AİDİYET DUYGUSU
Değerli arkadaşımız, Sayın Engin Köklüçınar bir süre önce ilginç bir makale yazdı: Bunlar İstanbullu ise ,beni İstanbul nüfusundan silin!
Yazar ,İstanbul’un taşra kültürünce muhasara altına alındığını , İstanbul yaşama adab ve erkanının kaybolduğunu söylüyor. Devamla bu şehirde yaşayanların “ İstanbullu olmaları için önce terbiyeli ve nazik olmaları, Türkçeyi iyi kullanmaları, saygı ve sevgi nedir öğrenmeleri , bilmeleri gerekir. Çayı karıştırmanın, kaldırımda yürümenin bile terbiyesi vardır. “ Unutulmayacak bir şey daha var. Yüreğimizi en çok yakan yalnız maddi değerler değil, manevi değerler...
“İstanbul demek birbiriyle ‘efendim’ siz konuşmayan insanların kenti demekti” diyor. Şimdiki(lerse) “ulan”, “gurban olam”, “bacı, gardaş”, “aboo”, “cigerim” gibi sözcükleri İstanbul kültürüne soktular. ..diyor…
Yazarlığı ,gazeteciliği, sivil toplum örgütü çalışmalarındaki akil adamlığı tescillenmiş dostumuzun görüşlerine katılıyorum.. Ancak İstanbul’a yeni gelip , bir süre burada yaşamaya niyetli bir taşralı olarak,bazı hususları buraya yerleşen taşralıların idrak ve insafına arz etmek istiyorum.
Kökünü köceğini inkar eden haramzededir. İnsanlar kökleriyle anlam ifade eder. Kimseyi hafife almamalı,mesela adres sorduklarında kimseye ''Türkiyeliyim! dememelidir...
İstanbul’a yerleşme niyetiyle gelen , geldiği yeri unutmamalıdır. ''Beni burada kimse tanımaz aklımdan geçeni yapayım, kabak çiçeği gibi açayım,açılıp saçılayım '' diye düşünmemelidir.
Bayramda, seyranda,tatilde imkanlar ölçüsünde memleketini ,dost ve akrabalarını ziyaret etmeli, çoluk çocuklarını da öyle alıştırmalıdır..
İstanbul'a gelen, aile hayatını muntazam tutmalıdır. Aile her şeyin başı toplumun temelidir. Evine zamanında gitmeli, çoluk çocuğunu yemek zamanında sofrada bulundurmalı,besmele ile yemeğe başlamalıdır. Akşamları geç gelen çocuğa nereden gelip nereye gittiği sorulmalıdır.
Türkiye değişik kültürleriyle zengin bir ülkedir. İmparatorluk ,değişik millet,din,dil ve ırkları altıyüz sene bir arada yaşatmıştır. Hiçbir milleti,ırkı,dini horlamamış,tebayı Allah”ın kulları kabul etmiştir..
Bugün bile Türkiye kelimesi ,Balkanlardan Avrasya’ya kadar uzanan bir akrabalık bağını ifade ediyor.
Kıssadan hissemiz şudur: İstanbullu olmak elbette,nezaket,nezahet,beyefendilik,hanımefendilik demektir. İstanbullu olmak dürüst, görgülü ,bilgili, sözünün sahibi, vicdanlı, sevgi dolu ,güvenilir insan olmak demektir.
İstanbul bir coğrafi konum değil bir kültürdür. İstanbul tek başına coğrafi konumuyla pek bir şey ifade etmez. İstanbul değişik kültürleri içinde barındırmasıyla zengin bir sentezdir. Buna saygılı ve özenli olmak gerekir.
Taşa tohum ekilmez ama tohum öyle güçlü olur ki bazen; taşı çatlatır; çatlağından ; “Ben buradayım!” diye bas bas bağırır.
Köklerden gelen kültür öz suyunun işte böyle inanılmaz bir gücü vardır…