Ajans Son
Ajans Son
Milliyet gazetesinde iki dönemde yedi yıl çalıştım.
İlk dönemde gündüz Akşam’da kadrolu olarak çalışıyor, gece de ek iş olarak Milliyet’in Almanya servisinde ve yazı işlerinde çalışıyordum.
O yıllarda servisin başında Yalman Özgüner vardı.
Bir de Yalçın Özener ve Abdürrahim Çokgüngör.
Ana gazetede yazı işlerinden iki ismi çok iyi hatırlıyorum.
Biri Turhan Aytul, diğeri de haber merkezi müdürü “Mavi Hareketi” şairlerinden Ülkü Arman.
Ülkü Ağabey o dönemde bana çok yardımcı olmuştu.
Milliyet’e 1986’nın son günlerinde ikinci kez girdim.
Tercüman’dan ayrılmış, Haldun Simavi’nin çıkardığı Yeni Haber gazetesinde çalışmaya başlamıştım. Ancak gazete 48 günde “paydos” dedi.
Gazeteden arkadaşlarla vedalaşarak ayrıldım, akşama doğru o yıllarda Milliyet’in gece haber merkezi sorumlusu ustam Ahmet Güner Elgin’in yanına gittim.
Gidiş o gidiş.
Hiç aklımda yokken kendimi Milliyet’in gece haber merkezinde çalışırken buldum.
O tarihte haber merkezi müdürü Yurdakul Fincancı’ydı. Allah biliyor, kendisiyle yıldızım hiç barışmamıştı. Sonra Zeki (Sözer) Ağabey geçti haber merkezinin başına.
Milliyet’te ikinci dönemim 6,5 yıl sürdü.
“Güzel” diyebileceğim o günlerde gündüz haber merkezinde yazı işleri müdürlerinden Ahmet Oktay’la, Erdal Çetin, Salim Alpaslan, Aykut Sağanak, Ergün Arpaçay, Barbaros Gençak, Mesut Eröz, Perihan Çakıroğlu ve Reha Öz çalışıyordu.
Gece ekibinde de ben başladığımda Ahmet Güner Elgin, Bilal Öztürk ve Fettah Yazar vardı.
Ahmet Ağabey gündüze geçip redaksiyon şefi olunca aramıza Cengiz Yıldırım ve Coşkun Yeniay katıldı. Servisin sorumlusu Bilal Öztürk’tü.
Servise en son Atilla Özsever katıldı. Ancak Özsever fazla çalışmadan gazeteden ayrıldı.
Ben, Bilal, Cengiz ve Coşkun epeyce birlikte çalıştık.
Bu ekiple uzun gecelerde sayılamayacak kadar çok gazetecilik heyecanı yaşadık.
Beraberlik Cengiz ve Coşkun’un çıkarılmasıyla bozuldu.
Bir sene sonra ben ve diğer servislerden bazı arkadaşlar Salim Alpaslan adında bir zalimin kaprisine kurban edilerek çıkarıldık.
Bizden sonra Bilal Öztürk Milliyet’in gece haber merkezinin sorumluluğunu müthiş bir çalışma disipliniyle yıllarca tek başına omuzladı.
Saat 17.00’de başlayan gece çalışması önemli bir gelişme olmazsa Anadolu Ajansı’nın 02.00 sularında yayını bitirmesiyle sona ererdi. Yayının bittiğini teleks operatörleri Osman veya Fikri’nin “Ajans son…” diye bağırmasından anlardık.
Her şeye rağmen Milliyet’teki o yıllarım “güzel” yıllardı.
Yukarıda adı geçen meslektaşlarımdan vefat edenleri rahmetle anıyor; hayattaki dostlarıma sağlıklı uzun ömürler diliyorum.
TERCÜMAN’IN “T”SİNİ RANT YIKTI
Yazık, çok yazık.
Tercüman’ın Cevizlibağ’daki binası, deprem riski gerekçesiyle yıkıldı.
Biz de bu “gerekçe”ye inandık.
Rahmetli Kemal Ilıcak'ın hayalindeki gazete binası olduğu söylenirdi. 1974 yılında tamamlanan “ikonik” binanın projesi Ilıcak’ın açtığı yarışmayla belirlenmişti.
Muhlis Tunca ve Günay Çilingiroğlu’nun tasarladığı bina Anadolu Ajansı ve Basın İlan Kurumu’na da ev sahipliği yapmıştı.
Beş yılım geçti Tercüman’da.
Yıkılışıyla sadece madde değil, anılar(ımız) da enkaz altıda kaldı.