D.ALİ GÜLTEKİN

D.ALİ GÜLTEKİN

AMAN DİKKAT

Koronavirüs salgınının tüm dünyayı kasıp kavurduğu ve ülkemizi de ciddi şekilde etkilediği, yatıp kalkıp koronavirüsün konuşulduğu bu günlerde hummalı bir çalışma var. “Yeni İnfaz Yasası,” başka bir deyişle “af yasası”

Genel anlamıyla çalışmanın önemli bölümlerinden biri, ceza infaz kurumlarında geçirilmesi gereken sürenin kısaltılması. Çalışmaya göre, koşullu salıverilme oranı 2/3'ten 1/2'ye indirilecek. Böylelikle, koşullu salıverilme oranı kural olarak 1/2 (yüzde 50) olarak uygulanacak.

Kasten öldürme suçu bakımından 2/3 ve terör suçları ile örgütlü suçlar bakımından 3/4'lük koşullu salıverilme oranında herhangi bir değişiklik yapılmayacak. 

Kesinleşmiş cezası varken ikinci kez suç işleyenler ve buna bağlı cinsel suçlar ile uyuşturucu ticareti suçlularında ise 3/4'lük koşullu salıverilme oranı 2/3'e indirilecek. 

Tüm hapis cezaları için 1 yıllık sabit denetimli serbestlik süresi uygulanmasının, toplumda "cezasız bırakma" algısına yol açtığı ve "hakkaniyete aykırı bir infaz rejiminin ortaya çıkması sonucunu doğurduğu" düşünülerek, iktidar partisi bu konuda da değişikliğe gidiyor. 

Denetimli serbestlikte  de ceza adaletini sağlamak amacıyla verilen cezanın %40’ının ceza infaz kurumunda geçirilmesi isteniyor.

Geçici bir düzenlemeyle belirli bir tarihten önce işlenen terör, kasten öldürme ve özel hayatın gizliliğine ilişkin suçlar hariç tüm suçlar bakımından denetimli serbestlik süresi 1 yıldan 3 yıla çıkarılıyor. 

Elbette düzenlemenin tamamı bundan ibaret değil. Ben birkaç örnek verdim sadece.

İktidar partisi yaptığı çalışmayı muhalefet partileriyle görüşüyor ve düşüncelerini alıyor. Yapılan çalışmalar Cumhurbaşkanımızın önünde. Huber köşkünden telekonferans sistemiyle yapılan toplantıda konu masaya yatırıldı. “MHP’nin görüşü alınmalı, ittifaka zarar verilmemeli” dendi.

Düzenlemenin son haliyle yaklaşık 100 bine yakın mahkumun erken tahliye olması söz konusu. Peki, kamuoyunda “af yasası” olarak adlandırılan ceza infaz yasası ne getirir, ne götürür?

Suçlu ve yakınları açısından son derece sevindirici bir çalışma elbette ama ya mağdurlar? Onlar açısından durum aynı mı?

Siyaseten kazançlı bir iş olduğu kesin ama ya vicdanen?..

Geçmişte yaşanan Rahşan aflarının toplumda yarattığı infialler hala hafızalarda.

Bu af konusu gerçekten çok hassas bir konu. Suçlunun cezasız kalması toplumsal bir facia. Zaten cezaların suçu önlemeye yetmediği tartışılırken üstüne üstlük böyle bir çalışma toplum nezdinde nasıl bir karşılık bulur bilemem

Cumhurbaşkanımızın bu konuda hassas olduğundan hiç kuşkumuz yok. Devlet, devlete karşı işlenmiş suçları affedebilir ama başkaca suçları affetmek veya infaz yasasında düzenleme yaparak cezada indirime gitmek kul hakkı açısından iyi düşünülmeli…

Adalet mülkün temelidir. Temel göçerse ortada mülk kalmaz.

Aman dikkat…

<