ASIM ÇALIK

ASIM ÇALIK

ARDALEX

İlk 45 dakikada klasik deyimle bir Arda Güler resitali izledik hep birlikte. Aldı, verdi, oyunun da meşin yuvarlağın da yönünü değiştirdi. Alexvari dokunuşlar, paslar, çalımlar, vuruşlar yaptı ve rakip oyuncuların başını döndürdü adeta. Hele ki çalımlarla Ankaragücünu defansını bir inci kolye gibi dizip son vuruşu istediği gibi yapsaydı ilk perde kapanmadan, herhalde sezon sonu soluğu Premier Lig'de alırdı hiç abartısız bir şekilde. Topla haşır neşirliği de Alex'den aşağıda değildi doğrusu. Ama ilk yarıdaki göz kamaştıran oyununu ne yazık ki ikinci yarıya taşıyamadı. Genç oyuncu durunca, Fenerbahçe de duruldu ve üretkenlik sağlayamadılar sahanın hiçbir bölgesinde.

İlk yarıda Samet ve Szalai'nin kafa vuruşlarının direkten dönmesi, yine Samet'in bir kafa vuruşunun çizgi üzerinde Kitsiou tarafından cıkarılmasıyla belli ki sarı lacivertliler ilk yarıdaki gol atma gayretlerini iştahsızlığa sürükledi ikinci devre adına. İkinci yarıda sanki şampiyonluk umudunu tamamen yitirmiş bir futbol takımının karakteriyle oynuyorlardı. Hırs denen, gayret denen, arzu denen oyunu kazanma adına gerekli olan o sihirli his Fenerbahçeli oyuncuların ne bedeninde ne de zihnindey kalmamış gibiydi. 

AH JESUS AH!

Bu noktada Jesus'un değişiklikleri deyim yerindeyse tuttu. Portekizlinin göle çaldığı maya işe yaradı! Bu değişiklikler güzeldi de, Jorge'nin karşılaşmaya başlama tercihleri yine tartışılacak cinstendi. Son bir kaç maçtır Serdar Dursun fomsuzken, Pedro adeta yürüyen bir hayaletken her ikisinde de ısrarcı olması futbol terazisinde hiç de analitik düşünen tecrübeli bir adam davranışı değildi. Sezon başından beri Jesus sanki Valencia'yi en önde tek forvet olarak hiç oynatmamış gibi sürekli olarak Dursun ya da Pedro ile eşleştirme hevesindeydi. Pekala Enner en önde tek forvet oynar ve Valencia değişik varyasyonlarla kanatların birinde Emre Mor ile ya da forvet arkasında öne daha yakın oynayacak İrfan, Arda ve Miha ile desteklenebilirdi ilerleyen maçlara yelken açarken Süper Ligimiz.

Bu arada geçen hafta Karagümrük'e karşı Mor'u oynatmak ne kadar hatalı ise, Emre'yi Ankaragücü'ne karşı oynatmamak da yanlışların en büyüğüydü bence Kadıköy'de. Herşeyden önce Emre Karagümrük'e karşı ilk 11'de oynamamalıydı çünkü hem eski hocası hem de eski takım arkadaşları onun  sahadaki her halini biliyorlardı. Kolay bir şekilde de pasifize ettiler genö oyuncuyu. İkinci olarak Mor, Ankara ekibine karşı kesin olarak sahaya dizilen oyuncular arasında olmalıydı. Elli bin taraftarın önünde kapanacak sert bir takıma karşı sprint atan, aralara kaçan, defans arkasına sarkan, yumuşak ve dar alan çalımlarıyla karşı defansı pekala bıktırabilirdi Emre.

Geçen hafta Zajc ve Szalai imzalı galibiyet bu hafta İrfan Can Kahveci ile Crespo'nun imzalarına bırakmıştı yerini. Bilemiyorum ama Jesus'un form açısından oyuncularından bir - iki tık geride olduğunu düşünüyorum. Özellikle son haftalarda sahaya cıkardığı onbirlerle ve çıkarmadığı onbirlerle sanki sezon başında izlediğimiz orijinal Jorge Jesus'du da, şu an onun dublörünü seyrediyor gibiyiz. Bakalım nereye kadar bu şekilde geriden gelip oyunu uzatmalarda çevirmeye devam edecekler?

Gecenin Notu: Sanırım ilk devrede izlediğimiz mükemmel Arda performansının ikinci devreye taşınamamasının sebebi Ferdi'nin yokluğu olmalıydı. Takımı ateşleyen Güler'e kor olacak ve ateşi harlayacak ikinci, üçüncü hatta dördüncü bir oyuncu lazımdı ev sahibine mücadeleyi kazanmak adına. Bu oyuncu kesinlikle Ferdi olabilirdi. Dünkü maç gösterdi ki kanat beklerinde Fenerbahçe'nin sağlıklı olduklarında ve cezaları yokken, bir şekilde Ferdi ile Osayi dışında başka birilerini oynatma şansı da yok tercihi de. Ve yine dün akşam anlaşıldı ki bu takımın iki enerji küpüolan  genç oyuncuları Arda ile Ferdi'dir. Dursun’un ve Pedro’nun müthiş formsuzlarına bakarak, Jesus ileride Enner'i tek forvet yapıp, Arda-Ferdi-Osayi-Zajc'ın etrafına kalan altı ismi yazıp yoluna devam etmelidir gittiği yere kadar.

<