M. RIDVAN SADIKOĞLU

M. RIDVAN SADIKOĞLU

İNSAN İNSANA EMANETTİR

ANLAMIN KIYAMETİ -1

Elim bir hastalığın pençesinde uzun süredir kıvranan yaşlı adam, tıbbın çözümünü bulamadığı hastalığına çare bulunamayınca kendisine olur da ‘bir ümit’, ‘ağzı dualı’ birinin adresini vermiş ve yaşlı adamcağızı bu konuda da ikna etmişler. 

Kulağına fısıldananlara göre en ağır hastalar dahi bu ‘muteber’ kişinin dualarıyla şifa bularak iyileşebiliyormuş. 

Yüreğinde filizlenen bir umutla, verilen adresi çaresizlik içinde cebine atıp doktorun yanından ayrılıp verilen adrese gitmek üzere kendini dışarı atmış ve sokağın köşesinde simit satan altı yedi yaşlarında bir çocuğa rastlamış.

Çocuk, son derece masum gözlerle kendisine bakıyor ve onu tanıyormuş gibi gülümsüyormuş. Adam, o yaştaki çocukların tamamen günahsız olduğunu düşünerek yoluna devam ederken yüreğinde filizlenen bir düşünceyle aniden durmuş. 

Zira simitçi çocuğun üzerindeki oldukça eskimiş tişörtün üzerinde bir “E” harfi yazılıymış. Yüreğindeki ses ona, bu “E” mutlaka evliyanın “E” si olmalı diye fısıldamış. 

Aradığı evliyaya bu kadar çabuk ulaşmanın heyecanıyla yanına gidip bir simit aldıktan sonra;

“Doktorlar benim hasta olduğumu söylediler, iyileşmem için bana dua eder misin? “demiş.

Çocuk bu teklif karşısında şaşırmış bir halde kafasını “olur” der gibi sallarken cevap vermiş;

“Bende sık sık hastalanıyorum, ama dedem Allah’a inananların ölünce yıldızlara uçtuklarını ve orada cenneti seyrettiklerini söylüyor. Bu yüzden korkmuyorum hastalıklardan.”

Adam, simitçi çocuğun bu sözleriyle bir ferahlama hissetmiş. Onun soğuktan moraran yanaklarına bir öpücük kondururken;

Deden çok doğru söylemiş, ama ben yine de dua istiyorum senden.”

Çocuk, duasının kıymetini anlamış bir halde karşı kaldırımdan geçmekte olan baloncuyu göstererek;

“Size dua edeceğim” diye cevap vermiş.

“Ama eğer iyileşirseniz, bana on tane uçan balon alacaksınız, tamam mı?” 

Bu sefer, yaşlı adam başını sallamış; fakat çocuk bu kadar büyük bir hazineyi istemekle haksızlık yaptığına hükmettiği için mahcubiyetten kızaran yanaklarını elleriyle örtmeye çalışırken;

“Vazgeçtim, uçan balon almanıza gerek yok, normal balon da olur!” demiş.

Adam, bu anlaşmayı kabul ettiği göstermek için ellerini uzatarak çocukla tokalaşmış. Yaptıkları anlaşmaya göre yaşlı adam hastalıktan kurtulursa altı ay sonraki Ramazan Bayramı’nda çocukla buluşacak, herhangi bir sebeple gelemediği takdirde de önceden hazırlanan balonların ona ulaşmasını veya postalanmasını sağlayacakmış.

Bu anlaşma sonrası da yaşlı adam, küçük çocuğun adını ve adresini bir kâğıda yazdıktan sonra başını okşayarak onunla vedalaşmış.

Aradan soğuk bir kış geçip Ramazan ayına ulaşıldığında, adamın hayatında beklediği “o mucize” gerçekleşmiş ve “ümit yok” denen hastalığından eser bile kalmamış. 

Hayata tekrar dönmenin sevinciyle simitçi çocuğa verdiği sözü anımsayarak en güzel balonlardan bir paket hazırlamış ve bayramın ilk gününü iple çekerek randevu yerine gitmiş. 

Gitmiş ama çocuk orda olmadığı gibi, küçüklerin cıvıl cıvıl kaynaştığı bayram yerindeki diğer simitçiler de çocuğu tanımıyormuş

Yaşlı adam ümitsizlik içinde çocuğu biraz ilerdeki bakkala sorduğunda, dükkân sahibi; “ciğerleri hastaydı yavrucağın” demiş “geçen hafta aniden ölüverdi

Gözünde biriken yaşların yanağından akmasına engel olamayan yaşlı adam, bir anda beyninden vurulmuşa dönmüş, sol yanında tarifi imkânsız bir yanma hissetmiş. 

Koşar adımlarla orayı terk ederken, önüne çıkan ilk baloncuya bir tomar para uzatıp; “şu uçan balonlardan 10 tane istiyorum” demiş ve “çabuk ol, gecikmeden ulaşmalı yerine” diye de üstelemiş.

Adam, satıcının aceleyle uzattığı balonların iplerini birbirine düğümledikten sonra, onları gökyüzüne bırakmış. Bayram yerindeki herkes gibi baloncu da şaşkınlık içinde dayanamayıp; “ne yaptığınızı anlayamadım” demiş. 

“Neden bıraktınız onları öyle? “

Adam, nazlı nazlı yükselmekte olan balonları buğulu gözlerle takip ederken; 

Onları bekleyen küçücük bir dostum var” diye mırıldanmış. 

“Hem de evliya gibi bir dost. Balonları adresine postaladım sadece!”

Evet, benim gözlerimi yaşartan bu hikayenin yürek ülkenize de sıcak bir esintiye sebep olacağını umut ediyorum. 

(Devam edecek)

<