ASIM ÇALIK

ASIM ÇALIK

ALKIŞLAR JESUS ve YARDIMCILARINA

Rennes’de karşılaşmanın bitimiyle bıraktıkları iştahı, hırsı ve özgüveni yanlarında getirmişlerdi Alanya'ya karşı Fenerbahçe’li futbolcular. Müthiş bir presle başladılar karşılaşmaya. Alanya defansı nefes almakta zorlanan, oksijen tüpüyle bile nefes alamayan bir hasta görünümündeydi. Bu resmin iki mimarı vardı. İlki, rakibini iyi etüt eden ve dersine iyi çalışan Jesus'du. Ancak perde arkasında yardımcısı Tiago Oliveira ve maç analisti Gil Henriques olduğunu düşünüyorum.

 Alanyaspor'u çok iyi analiz edip gerekli bilgileri Jorge Jesus'a tam detaylı iletmiş olmalılar ki sarı lacivertlier önde baskıya başladılar oyuna İlk düdükle birlikte. Ancak madalyonun diğer yüzünde Alanyaspor'un teknik patronu Francesco Farioli'nin nasıl bir hoca olduğuna bakmak lazım. Deyim yerindeyse Fenerbahçe teknik ekibi İtalyan hocanın huyunu suyunu öğrendiği için Alanyaspor istediği futbolu oynamaktan çok uzaktı. Francesco hocanın en büyük özelliği oyunu kurmaya kesinlikle kaleciden ve defansdan başlamak istemeseydi. Kusura bakmasın ama kendisi çok takıntılı bu konuda. Farioli'ye göre oyun illaki kalecisi Runarsson ya da stoperleri Fatih ve Furkan ile başlamalıydı. Alanyaspor'u bozmanın en kolay yoluydu üçüncü bölgede presle baskı kurmak ev sahibi için.

Fakat pres sadece ön bölgede değil ikinci bölgede de sürekli devam etti. Crespo'nun rakibini bozup ilk golün kilometre taşlarını döşemesi bu şekilde olmuştu. Jesus oyuncularını rakibe sahanın her alanında baskı yapmaya öylesine güzel ikna etmişti ki Valencia sanki 33 değilde 23 yaşında gibi rakibiyle oynuyor, topu rakibinden kapıyor, metrelerce koşup üçüncü golü arıyordu. Azda olsa Alanyaspor ataklarını gördük ilk yarıda. İki defa Fenerbahçe'nin sağ tarafından tehlike yaratmaya çalıştılar. Ferdi anlık olarak oradaydı ve imdat kolu gibiydi. Tehlikeleri doğru yerde olması sebebiyle kolayca savuşturdu.

DÖRDÜ BİR YERDE

Devre biterken dikkat çeken diğer bir nokta da Fenerbahçe'nin,  Dinamo Kiev maçlarından sonra sahaya ilk defa 4'lü defansla çıkıp 4-2-3-1 dizilmesiydi. Taraftarın isim isim kimi istediğini bilemem tabii ama formasyon olarak sahadaki takımın sarı lacivertli taraftarları mutlu ettiği düşüncesindeyim.
Yoğun tempolu ilk perde kapanırken Pedro penaltıyı kaçırsada Fenerbahçe hala pres yapmaya devam etti. Bu sefer baskının başrolünde Emre Mor vardı. Yaptığı baskı, kaptığı topla Crespo farkı üçe taşıyarak kaçan penaltının sızısını adeta söktü aldı takımın, taraftarın ve teknik ekibin üzerinden. 

İkinci yarıda Alanyaspor gardı düşen boksör misali hayata dönmekten uzaktı. En ciddi ataklarını 79'da Oğuz Aydın'la yaptılar. Fenerbahçe oyunun temposunu istediği şekilde ayarladı. Oyunun patronuydu Fenerbahce. Valencia'nın golünün başlangıcında Crespo'nun Targhalline'ye yaptığı baskı, Fenerbahçe adına karşılaşma ne kadar rahat gitsede disiplinden taviz vermemek adına hocanın verdiği taktiğin yerine getirilmesi açısından önemliydi.

Dakikalar 85'i gösterirken ve skor 5-0 iken Alanyaspor'un hala geriden oyun kurmayı kendine dert edinmesi, uzun toplarla ileride bir şeyler yapmak için bir B planının olmaması Farioli adına teknik adam fukaraiığı olmalıydı.

Gecenin Notu 1: Fenerbahçe bir aralar "pas pas pas" oyunu oynuyordu. Bu felsefe yerini "pres pres pres"e bıraktı. Teşekkürler Jesus.

Gecenin notu 2: Fenerbahçe'de her futbolcu çok mutlu. Bu havayı oluşturabilmek bir takım için her maçı kazanmak adına müthiş bir motivasyon. Üçüncü gol geldikten hemen sonra Crespo'nun klübeyle bütünleşmesi adeta şampiyonluk için gerekli olan golün sevincinin resmi gibiydi.

Kürsüde Kim Vardı? : Gecenin yıldızı tartışmasız Crespo'ydu. Klasik söylemle sahada basmadık yer bırakmadı.

<