RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Ahlak eriyormuş

Bir kalem erbabı makalesinde  ahlakın hızla eridiğinden söz etmiş. İmmanuel Kant’tan, İbni Sina’dan,  Nurettin Topçu’dan, İbni Rüşd’den ve  İbni Adi’den söz ederek, onlardan alıntılar yaparak makalesindeki iddialarını güçlendirmeye çalışmış.

Bu adı anılan kişilerin hayat hikeayeleri ve  eserleri tarandı, onların ahlakla ilgili görüşleri tahlil edildi, sonra da  bu alıntılar yapıldı ise çok değerlidir.

Ama yanılmak istediğim sanıma göre, bu alıntılar bir başka eserden sadece o çerçevede alınıp tekrarlanmıştır. Yani denetimden geçmemiş düşüncelerdir. Bu işler bizde böyle olur.

Hiç Farsça bilmeyen nice Mevlana uzmanlarımız ve Mevlana’dan kaynaklanan eser sahiplerimiz var.

 

Xxxx

 

Ahlak, Allah’ın ahlakıdır ve onu insanlara talim eden peygamber ahlakıdır. Temelinde İlahi emir ve yasaklar var. İnsanın iç huzuru, toplumun iç huzuru, dünya hayatının sorunsuz yaşanması, ahiretin, Allah rızasının kazanılması amacındadır. Bireyin kemal, erdem, nitelik sahibi olmasını hedefler. Ahlak kurallarına uyulmadan en güzel surette yaratılmış insan olmanın olanağı yoktur. Dinden farklıdır. İmandan da farklıdır. Ama dinden ve imandan kaynaklanır. Ahlak daha ayrıntılıdır. Her an, her saniye o insanın iffeti, namusu, şahsiyetidir.

 

Xxxx

 

İnsanda akıl, gazap, ve şehvet gücü olduğu bu güçlerin denetime ihtiyacı olduğu ifade edilmiştir. Gazap, öfkedir, saldırganlıktır, tecavüzdür, savunmadır, korumadır. Akıl beyin faaliyetidir, tefekkürdür, düşünce üretme yeteneğidir, muhakeme etme  istidadıdır. Şehvet ise cinselliktir, üremedir, çoğalmadır, nesillerin devamıdır. Ama bunun kurallarına uyulması halinde ahlaki davranılmış olur. Cinsellik nesillerin devamı için gerekli bir duygudur. Ama bunun için birey ve toplum açısından kurallarına uyulmak gerekir.

Ahlakı sadece cinsellik üzerine tesis etmek son derece yanlıştır. Yalan söylemenin, riyakearlık yapmanın cinsellikle ilgisi yoktur ama ahlak ile sıkı sıkıya ilgisi vardır. Bir insanın hem yalancı hem ahlaklı olması kabul edilemez.

Esasında insan olma niteliğini, dindar olmanın niteliğini taşımadan ahlaklı olunabilir mi? Burada karşımıza değişik ahlak felsefesi görüşleri ortaya çıkar.

 

 

Xxxx

 

Bakarsınız adam hiç de dindar değil, hiçbir inancı olmadığını görürsünüz. Ama adam yalan söylemez. Kararlarında adaleti önde tutar. Boş vakit geçirmeyi sevmez. Başkalarının şahsı ile ilgilenmez. Bu güzel huyların bazıları, bir kaçı hiç de dinle ilgisi olmayan insanda görülebilir.

Ya da tam aksi, dini kendine bir maske olarak takmış, o kıyafeti giymiş, dindarlık kılıfı altına saklanmış, yalancı, tembel, düşünmekten kaçan, hoşça vakit geçirmek için her değerle eğlenen insanlara rastlanabilir. İşte o zaman ahlak kıblesini şaşırır. Çünki ahlak iyi huydur.

Sahte olan hiçbir tavır ahlaka dahil olamaz. Adaletsiz, insafsız, vicdansız hiçbir davranış ahlakın içine sığmaz.

Ahlaki tavır kimde olursa olsun, o kişiyi zafere, başarıya, insani mükemmelliğe taşır. Sahte olan ahlaka sığmadığı gibi dine, imana da sığmaz.Sahte olan Allah’ı da gazaplandırır. İntikam almak da gazap gücüne, kuvvesine dahildir. Allah ise en mükemmel intikam alıcıdır.

 

Xxxx

 

Sahte olan hiçbir şey samimiyete, ihlasa, hasbiliğe, harbiliğe uyum sağlamaz. Sahte olan her tavır küçük kazançlar sağlıyor gibi görünebilir. İnsanları kullanmak, nabza göre şerbet vererek insanların yeteneklerini, çevrelerini, itibarlarını kullanmak sahteciliktir. Allah sahtecileri sevmez ve günün birinde onlardan intikamını, kullarının, hakkı gasp edilmiş kullarının da intikamını alır.

Ahlak sadece cinsellik üzerinden yürümez. Adaletsizlik de gereken tavrı göstermemek de, tefekkür etmeden yaşamak da, muhakeme yapmadan günü geçirmek de ahlakın reddettiği davranış biçimleridir. Çalışmadan, elde etmek de, hak etmediğine talip olmak da, emek vermeden kazanmak da ahlakın kabul edeceği durumlar değildir.

Peki din de bütün bunları ahlak gibi değerlendir miyor mu?

Din her zaman iman ve ibadet kurallarıyla daha genel bir çerçeve çizer. Ahlak ise ayrıntıda gizlidir.

<