AMERİKAN RÜYASI HİÇ UYUMAYAN ŞEHİR: NEW YORK (1)
AMERİKAN RÜYASI
HİÇ UYUMAYAN ŞEHİR :
NEW YORK-1
Dünyanın kültür başkenti,Özgürlük Heykeli ile American Dream’in harmanlandığı New York’a uçuyoruz. Önce American Dream’in ne olduğunu her zamanki gibi malûmatfüruşluk yaparak açıklayalım:
Amerikan rüyası; çok çalışma ile başarı, refah ve şöhretin yakalanabileceği fikrini savunan bir düşünce biçimi ve geleneği. Kimine göre Amerika Kıtası’na meteliksiz gelip sonra zengin olan insanların başarı hikayelerine verilen isim, kimine göre Amerikan Rüyasının ‘Ütopik bir düş’ olduğu bir illüzyonu. Ancak bu illüzyon (duyu yanılsaması) fikri pek çok alanın yanı sıra Amerikan bilgisayar oyunlarına da yansımıştır. Max Payne ve GTA 4 gibi oyunlarda da baş karakterler Amerikan rüyasını tatmak istemiştir.
İşte bende zaman zaman “Peter Pan Sendromu”nu yaşayan (olgun olduğu halde sosyal açıdan çocuk gibi davranan ) biri olarak bu rüyayı yaşamak için New York’a gitmek üzere THY’nın uçağına bindim. Uçakta iki öğün yemek servisi gerek menünün zarif sunumu gerek alternatif seçimiyle kelimenin anlamıyla “Number One”.THY’nin 11 saatlik yolculuğundan sonra New York John Fitzgerald Kennedy JFK Hava Limanı’na indik. ABD’nin 35. Başkanı John Fitzgerald Kennedy, 1963’te suikaste kurban gitmiş ve bugüne kadar söz konusu cinayet aydınlatılamamıştır.
AIR TRAIN -HAVA TRENİ
J.F. Kennedy Hava Limanı’ndan 5 dolar bedelle Air Train’e bindik. Air Train, New York Metrosunu terminallere bağlayan raylı sistem. J.F.K.’e havadan bakma olanağı sağlayan, temiz, geniş vagonları bulunan adeta uygarlık timsali ferah monorail bir araç. İnsanın sırf buna binmek için Hava Limanı’na gidip birilerini yolcu edesi, karşılayası geliyor. Flat rate (Düz Fiat) taksilerden ziyade Air Tren ile Metro bağlantısına ulaşmanızı tavsiye ediyorum. Hem zamandan hem paradan tasarruf etmiş olursunuz. Air Train’e binmeden önce 5 dolar tren ücreti,1 dolar metro card bedeli ve istediğiniz kadar kontör (Compteur) yükleyin. 1 haftalık sınırsız (Unlimited) metro kart ücreti 30 dolar. Metro binasından çıkmamak şartıyla her yer 2,5 dolar.
New York Metrosu, 468 istasyonuyla dünyanın en geniş metro ağına sahip. İstanbul metrosuna alışmış kişiler, New York metro haritasını ilk kez gördükleri zaman biraz şaşırırlar. Ancak bütün duraklarda durak çevresini gösteren haritalar asılı. Renklere ve rakamlara dikkat ettiğiniz sürece çok kolay olduğunu göreceksiniz. İstasyonlarında müzisyenler için bir geçim kaynağı olan ‘Subway’ dedikleri metro 24 saat çalışıyor. Eskiden, kötü kokulu, her yanı Grafittilerle (duvar yazıları ve resimlerle )kaplı , çetelerin cirit attığı metro, belli saatten sonra binilmesi sakıncalı yerlerden biriymiş. Ancak günümüzde bu sorunlar çözülmüş. Ben şahsen gecenin ikisinde bindim. Hiç bir sorunla karşılaşmadım. Metroda aniden önünüze çıkıp “God Bless You” Tanrı sizi korusun! “deyip para isteyen homeless (evsiz), çalgıcı veya satıcıyı tebessümle karşılayın. “Ladies and Gentlemen,I am Homeless “gibi konuşmalar yapan insanları görebileceginiz lokal ve express trenlerle metro, New York’un yaşayan karakterini yansıtmaktadır. Durakta ve vagonlarda çok farklı kültürden, dilden, renkten, ırktan insanları görebilirsiniz. Yine bu metronun bir köşesinde el ele, dudak dudağa lezbiyen bir çifte de rastlayabilirsiniz. Kozmopolit yüzlerce kişi aynı anda aynı mekanda seyahat ederler ama kimse kimsenin umrunda değil. Karşınızda aynı anda bir çekik gözlü, bir Meksikalı, bir Hintli, bir tipik Amerikalı ve bir Zencinin yan yana oturduğunu görebilirsiniz . Sırası gelmişken söyleyelim; Türkçe’de kullandığımız Zenci kelimesi Osmanlı Döneminde Afrika Zanciya kökenli siyah insanlara için kullanılmaktadır. Amerika’da bir siyaha “Nigger” demek kişiye hakaret sayıldığından bu lafı birine karşı kullanırsanız suçtur. İnceleyecek çok şeyiniz vardır bu metroya bindiğinizde. En güzel yanıysa “Do you have some change?” diye yanınıza yaklaşan dilencilerle, elinde laptopu, gayet şık giyimli Louis Vuitton çantalı veya bir toplantıya yetişme telaşı yaşayan oldukça karizmatik, zengin ve elit bir insanı aynı ortamda buluşturmasıdır. Tek tük rayların arasında dolaşan fareleri besleyen garip insanları da göreceksiniz. Ancak tren raylarından yürümeyeceğimize göre “Fare Muhabetini” pek ciddiye almayın.
KAPTAN HENRY HUDSON
Şöyle biraz New York’un tarihçesini kurcalayalım: New York’a ilk kez 1609 yılında Kaptan Henry Hudson önderliğinde İngilizler gelir. Kaptanın ismine izafeten Manhattan’ın batısındaki nehre “Hudson nehri” adı verilir. 1624 yılında Hollandalı Peter Minuit, efsanelere de konu olan “24 Dolar” değerindeki “Boncuk” ile Manhattan Adası’nı yerlilerden satın alır. 1664 yılında İngilizler, bölgenin kendilerine ait olduğunu öne sürüp, o zamanki adıyla “New Amsterdam” olan “New York” şehrini ele geçirirler. 1783 yılında New York ABD başkenti olarak görülür. Günümüzde New York, Borough adı verilen ve her bir bölümün bir County olduğu 5 kısımdan oluşur: Bronx, Brooklyn, Manhattan, Queens ve Staten Island. Şehrin merkezi sayılan Manhattan’da adres bulmak çok kolay. Şöyle ki Manhattan adasını dikey kesen yukarıdan aşağı 12 Avenue (cadde) ve Central Park’dan itibaren aşağıya kadar yatay kesen 59 Street (sokak) vardır. Ayrıca her sokak kesişiminde nerede olduğunuzu belirten levhalar da mevcut. Manhattan, sayısız gökdelenleri, iki milyon nüfus ile yüzölçümüne göre dünyanın en kalabalık bölgesi. Bu gökdelenler yüzünden sokaklara öğlen saatleri hariç güneş pek yansımaz. New York’ta Times Square, Central Park, Brooklyn Bridge, Empire State Binası, Özgürlük Heykeli, Ellis Island ve Dünya Ticaret Merkezi gibi mekanları, yapıları ziyaret edeceğiz.
En popüler parklar: Central -Bryant-Prospect Park
En favori Broadway müzikali : Lion King (Aslan Kral)
En popüler alışveriş bölgeleri: SoHo-Chelsea
En popüler müzik mekanları: Madison Square Garden
En favori müzeler: Metropolitan Museum of Art, Guggenheim -Modern Tarih Müzesi
En popüler yemek mekanları; Little Italy ,Times Square, Chelsea
HİÇ UYUMAYAN ŞEHİR
On milyona yaklaşan nüfusuyla ABD’nin en kalabalık şehri New York; ticaret, finans, medya, sanat, moda, araştırma, teknoloji, eğitim ve eğlence sektörüne önemli katkı yaptığından dolayı küresel kent olarak da anılmaktadır. Önemli bir uluslararası diplomasi merkezi olan kent, Birleşmiş Milletler Genel Merkezi’ne de ev sahipliği yapmaktadır ve dünyanın kültür başkenti olarak tanımlanır. New York, dünyanın en büyük doğal limanlarından birinin üstüne kurulmuştur. New York, bir göçmen kentidir. Kentte yaklaşık 170 ayrı dil konuşulmaktadır ve her üç kişiden biri ABD dışında bir ülke doğumludur. İngilizce, çeşitli aksanlarla konuşulur. İngilizcenin yanı sıra İspanyolca da İngilizce kadar yoğun konuşulmaktadır. Little Italy (Küçük İtalya) semtinde İtalyanca, China Town’da (Çin mahallesi) Çince konuşulur. New York, birçok Amerikan kültürel hareketinin de doğum yeridir. Edebiyat ve görsel sanatlarda Harlem Rönesansı, resimde soyut Ekspresyonizm (New York Ekolü), müzikte Hip -Hop, Punk, Salsa ve Tin Pan Alley bu hareketlerden bazılarıdır. 24 saat açık olan metrosu ve yoğun trafiğiyle “Hiç Uyumayan Şehir “adını almıştır. Zaman sorununuz varsa New York’u çift katlı üstü açık gezi otobüsleriyle gezmenizi tavsiye ederim.”Hop on hop off” dedikleri 48 veya 72 saatlik turlardan birini satın alıp keyfinize bakın.
EMPIRE STATE BUILDİNG
Manhattan, Birleşmiş Milletler Binası, Madison Square, Central Park, Rockfeller Center, Dünya Ticaret Merkezi, Times Meydanı göreceğimiz yerlerden bazıları. Önce dünyanın en yüksek binalarından biri olan Empire State Building binasına çıkıp, yüksek hızlı asansörleri ile binanın 320 metre yüksekliğinde bulunan 86. kattaki ısıtma ve soğutma sistemine sahip terastan muhteşem bir NewYork manzarası seyredeceğiz. Daha sonra Liberty Adası’na giderek, hem Amerika’ya gelen göçmenlerin ilk durağı olan adayı hem de ülkenin en önemli simgesi olan Özgürlük Anıtı’nı göreceğiz. Empire State Building Binası; Manhattan,5. Avenue’de 33. ve 34. caddelerin arasında yer alır. 1 Mayıs 1931 tarihinde, o güne kadar Dünya’nın en yüksek binası olan Chrysler Building’in bu unvanını elinden almıştır. Bina 102 katlı olup, 1576 merdiven basamağına sahiptir. Yüksekliği 381 metre , anten ile beraber 443,2 metredir. World Trade Center (Dünya Ticaret Merkezi) binasının 1972 tarihindeki açılışına kadar dünyanın en yüksek binası olarak kalmıştır. 11 Eylül 2001 tarihindeki terör saldırıları sonucu World Trade Center binaları yıkılınca, New York’un en uzun binası unvanını geri almıştır. Şu anda, anten yüksekliği ile 527 metre olan Chicago’daki Sears Kulesi’nden sonra ABD’nin en yüksek ikinci binası olan Empire State Building, dünyada da tek başına yükselen en yüksek üçüncü yapıdır. Kışın, bazı günler, alt katlarının hizasında yağmur yağarken en üst katına kar yağdığı görülmüştür.
ÖZGÜRLÜK HEYKELİ -Statue Of Liberty
New York denince ilk akla gelen sembollerden biri de Özgürlük Heykeli’dir. Özgürlük Heykeli; Liberty (Özgürlük) adası üzerinde inşa edildiği 1886 yılından bu yana Amerika’nın sembolü olan abide heykel ve gözlem kulesidir. Bakırdan yapılan bu heykel, Fransa tarafından kuruluşunun 100. yılı nedeniyle ABD’ye hediye edilmiştir. Heykel, sağ elinde bir meşale, sol elinde ise bir hitabe tutar. Tabletin üstünde 4 Temmuz 1776 tarihi (Bağımsızlık Bildirgesi’nin tarihi) yazılıdır. Heykelin başındaki tacın 7 sivri ucu 7 kıtayı veya 7 denizi simgeler. Heykelin yüksekliği 46 metre, kaidesi ile beraber 93 metredir. Ziyaretçiler heykelin içinden meşaleye kadar 168 basamaklı bir merdivenden çıkabilirler. Heykelin meşale tutan sağ elinin yüksekliği 13 metredir. Meşalenin etrafındaki dehlizde 15 kişi bir arada dolaşabilir. Heykelin başının genişliği 2 metre, yüksekliği ise tacı ile birlikte 5 metredir. Fransız heykeltıraş Frederic Auguste Bartholdi ve Gustave Eiffel (Eyfel kulesinin mühendisi) birlikte çalışarak bu bakır heykeli yapmışlardır. Buraya Manhattan Adası’nın en ucunda bulunan Battery Park’tan büyük teknelerle deniz yoluyla ulaşım sağlanabiliyor. Ayrıca aynı yerden Staten Adası’na giden Staten Island Ferry’e binebilir ve yol üzerinde Özgürlük Heykeli’nin yanından geçerken resmini çekebilirsiniz.
ELLİS ISLAND
Hudson Nehri ağzında yer alan Ellis Adası, 1892 ile 1954 tarihleri arasında, New York’a gelen yeni göçmenler için bir transit merkezi ve kontrol noktası olarak kullanıldı. Göç Tarama İstasyonu’nda dünyanın her yerinden Amerika’ya yerleşmeye gelen göçmenlerin tüm resmi işlemleri burada yapılıyordu. Bazı göçmenler geri çevrilirken bazıları ülkeye kabul ediliyordu. Buradaki göçmenlik hizmetleri 1954 yılından itibaren Manhattan’a taşınarak son bulmuş. Ellis Adası artık bir Göçmen Müzesi. Göçmenlik Bürosu’nun müzeleştirilen binasında göçmenlerin yolculuklarından kalan eşyalarını ve fotoğraflarını görebilirsiniz. Adaya Battery Park’tan tekneyle gidiliyor.
PROSPECT PARK
Brooklyn’in en büyük parkında kurulu hayvanat bahçesini ziyaret etmek için Prospect Park Flatbush Avenue’ye gittiğimde saat 5’e yaklaşıyordu. Görevliler ellerinde ağlarla sağa sola koşturuyorlardı. Meğer bu küçük hayvanat bahçesindeki 2 tavus kuşu, duvarı da aşarak Flatbush Avenue’ye geçmişler. Ben geldiğimde kimi de kuşların Brooklyn Botanic Garden’a girdiğini söylüyordu. Tavus kuşlarının hâlâ akıbetini öğrenemedim. Bilindiği gibi tavus kuşu, kur yapma döneminde, erkek tavusunu açarak sergilediği kuyruklarıyla tanınır. Erkek tavusun kuyruğunun heybetine karşın sesi hiç de kulağa hoş gelmez. Prospect Park’taki Hayal Gücü Oyun Sahasında 1001 Gece Masallarını Ay ve Yıldızla sembolize etmişler. Bu oyun sahasında Ezra Jack Keats’in Peter’in Iskemlesi kitabından esinlenerek Afro Amerikan Sanatçı Otto Neals “Peter ve Willie” heykeli dikilmiş. Ayrıca burada Dragon-Ejderha Bronz Heykeli de var.
TİMES SQUARE
‘New York’un kalbi’ Times Meydanı; New York şehrinde West 42. Cadde’nin Broadway ve 7. Avenue ile kesiştiği kavşak ve etrafındaki alandır. Kesin sınırları olmamakla birlikte aşağı yukarı doğuda 6. Avenue, batıda 8.Avenue, güneyde 40. cadde ve kuzeyde 53. caddeye kadar uzanan bir alan olup Manhattan’ın Midtown bölgesinin batı kesimine denk gelir. 1904 yılının yılbaşı akşamı, Times Meydanı’na ismini veren New York Times’ın meydandaki yeni binalarına taşınmasının havai fişeklerle kutlanmasıyla yeni bir gelenek başladı ve her yıl yılbaşı bu meydanda havai fişeklerle kutlanmaya devam edildi. Her yıl meydanda oluşan binlerce kişilik kalabalık yeni yılı gösteren meşhur ışıklı topun inişini seyreder. Times Square’de kendini Patriotic ( vatansever) olarak tanıtan devrimci bir profesör ile tanıştım. Amerikan Devrimi’nin kıyafetleri içindeydi. Amerikan Devrimi 18. yüzyılın ikinci yarısında 13 Koloninin Britanya İmparatorluğu’ndan bağımsızlığını kazanarak Amerika Birleşik Devletleri adını aldığı dönemi içine alır. Bu dönemde koloniler Britanya İmparatorluğu’na karşı ayaklandı ve 1775 ile 1783 yılları arasında Amerikan Bağımsızlık Savaşı’nı başlattılar. 1776′da Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi yayımlandı.
Yine Times Square’da bir adam gördüm. Omzunda üzeri renkli fare, hamster ve guine pig karışımı hayvanı ile bahşiş topluyordu. Guine Pig olduğunu iddia ettiği hayvanın isminin Guinea Pig’den (Gine Domuzu) Gine’yle de domuzla da hiç alakası yok, bu uyduruk ismi kimler takmış o da meçhul. ataları arasında sincap, kedi, fare, kunduz, tavşan ne ararsan var. Görünüş olarak daha çok tavşana yakın bir hayvan.
Times Meydanı yoğun trafiğiyle ünlü olduğu gibi taksileriyle de ünlü bir meydan. Bu akşam Bisiklet Faytonu kullanan beni TV dizilerinden tanıyan bir genç adam seslendi:
“Abi, nasılsın?”
“Ben iyiyim de sen nasılsın?”
“Abi hem okuyor hem de akşamları bu 3 tekerlekli faytonla harçlığımı çıkartıyorum”
Daha fazla konuşmasına zaman kalmadı. Işıklar yanınca pedallara basarak aracını hareket ettirdi.
HARLEM VE APOLLO TİYATROSU
Siyahilerin eşitlik ve özgürlük mücadelesinin kalbi sayılan New York’un ünlü mahallesi Harlem’de on binlerce kişi Obama’nın başkanlığı kesinleşince kendini sokağa atmıştı. Harlem’de ünlü APOLLO Tiyatrosu ile 125’inci sokak arasında süren kutlamalar sabahın ilk ışıklarına kadar sürmüştü. Harlem, filmlerde hep bize her nedense yanlış tanıtıldı. Filmlerde polisin bile girmeye çekindiği gayri meşru işlerin yürütüldüğü, siyahların sefalet içinde yaşadığı bir bölge olarak anlatıldı. Dün 125. street’in ( caddenin) daha doğrusu metronun (Amerikalılar Metro’ya “Subway” diyorlar. Ayrıca Subway isminde fast -food zincir restoranla da karıştırmayın) bulunduğu semtte kendimi modern bir anadolu kasabasında hissettim. Beni Latin ırkından zannediyorlar. Israrla “Meksikalı olduğunu niye saklıyorsun ?”diyorlar. Malûm bir ara Mc Donalds’ın reklamında Meksikalı Mariachi (müzisyen tiplemesini) canlandırmıştım. Burada Afro-Amerikan Sivil Haklar Hareketi liderlerinden Malcolm X’in kendi ismini taşıyan bir Bulvar da var. Bu hareketin liderlerinden olan Martin Luther King, Jr., yıllar sonra 1963’te, başkent Washington D.C.’de Amerika tarihinin en iyi konuşmalarından biri kabul edilen “Bir Hayalim Var” konuşmasında şöyle demişti: “Bir gün, dört çocuğumun da derilerinin rengi ile değil de kişilikleri ile yargılanacağı bir ülkede yaşayacaklarına dair bir hayalim var.” Apollo Tiyatrosu’nda sahneye çıkan ünlüler: Ella Fitzgerald, Billie Holiday, James Brown, Diana Ross, Stevie Wonder ve Michael Jackson. Michael Jackson’ın 5 kardeşiyle birlikte 1969 yılında ilk kez sahneye çıktığı Apollo Tiyatrosu, 1969 yılında pop ikonunun ölümünden hemen sonra, Jackson hayranları, Apollo Tiyatrosu’nun önünde toplanıp saatlerce sanatçıyı anmıştı. Bugün, Times Meydanı’nda ünlülerin balmumu heykelleriyle tanınan Madame Taussaud Müzesi’nde yıldız şarkıcının anısına bir balmumu heykeli bulunmaktadır. Harlem deyince Malcolm X’den söz etmeden geçemeyiz. Siyah hakları savunucusu Malcolm X; Afrika – Amerika Birliği örgütünü kurdu. 1965 de suikaste kurban gitti. Babası da Ku Klux Klan tarafından öldürülmüştü. Ku Klux Klan; Amerika’da zencilere karşı şiddet uygulamak ve yok etmek için kurulan bir yeraltı örgütüdür.Bu teşkilat 20. yüzyılın başlarında hiçbir yargılama yapmadan diledikleri Zenci ve Yahudiyi linç etmiş ,ortalık yerde asmış ve canlı yakmıştır. Bu örgüt mensupları beyaz üniformalar giyer ve kafalarında yüzlerini de saklayan üzerinde haç olan ucu sivri kukuletalar vardır. Sembolleri ise yanan Haçtır. Malcolm, avukat olmak istemektedir ve bunu öğretmenine de söylediğinde ondan avukatlığın siyahlara göre olmadığını ve marangoz olmasının daha doğru bir seçim olacağını duyar. Çok istemesine rağmen, üniversiteye gidemeyince, küçük yaşta çalışmaya başlar, kendini birden Harlem’de bulur. Bir siyah olarak, ona verilen yaşama biçimi, onu sonunda hapishaneye düşürür. Hapishane yılları için: “Bir insanın düşünmeye ihtiyacı varsa, gidebileceği en iyi yer, bana sorulursa, üniversiteden sonra hapishanedir” demiştir. O, yedi yıllık hapishane yaşamından sonra, başka bir Malcolm X olarak Harlem’e geri döner. Malcolm Little olan soyadını Harlem’de X olarak değiştirir. Başlangıçta, ırkçı düşünceler taşıyorken, daha sonra bu düşüncelerden uzaklaşır. Artık kendisini İslam’ın sömürgecilik ve ırkçılık karşıtı evrensel mesajını tüm dünyaya iletmeye adayacaktır. Ancak amacını kitleler çapında gerçekleştirmeye çalıştığı toplantılarından birinde öldürülür.
NEW YORK’DA HERKES KENDİ VATANDAŞINI BULUR
Bronx’ta Meksikalı, Chinatown ‘da Çinli, Little İtaly’de İtalyan, Coney Island ve Sheepshead Bay’de Ruslar, Brooklyn’de Türkler ve Yahudiler yaşar.Yeri gelmişken söyleyelim; dünyadaki ilk telsizli uçak New York‘da Sheepshead Bay üzerinden uçmuştur. Sheepshead Bay yöresi bizim Tarabya Koyu’ndaki sıra sıra dizili restoranları anımsatır. Brooklyn’de yaşayan Yahudiler siyah pardösüleri siyah fötr şapkalarıyla Hasidizm Mezhebine mensuplar. Hasidizm; dindar anlamına gelen hasid sözcüğünden gelir. Ortodoks Yahudiliktir. 18. yüzyıl sonlarında Doğu Avrupa’da (Polonya) İsrael Ba’al Şem Tov tarafından kurulan dini bir harekettir. Üyelerine Hasidim (Hasidler) adı verilir. Bu kara cübbeli Yahudiler; Brooklyn’in Kings Highway Avenue caddesinde yaşarlar. Dilleri İbranice’dir.