondan..
Seçim denilen şey her ne kadar erkende olsa geçte olsa  yakın bir gelecekte... Ve de bu kez seçim alanları çok sert geçecek...

Dikkatli ve gerektiğinden fazla sakin olmayı da öğrenmeliyiz bu seçim için..
Unutmayalım... Herşey öylesine hızlı bir değişim içindeki...
Yani bu değişim derken olumlu bir şeyden söz etmiyorum...

Bugün "ak" dediğimize yarın "kara" diyebiliyoruz..
Anlaşılan bu değişim kararsızlıktan kaynaklanan bir değişim... Yalnız AB konusunda şunu açıkça gördük, imkansız da olsa  32 kısım tekmili birden "AB müktesebatı" konusunda "okeyleşsek" bile sonunda bize hayır diyecekler..
Şimdi bu ayrı bir konu...

Artık siyaseten ab yanlısı olanlar "siyaseten kimliklerini" ortaya koymalılar.
Aslında bu konuda da olumlu yanıt alamayız.. AB'cilik konusunda kimsenin samimi olmadığının da farkındayım..
Unutmayalım Sadece AB yandaşlığı salt bir siyasi kimlik değildir.
Bu beyler, laiklik tanımını yapmalılar..
Demokrasi anlayışlarını sergilemeliler...
Sosyal devlet tanımından ne anlıyorlar anlatmalılar..
Liberalizmin net bir tanımını yapmalılar...
Küreselleşme veya globalleşme ne demektir onu yazmalılar..
Dinsel şovenizm ne demektir bu sorunun cevabını vermeliler...
Dinsel gericilik, milliyetçi gericilik diye birşey var mıdır, biz merak ediyoruz... Sol gericilik veya tutuculuk diye bir tanımları var mı bunu açıklamalılar...

Gericilik simgeleri varmıdır veya simgeler konusunda ne düşünüyorlar bunları deklare etmeliler...
Kendi yaptıklarına karşı çıkılması, "antidemokratik" bir tavırsa, bu tavrın aynı zamanda "demokratik bir karşı duruş" olabileceği görüşünü düşünebiliyorlar mı?
Kendilerine karşı çıkan her kes ya "faşist" ya da "komünist"midir...
"İnsan siyaseten düşünen bir hayvandır" vecizesine inanıyorsa "kendi siyasi görüşlerini açıkça deklare edebilirler mi?
Edemiyorsa, bunu "global emperyalizme kayıtsız şartsız teslim olarak" nitelendirilebilir mi?
Özetle; "Değiştik" demek yetmiyor. Değişimimi açıklamak şart
Aslında bu soruları uzatmak mümkün...
Bunları öğrenmek istiyoruz...
Öğrenmek istiyoruz diyoruz, çünkü bunların çoğu akademik ve siyasi etiketli entelektüel kimlik...
Bizi bilginizden mahrum bırakmayınız lütfen..

Konumuz AB üyeliği değil, bizi yönetmeye talip olanların ne kadar samimi olduğunu anlamaya yönelik..

Elbette yine laf kalabalığı getirip içi boş laflarla uzun söylevler atıp hiçbir şey söylemeyecekler...

Ama olsun.. Biz onları artık daha iyi tanımış oluruz.. 

<