ASIM ÇALIK

ASIM ÇALIK

AKLI SAHADA OLAN KAZANDI

Daha dördüncü dakikada derbi 10’a 11  devam edebilirdi. Kurallara göre ikili mücadelelerde, kafa topuna çıkmalarda rakibin boğazına-boynuna gelen sert hamlelerin karşılığı sarı karttı. Kanımca Belhanda Medel’e dirseğiyle yumruk atmıştı yüzüne doğru. Bence kartın rengi kırmızı olmalıydı. 

Galatasaray hem kendi özündeki sağlam dokusuyla hem de yoğun seyirci desteğiyle önde pres yapıyordu. Devamında oyun dengeye gelirken Negredo inanılmaz bir gol kaçırdı. “Gelde Cenk’i arama şimdi” demiş olmalıydı milyonlarca Beşiktaş taraftarı. Atamayana atarlar sözünü ilk kim söylediyse çok haklıydı. İspanyol atamayınca, Fenerbahçe’nin Kasımpaşa’ya attığı golün bir benzeriyle perde açıldı Ali Sami Yen’de. Rodrigues-Nagatomo-Fernandao arasında oluşan hızlı üçgen, Giuliano-Hasan Ali-Joseph organizasyonundan pek bir farksızdı. 

Karşılıklı ataklar devam ederken, Gomis’in bencilliği, Talisca’nın direği sıyıran kafa vuruşundaki şansızlığı skorun değişmesine maniydi. Ayrıca Mariano ve Negredo’nun erken sakatlıkları teknik adamlar açısından beklenmeyen ve zamansız sakatlıklardı. 

BEŞİKTAŞ HALA OLAYLARIN ETKİSİNDEYDİ

Belkide Galatasaray için şampiyonluk yolundaki en önemli 45 dakika oynanacaktı. İkinci yarı başlarken roller değişmişti. Bu sefer baskı kurma sırası siyah beyazlılardaydı. Queresma’nın  harikulade vuruşunu aynı güzellikte tokatlayan Muslera eğer sarı kırmızılılar şampiyon olacaksa ayrı bir yere konması gereken oyuncuydu. Ekstra prim versinler bence. Sonuna kadar hak ediyor doğrusu.

İlk yarıda bencillik yapıp golü kendi atmak isteyen Gomis’e Babel adeta “Ben senden daha bencilim” diyordu. O saçma vuruşu yapacağına sağ tarafına bakıp Queresma’yı görebilseydi skor eşitleniverecekti. Rodriquez’in çaprazdan gelen sürpriz şutu, Lens’in ortasına Ricardo’nun dokunamaması, Feghouli’nin mutlak golü kaçırması, Gomis’in kafa vuruşuyla top bir bu kaleye, bir o kaleye giderken skor bir türlü değişmiyordu. İzleyenlerin de tansiyonu bir düşüp bir çıkıyordu. 

Gelgelelim penaltıyla heyecan tavan yapmakla kalmadı, ortalıkta karıştı. Fabri olağanüstü çabasıyla golü önledi ama Aydınus hakemlik dersi vererek bir önceki pozisyon için penaltıya hükmetti ve Tosic’i de kırmızıyla cezalandırdı. Uygulanan eldeki avantaja geri dönme yorumu Aydınus’un hakemliğini zirveye taşıdı. Penaltı kaçmıştı Beşiktaş 10 oyuncuyla 1 eksik olunca bir türlü silkinip üzerideki ölü toparağı atıp oyuna ortak olamadı. Maçta 70’de bitti zaten fark 2’ye ulaşınca.

Anlaşılan o ki Beşiktaş’lı teknik kadro ve oyuncuların kafası hala Kadıköy’de ve Türkiye Kupası rövanş maçına devam etmeme adına alınan kararda kalmıştı. Ne Şenol Güneş ne de oyuncular derbiye bir türlü konsantre olamadılar. Akıl, konsantrasyon, organizasyon ve taktiksel yönden sahada olsalardı eğer; Negredo ve Babel o pozisyonları gole çevirir, Queresma daha etkili oynar, Şenol Güneş de oyuna sakatlanan Negredo’nun yerine sezon başından beri dökülen Lens’i değil Vager Love’ı alırdı gol atıp puan ve puanlar alabilmek için.

Formda olan, mücadeleye aklını ve mantığını koyan kazandı. Lig henüz bitmedi. Matematiksel olarak hala 4 şampiyon adayımız var. Bu kaos ortamında keyfini sürüp tadına varmalı.

 

<