"Af" dilemek!
Son bir yıldır iktidar kanadınca çok sık kullanılan “af” kelimesi, dikkatimi çekti ve araştırdım...
Özellikle, atanan kişilerin görevden ayrılmak isterken, ifade ettikleri “af” kelimesinin tamamen yanlış kullanıldığını gördüm!
Herhangi bir göreve atanan bir kişi, ya “istifa” eder, ya “azledilir”, ya da görevden uzaklaştırılır...
Özellikle göreve atanan kişinin görevinden ayrılması için yapacağı tek bir eylem vardır, “istifa” etmek...
Eğer onu bu göreve atayan yetkili kişi, isterse yeni kişi atanana kadar görevini sürdürmesini isteyebilir.
“İstifa” eden kişi de, en azından nezaketen ve saygıdan ötürü görevine yeni atama yapılana kadar devam ettirir.
Ancak, isterse de, görevini derhal bırakabilir!
Çünkü, “istifa” tek taraflı bir eylemdir!
Görevinden ayrılmak isteyen kişi, “af” kelimesini kullanmamalıdır!
Çünkü, “af”, ancak kabahati ya da suçu olan kişinin talebi olabilir.
Buna da yargı karar verebilir!
Devleti temsil eden Cumhurbaşkanlarının, bazı yönetimlerde ise valilerin “af” yetkisi vardır.
Ancak, suç işlediği yargı kararıyla kesinleşmiş kişiler hakkında bir dayanağa bağlı olarak bu kararları verebilirler!
Padişahların, sultanların, kralların sorgusuz sualsiz “af” yetkileri vardır!
Esas “af” yetkisi, sadece Allah’a aittir!
Bir haksızlık ya da günah işlediğimizde, “Allah af etsin!” demez miyiz?
***
Şimdi sizlere “af” kelimesinin çeşitli kaynaklardan ne anlama geldiğini sıralayayım:
AF: Herhangi bir durumdan dolayı bağışlanmayı istemek.
AF: İşlenen hata veya suç için bağışlanmayı istemek.
AF: Genel anlamda, bir kişinin kusurunun bağışlanması demektir.
AF: Silme, giderme, cezasını iptal etme.
İslâm Ansiklopedisi’nde “af” maddesini Mustafa Çağrıcı şöyle açıklıyor:
AHLÂK. Sözlükte “yok etmek, silip süpürmek; fazlalık, artık” gibi mânalara gelen afv (af), bir ahlâk ve hukuk terimi olarak genellikle, “kötülük ve haksızlık edeni, suç veya günah işleyeni bağışlama, cezalandırmaktan vazgeçme” anlamlarında kullanılmaktadır (bk. Râgıb el-İsfahânî, eẕ-Ẕerîʿa, s. 344; Lisânü’l-ʿArab, “ʿafv” md.). Afv kelimesi Kur’an’da, birinde “fazlalık”, diğerinde “bağışlama” mânasında olmak üzere iki âyette geçmektedir (bk. el-Bakara 2/219; el-A‘râf 7/199). Bunlardan Bakara sûresindeki âyette “Sana hayır yolunda ne harcayacaklarını da sorarlar. Fazlasını (harcayınız), de!” buyurulmuştur. Afv, ayrıca beş âyette Allah’ın sıfatı olan afüv kullanılmıştır.
Aynı kaynakta, Fahrettin Atar ise, “af”ı fıkıh yönünden şöyle izah ediyor:
İslâm hukukunda af, sanık hakkındaki hukukî takibattan vazgeçme veya mahkûmun cezasının bir kısmını yahut tamamını bağışlama anlamında kullanılır.
İslâmi açıdan durum böyle izah ediliyor!
Yani, “af” bağışlanmaktır!
“Af”, “istifa” değildir!
***
Ben bir türlü, bakanların “af” dilemesini ve “af” edilmesini anlayamadım!
“Af” dileyen bakanlar, suçluysa neden yargılanmıyorlar?
Varsa suçları ve sonrasında yetki kullanılıp, “af” edilmiyorlar!
Suçları yoksa, “af” dileyen bakanlar, neden tek taraflı bir eylem olan “istifa” edemiyorlar?
Yoksa, köle mi bu bakanlar?..
Yoksa, suçları var da, o yüzden mi “af” diliyorlar!
Ben anlayamadım...
Hem İslâmi açıdan, hem de kavramlar açısından bakanlarımız neden “af” talebinde bulunurlar?
Taleplerini yetkiliye, “Görevimden istifamı arz ederim”le neden bildirmiyorlar!
Aklıma bir şey geliyor, “ya suçlanırsak” mı?