FARUK KORÇA

FARUK KORÇA

FARKLI TARAF

ADALET VE ANAYASA

Adalet hayatın devamında önem verilmesi gereken bir değerdir.

Adalet doğruluk, eşitlikçi, hak ve hukuka uygunluk, herkese hakkını vermek, hakkı olmayana el uzatmamak ve kanunları herkese eşit uygulamaktır.

Ailede anne ve babanın çocukları arasında kız-erkek, büyük-küçük ayırımı yapmaması, adaletin gereğidir.

İşverenin işçiye hakkını tam ve zamanında vermesi, adaletin gereği bir davranıştır.

Çalışanın işine zamanında gelmesi, insanları bekletmeden işini yapması ve herkese eşit davranması, adaletin gereğidir.

Mahkemelerde kanunlar uygulanırken, insanlara eşit davranılması, suçlananın hak ettiği cezayı alması, adaletin gereğidir.

Satıcının müşterilerine dürüst davranması da adaletin gereğidir.

Dinimiz adaleti temel bir değer olarak benimser ve insanlığa adil olmayı emreder. Allah her durum ve şartta adil olunmasını emreder.

İnsanları göreve getirirken, kanunları uygularken, insanların kendisine yakınlığı, zengin ya da fakir olmasını, toplumsal konumuna bakılmamalıdır. İşin ehli kimse, ona görev verilmeli ve kanunlar herkese eşit uygulanmalıdır.

Bunu sağlayacak olan da kanun ve yönetmelikler olup, en başta Anayasa gelir.

* * * * *

Devlet ve medeniyet kurmak için, dolayısı ile emniyet ve refah içinde yaşayabilmek için, kural ve kanunlara ve düzene ihtiyaç vardır. Düzen ise ancak yasalarla sağlanır. Yasaların meşruluğu için Anayasaya uygunluk tanım gereğidir.

Maalesef Ülkemizde Anayasalar ihtilâlciler ve hukukçular tarafından hazırlandığı ve emrivaki ile Millete kabul ettirildiği için toplumsal mutabakat ve siyasi istikrar sağlanamamıştır.

Yeni Anayasa’nın hazırlanması kesinlikle sadece hukukçulara bırakılmamalıdır. Zira anayasalar sadece hukuki bir metin değildir.

Toplumsal sözleşme metninde toplumun her kesiminin eli bu metne değmelidir. Hiç değilse milletin temsilcileri marifeti ile bu sağlanmalıdır.

Yeni bir Anayasa şeffaf, kısa ve net anlaşılır olmalıdır. Türkçe dili için örnek teşkil edecek vasıfta olmalıdır.

Yapılacak yeni Anayasa’nın bütün siyasilerin katılımını sağlaması şart değildir ve ayrıca kabulü ve yürürlüğe girmesi için de toplumun tamamının oyunu alması mümkün olmayıp, sıhhatli de değildir. Keza Anayasa çalışmalarına sadece siyasilerin ve hukukçuların katılması şart değildir.

Bu nedenlerle krizler oluşmaktadır.

Anayasa yapmayı kendi kendimize neden başaramıyoruz?

Neden krizleri fırsata çevirmek yerine fırsatları krize getiriyoruz? Diye sorulmalıdır. Artık…

Başarılı sevk ve idareciler kriz zamanlarında tekâmül eder ve krizi fırsata çevirirler.

Dünya’da ve Ülkemiz’de olağanüstü olaylar yaşanmaktadır. 

Bugünlerde mümkün olan reformlar yapılmazsa, yarın geç kalınabilir. O zaman iş mucizelere kalır.

HAFTANIN SÖZÜ

İki günü bir olanın, bir günü kayıptır.

Hz. Muhammed

Sağlıcakla kalın.

<