FARUK KORÇA

FARUK KORÇA

FARKLI TARAF

AFETLERE KARŞI ÇÖZÜM

Depremler, seller, fırtınalar ve yangınlar maddi ve manevi büyük kayıplara sebebiyet veriyor.

A.F.A.D.’ın merkezde yer aldığı, onun etrafında iletişim, siyaset ve toplumsal psikolojinin de yönetildiği yeni bir yapılanma şarttır. Afet ile mücadele ederken bunlardan biri eksik bırakılırsa, koordinasyon eksik kalır. O nedenle, hepsi aynı anda ve aynı merkezden yönetilebilmelidir.

Orman yangınlarında ilk akla gelen T.H.K. olur. ATATÜRK zamanında kurulan bu kurum maalesef iyi yönetilmedi ve kayyumların elinde kaldı.

Elindeki uçaklar ve araçlar bakımsız ve onarımsız kaldı. Bu yangınlarda bu kurumun miadını doldurduğu, işe yapamaz hale geldiği anlaşıldı.

Gazetelerde afetlerle mücadelede yeni bir yapılanmaya gidilmekte olduğu haberleri yazılıyor. YeniGün Gazetesinin bu köşesinde daha önce yazmıştım. Bu işin tek çözümü Doğal Afetler Bakanlığı kurulmalı afetlerle mücadele tek merkezden yönetilebilmelidir. Hepsinden önemlisi, afetlere karşı projeler üretilmesidir. Marmara Depreminde bu ihtiyaç kendini göstermiştir. A.F.A.D.’ın kurulması, Kızılay’ın yeniden yapılandırılması, yeterli olmamıştır.

Ancak, her afet yeni dersler öğretiyor. Günlerce süren orman yangınları, zaman zaman meydana gelen depremler ve seller, şimdiye kadar büyük zararlar oluşturdu.

Artık doğal afetlerin tek elden, ve tek merkezden yönetiminin önemi anlaşılmış olup, bunun da tek çözümü: DOĞAL AFETLER BAKANLIĞI’nın kurulmasıdır.

Bir yandan yangın söndürülecek, aynı zamanda toplumsal psikolojiyi yönetecek, beraberinde sosyal medyadaki yalan-yanlış haberlerle uğraşacaksınız. Yangında ateş bir yere düşmüyor, sosyal medya çağında aynı zamanda birkaç şeyi birbirine uyum içerisinde yönetmeniz gerekiyor.

SOSYAL MEDYA KİRLİLİĞİ

Sosyal medya ülkemize çok çabuk geldi ve gelişti, fakat kuralları oluşmadı. 

Sosyal medya düşüncelerin özgürce dile getirildiği bir alan. Bu bir kültür olayı. Sosyal medya olmazsa olmaz. “Çağın gerçeği ve gereği.”

Ama silah olarak kullanılmamalı. Yalan, küfür, iftira silahı olmamalı.

Önümüzde Ülkemizin geleceğini tayin edecek önemli bir seçim var. Cumhurbaşkanı ve Milletvekilleri seçimleri. Eğer sosyal medyada bu başıbozukluk ve sorumsuzluk devam edecek olursa, 2023’de partilerin ve halkın işi oldukça zor.

Sosyal medya üzerinden hakaret, ırkçılık, nefret, kadına şiddet, ne zamandan beri özgürlük sayılıyor? Mutlaka bir yasal düzenleme gerekiyor. Almanya ve Fransa’daki gibi. Amaç, fikir özgürlüğünü eleştiri hakkını zedelemek değil, sosyal medyanın yıkıcı etkisinden Ülkeyi ve insanları korumak.

Önlem alacağız derken ölçü kaçırılmamalı, sosyal medya, düşüncelerin özgürce dile getirildiği bir alan.

Sosyal medya bilgiye erişimin yanı sıra, yanlış ve hatalı yalanlarla çevrelenmiş bilgiye erişimi de kolaylaştırdı.

Kamuyu yanıltan haberler ve siyasi olayları kötü göstererek kriminalize oldu.

Yalan haber, haber kaynağına güvensizlik oluşturuyor ve kutuplaşmayı körüklüyor. Doğru ile yanlışı, gerçek ile yalanı ayırt etmek güçleşiyor.

Yalan haberin siyasi, ekonomik, sosyal - psikolojik amaçları var. Yalan haberlere karşı etkin mücadele ve düzenleme getirilmelidir. 

Kazalar oluyor diye araç kullanmaktan vazgeçemeyiz. Ama trafikte nasıl caydırıcı cezalar varsa, sosyal medyada da yalan haberlere karşı caydırıcı cezalar konulmalıdır.

Doğal afet zamanlarında milletin kenetlendiği, yardımlaşmanın en üst düzeyde olduğu bir anda bile, sosyal medyada sorumsuzca davranışlara müsaade edilmemelidir. Bu tür sorumsuz davranışlar, yetkililerin ve görevlilerin çalışmalarını zorlaştırır. 

Sosyal medya kirliliğinin kimseye yararı yok. Ama zararının dokunduğu haller çok. 

Son yıllarda siyasi ve sosyal faaliyetlerde iftiraya varan yalan haberler, bilgili ve yetenekli insanlarımızı siyasi ve sosyal faaliyetlerden soğuttuğu için, maalesef liyakatsiz ve yeteneksiz insanlara fırsat yaratılmış oluyor.

Siyasetin ve sosyal faaliyetlerin saygınlığı ve kişisel hakların korunması için sosyal medyaya da Fransa’daki gibi kurallar ve cezalar getirilmelidir.

SİYASAL KİRLİLİK

Ali Mahir BAŞARIR Cumhurbaşkanı ERDOĞAN’ı eleştireyim derken gene kantarın topunu kaçırmış. Orman yangınları üzerinden ERDOĞAN’a “Ulan, sen ormanları söndürmekten aciz Cumhurbaşkanısın” demiş.

İster muhalif, ister destekçisi olunuz, ama T.C.’yi temsil eden Cumhurbaşkanı’na “Ulan” denir mi? Çok yakışıksız bir ifade. C.H.P. Milletvekilleri Cumhurbaşkanı’na hakaret ederek iktidara gelmeyi mi hayal ediyorlar? Birbiri ile hakaret yarışına girerek siyasette kirlilik yaratıyorlar. Milletin vekiline yakışmıyor. 

ZEKA

Zeka şudur:

Tohumları yeşertir,

Yalanı da, bilgiyi de.

Yalan tohumdur,

Bire kırk verir.

Verdiği kırkın, her biri

Bir tohumdur ki

O da bire kırk verir.

Sağlıcakla kalın.

<