M. RIDVAN SADIKOĞLU

M. RIDVAN SADIKOĞLU

İNSAN İNSANA EMANETTİR

ANKEBUT -3

ANKEBUT -3

Halk, bir paylaşım ve birliktelik ortamıdır ve bu ortamda biri yerken diğeri bakmaz, bir açken diğeri tok yatmaz. Ankebutta ise kişi veya grubun ön planı esas olduğu için biri yerken diğeri bakar, biri tok yatarken diğeri aç sabahlar.

Halk, bir eşitlik ortamıdır ve bu ortamda ebedi makamlar ve rütbeler yoktur. Zira makamlar ve rütbeler birer emanettir ve halk için değer üretme, hizmet etme esasına dayanır. Ankebutta ebedi makamlar ve rütbeler üretilerek; iş olmasa bile o makamlarda oturulur, o rütbeler ebediyen taşınır.

Halk arasında kişi topluluğa hizmet etmek, onun yaralarını sarmak, toplumun derdi ile dertlenerek değer üretmek ile mükellef iken; ankebutta ise, halk kişi veya belli bir zümreye hizmet eder.

Halk arasında hiyerarşi yoktur, zira insanlar yan yanadır. Ankebutta ise hiyerarşi vardır, zira insanlar alt-üst şeklindedir.

Halk arasında gizli saklı işler çevirme, yalan ve biriktirme büyük ahlâki suç sayılır. Ankebutta ise hangi koşulda olursa olsun güçsüz kalma suçtur. Çünkü hakkın gücü değil, gücün hakkı esastır.

Halk arasında imtiyazlar yoktur, zira herkes insan sıfatı ile eşittir. Ankebutta ise ayrıcalıklar vardır; zira makam, servet, şöhret ve iktidar sahipleri ayrıcalıklı muamele (VIP) görür.

Halk arasında üstünlük ancak insanlara, doğaya ve çevreye zarar vermekten sakınma (takva) iledir. Ankebutta ise üstünlük makam, servet, şöhret ve iktidar sahibi olmakla ilgilidir.

Halk öksüzler, yoksullar, ezilenler ve muhtaçlarla ilgilenirken; ankebutta ise örümcek evine adam kazandırmakla uğraşılır, şahsi çıkar, mevki makam ve ihale peşinde koşulur.

Halk içinde adalet, eşitlik ve özgürlük çoşkusu vardır, ankebutta ise bu rant çoşkusu ve hizip taassubuna dönüşür.

Halk içinde kusur ve ayıpların üzerini örtme esastır. Ankebutlar ise ayıp araştırma, dinleme ve fişlemede mahirdir.

Halk, zayıfın yanında durur, onu kucaklar, darına genişlik, zoruna kolaylık olur iken ; ankebutta sadece gücün ve güçlünün yanında olmak esas olduğundan iktidar ve güç nerde ise orda bulunmak marifettir.

Halk kendi bağrından kanaat timsali Ebuzer’ler yetiştirir iken, ankebutta Karun’lar yetiştirmek esastır.

Halk kendi içinden Musa’lar çıkartır, ankebutta ise Firavunlar üretmek asıl amaçtır.

Ancak tüm bunlara rağmen halkı parçalamak, bölmek çok zor iken, ankebut örümcek yuvası olduğundan onu dağıtmak için sert bir rüzgâr yeterlidir.

Peki bu ankebutlar nasıl türer?

Biliyoruz ki her kötülük, bir üst kötülüğün zeminini hazırlar ve çıkılan her yeni kötülük basamağı, bir öncekini de görünmez kılar. Dolayısıyla kötülüğün oyuncağı haline gelenler yola nereden çıktıklarını hiç hatırlamazlar ve bu durum onları muhasebesiz bırakarak (bugün olduğu gibi) adım adım insanlıktan çıkarır.

Bu algıyla özelde ülkemize ve genelde dünyaya bakalım;

Konuştuğumuz sözlerin, yazdığımız cümlelerin, kapıldığımız öfkelerin, içimizi usul usul ele geçirmeye başlayan nefret kültürünün birer gönüllü silahşörü haline geldiğinin farkında mısınız bilmiyorum ama görüyorum ki sığ aklın, köpürmüş düz mantığın, sallama sözün, kifayetsiz muhterisliğin, cahil cesaretinin gemi azıya aldığı bir devirdeyiz.

(Devam edecek)

<