ASIM ÇALIK

ASIM ÇALIK

ANTRENÖR TAKIMI

Fenerbahçe önde baskı yapıyordu ara ara. Sık sık değildi ama verimliydi. Presli oyunda başı çeken Crespo'ydu. Yine canspirane oynuyor, bıkmadan usanmadan toplu topsuz koşullarına devam ediyordu. Önce İrfan sonra Serdar'la yakalanan fırsatlar ilk çeyrek dolarken skorbordu değiştirememişti.

Çeyreğin hemen akabinde İrfan’a yapılan faulde çok da iyi olmayan, daha doğrusu kale arkasının uzağına doğru giden topta ortayı yapan Rossi ile başlayan Rossi-Novak-Aziz-Zajc dörtlüsünün Kayseri ceza alanında yaptığı her dokunuşun sonu topu filelerle buluşturdu. 30'da fark ikiye çıkmalıydı ancak İrfan'ın müthiş bir diriplinkle götürdüğü mesin yuvarlağı Rossi aşırı cılız bir vuruşla Lung'a teslim etti.

Ardından şahane bir Emrah Başsan frikiği izledik. Öylesine sert bir vurustu ki önce Altay sonra da direk ancak önlemişlerdi mutlak golü. Devre tek farkla bitiyor gibiydi ancak Fenerbahçe son haftalardaki güzel ve mücadeleci oyununa devam ediyor ve son düdüğe kadar farkı artırabilir miyimin çabasını da bırakmıyordu. İrfan Can'a forvet arkası oynamak yaramıştı Kayseri deplasmanında. Gene iş başındaydı. Nefis pas Irfan'dan, harika vuruş da Rossi'den gelince, rahat bir nefes alarak gittiler soyunma odasına. Bu arada oyun tek farkla devam ederken Bright'ın Gavranovic'e ceza alanı içersinde fırsat vermemesi oyunu dengeye getirecek muhtemel bir golü önledi.

ALEX BAKIŞI

Futbolda iki farklı önde olmakla tek farklı önde olmak arasında çok da fark yok kanımca. 2-0 da en az 1-0 kadar tehlikeli! Ve elbette ilk 15-20 dakika çok ama çok önemli. Bir gol atıp farkı üçe taşırsanız ne ala. Ancak bu süre zarfında bir gol yiyip iki farkı koruyamazsanız, diken üstünde oynarsınız oyununuzu. İşte böylesine bir kaosa ve yaşanılacak stres sürecine izin vermedi Kahveci. Şahane  bir sol ayak vuruşu ve harikulade olan bu gole Lung'un yapabileceği hiçbir şey yoktu. Hatta Milli maçda 1-3'den sonra mükemmel kurtarışlar yapan İtalyan Milli Takımının kalecisi Donnarumma bile bu olağanüstü vuruşu kurtaramazdı herhalde.

Üçüncü golden sonra oyun tamamen rölantiye döndü. Bunda üç farkla oyundan düşüp takati kalmayan, gol atmaya inancı olmayan Kayserispor'un payı büyüktü. Gollük vuruşu direkten döndüğünde içim cız etmişti doğrusu. Ama moralini bozmamıştı harika çocuk. Arda Güler’den bahsediyorum. Bir Alex bakışı çekti Kayserispor kalesine ve kalecisine. Ölçtü, biçti, tarttı ve Romen kaleci yerinden bile kımıldayamadı. Fenerbahçe'nin en iyi deplasman maçıydı. Konya'ya da selam gönderdi: Ensendeyim...Sakın gevşeme!

Gecenin Notu: Fenerbahçe artık bir teknik adam takımı oldu. İsmail Kartal rönesans vari bir değişiklikle takımının çehresini tamamen değiştirdi. Mesut ve Ozan kararlarıyla takımın patronu benim dedi ve önce saygı gösterin diye de ekledi. Mert Hakan'ı kanatta oynatma fikri önemliydi. Herşeyden önce Mert koşucu özelliği ve bitmek tükenmek bilmeyen enerjisiyle orta alanın her bölgesinde oynayabiliyordu. Hakan'ın sağ önde kanatta oynaması hem İrfan Can'ı rahatlattı, hem de Osayi'nin ileri çıkışlarındaki açıkların kapanmasını sağladı. Üstelik orta sahayı da kalabalık yaptı. 

<