ASIM ÇALIK

ASIM ÇALIK

ALKIŞLAR ANKARAGÜCÜ'ne

Avrupa sahnesinde Elif çok yorulmuş ama Köybaşı’ndaysa yorgunluğun Y’si dahi yoktu öyle mi? Kadro değişikliğinden bunu mu anlamalıydık? 

Cocu sürpriz dokunuşlar yapmıştı maç öncesinde. Bakalım Eljif’siz bir Fenerbahçe, Elmas’ın ortaya koyduğu hırslı mücadelenin ne kadarını ortaya koyabilecekti? Ve elbette Oğuz. “Formayı hak etti. Antrenmanlarda çok çalışıyor”demişti Cocu. Gözlerimiz Kaan’ı da dikkatle izleyecekti.

Maç başlar başlamaz bir çoklarımızı mahçup etti İsmail. Çoşkuluydu, önde bastı, hırslı başladı oyuna. Keza Fener de öyleydi. 10. dakikaya kadar oyunun hakimiydiler. Silimani net bir pozisyonda kafa vuruşunda golü yapamadı. Anlaragücü’ndeyse El Kebir ve Bifouma birşeyler yapma çabasındaydılar. Ankaragücü beklenildiği gibi kontratak fırsatı ve Fenerbahçe’nin ofansa çıkarken kaybedeceği topları kapma gayesindeydi. Böylesine bir top kaybında, El Kebir’in şutu cılız kalacaktı Harun’un ellerinde. Fenerbahçe 10-15 dakika süren alev topu gibi parlayan oyunlarını devam ettiremediler. İsmail’in yalandan hırsı da yandı bitti kül oldu süratli bir şekilde. 

Galatasaray’ın yenildiği, Trabzon ve Kasımpaşa’nın puan kaybettiği haftada hırslı başlayan oyunun 15 dakika değil 90 dakika sürmesini ister her Fenerbahçe’li. Kornerden yenilen golden sonra Fenerbahçe’nin isyan etmesi gerekiyordu artık. Ancak Cocu’nun sahaya sürdüğü dizilişte büyük bir problem vardı. Sahanın parsellenişi 3-1-4-2 gibiydi. Hasan Ali’nin sol stoper oynaması, onun ileri geri çıkışlarını engellemiş gözüküyordu. Belçika’da bu pozisyonda oynasaydı beraberlik sayısını atabilir miydi? Atamazdı elbette. İsmail’de verimsiz oynamaya başlayınca sol kanat çalışmaz hale geldi sarı lacivertlilerde. Evinde mi oynar deplasmanda mı, Avrupa’da mı mücadele eder Süper Lig’de mi, nerede oynarsa oynasın Cocu’nun tek bir şeye karar vermesi gerekir: “Fenerbahçe üçlü defans oynamaz!” Üstelik böylesine bir maça tek forvet ile çıkmakta yanlışlardan biriydi diye düşünüyorum. 

Sahaya defansif çıkmak, oyun esnasında geride kalmayacağınız anlamına gelmez. Fenerbahçe’nin kendi sahasındaki bir karşılaşmada böylesine defansif bir kadroyla çıkması hakikaten çok anlamsızdı. Yalçın ve Alihan’ın sakatlanmasıyla, iki yeni stoperle oynamaya başlayan Ankaragücüne karşı yapılacak taktiksel değişiklik belliydi: ikinci yarıda Fenerbahçe çift forvete dönmeli, Ayew’i kanada almalı ve hatta tek liberoya geçip risk almalıydı. Ancak Ankara gücü’nün ani çıkışlarına karşı da İsla-Roman-Skirtel-Hasan Ali’yle savunmasını dörtlüyle sağlamlaştırmalıydı. 

EVLERE ŞENLİK BİR İKİNCİ YARI

İkinci devre komediydi adeta. Oyuncuların sadece yerleri değişti. 4-4-2’ye dönüldü. Yedek kalecisiyle oynayan, klübeden sahaya 2 yedek stoperini sakatlıklardan ötürü sahaya sürmek zorunda kalan Ankaragücü’ne karşı teknik ekipte takımını ikinci devreye ekstra bir forvetle başlatacak bir akıl yoktu maalesef. 

Ayağında top tutmayı dahi beceremeyen Slimani çenesini de tutamayınca kırmızı kartla oyun dışında kaldı. Penaltı ve kırmızıdan sonra oyuna önce Valbuena, sonra Eljif girdi. Cocu, ya şaka yapıyor ya da dalga geçiyordu Fenerbahçe’ye gönül verenlerle. Sahaya çıkardığı kadro, zamanında yapılmayan değişiklikler, penaltı sonrası yapılan değişiklikler, geçmişi ve özellikle de futbol kariyeri ile bağdaşmayan aksiyonlardı Philip Cocu adına. Yaşananlar; “Güler misin ağlar mısın”dı.

Bence gecenin en güzel hareketleri; Fenerbahçe taraftarlarının Ankaragücü’nün güzel oyununu  dakikalarca alkışlaması, İsmail Kartal’ın ismini stadı inletircesine haykırması ve İsmail hocanın da dört bir taraftaki Fenerbahçe taraftarına selam vermesiydi. Artık yapılacak belli. Cocu ve Comolli kendi yoluna, Fenerbahçe kendi yoluna. Bunun daha ötesi yok. 

<