ARMUT DİBİNE DÜŞER
Bu sütunları izleyenler örnek bir lider olarak Erdoğan hakkında bazı yazılar yazdığımı, zihniyet ve uygulamalarını kural olarak beğendiğimi hatırlayacaklardır.
Doğal olarak her yazımda olduğu gibi beğenimin gerekçelerini sıralamış, onun örnek bir aile reisi olduğunu yazmıştım.
Dün akşam , uzun bir Ramazan gününün ardından , teravihten sonra Selimiye Ak Parti irtibat bürosunun düzenlediği bir toplantıya katıldım. Toplantıya katılanların ekserisi parti üyesi, evlerin temel direkleri ev hanımları idi.
Üye değildim ancak toplantıya irtibat bürosunun sorumlularından emekli öğretmen Murat Bey'in misafiri olarak katıldım.
Mahallede, bir cadde üzerinde kiralanmış kırk elli metre kare genişliğindeki bir dükkanda ucuca eklenmiş naylon beyaz masalar çevresinde sıralanmış yirmi- yirmi beş kişi kadardık.
Toplantıya Murat Bey'in dil sürçmesiyle ikide bir adını ''İsmail'' olarak zikrettiği ünlü bir otelin eski ''office boy''u, irtibat bürosunun yeni elemanlarından ''İbrahim Başkan '' da katıldı. İbrahim Başkan ,duvarları parti büyüklerinin resimleriyle donatmış, hatta cebinden bir duvar saati de almıştı. Toplantı süresince bir yerlerden telefonla ve kulaklıkla dolaşıp , talimat alıp talimat verdi, salonda bir başına kalıp yaramazlık yapan çocukları düzene soktu.
Bütün gece yolları arkadaşlarıyla sokakları parti flamaları ve bayraklarla donatan genç parti üyesi Mert Başkan da dün gece sabahlara kadar çalışmış, uykusuz kalmıştı. Esnemesi bundandı. Buna rağmen birazdan kalkıp toplantıya katılan arkadaşlarına çay ikramında bulunacaktı.
Partili hanımların çoğu teravihten ,ellerinde tesbih ,ağızlarında dualarla henüz dönmüşlerdi.
Bu hanımefendiler, gündüzün ev gezilerine katılıp , akşama iftara yakın ; dillerinde Erdoğan'ın selamı , ellerinde küçük hediyelerle düşkünün ,yoksulun , engellinin kapılarını çalmışlar,onların '' gönül sofralarına'' diz çökerek onların gönüllerini almışlardı.
Kimdi bu hanımefendiler?
Ben bunları bire bir tanımıyorum ancak tahmin ve tesbit ettiğim kadarıyla, bu hanımefendilerin hemen hepsi İstanbul'da düşük gelirle mutfağı idare etmenin ustaları, bu ortamda çocuk yetiştirmenin güçlüklerini yaşamış, sevecen, ciddi, vakur insanlardı.
Güçlüydüler; yakalarına yapışan ve bazen de onları ameliyat masalarına düşüren hastalıkları ,maddi manevi sıkıntıları '',Allah'tan gelene hamd olsun'' diyerek , kanaat ve tevekkülle savuşturup hayatlarına devam etmişlerdi. Torun tosunla ailelerini genişletmiş ,yaşlı başlı insanlardı.
Giyim kuşamlarıyla muhafazakar olan bu hanımların namazlarında abdestlerinde oldukları anlaşılıyordu. Kul gayretiyle , gerçek zaferin sonsuz alemin tek hükümranı ,Yüceler Yücesi Cenab-ı Rabbül Alemin'in izniyle geleceğine inanmış, iman etmiş insanlardı.
Gelin idiler, kaynana idiler, görümce idiler nine idiler...Evlerinin ve çevrenin görmüş geçirmiş bilge kişileriydiler. Akıl danışılan kişilerden idiler. Hemen hepsi, ''kendini bilen'' ,''Ayişe, Fatıma soyundan'' idiler .
Mahallenin iribat bürosu başkanı , toplantıya sevimli küçük kızıyla katıldı.Duruşu ile son derece mütevazı, vakur, saygın bir hanımefendi idi. Küçük bir hoş geldiniz konuşmasıyla toplantıyı açtı.
Toplantıda çay ile irmik helvası ikram edidi.
Anadolu geleneğine, yaşıma başıma ve geleneğe uygun olarak bana ilçe başkan yardımcısı yanında yer göstermiştiler.
Atalarımızın ''önce dinle, sonra konuş'' öğüdüne uygun olarak önce bana söz verdiler.
Onlar gibi sahada olmadığımı ancak, çevremde ve televizyonlarda izlediğim röportajlarda , sağlık alanında yapılan çalışmaların, yoksul insanlara yapılan maddi yardımların , engelli hastalar için yapılan evde bakım hizmetlerinin, verilen bakım paralarının, hastalara verilen ücretsiz ilaçların geniş halk kitlelerinin büyük beğenisini kazandığını, dolayısıyla bunları gerçekleştirenlere vefa borçlarını yerine getireceklerine inandığımı belirttim.
Nihayetinde bir mahalle toplantısı ; resmiyetten uzak, mütevazı, ancak etkili bir toplantı idi.
Kayda değer bir konuşma yapılmadı. Ancak aralarındaki konuşmalardan gün boyunca oruçlu olarak ev ziyaretleri yaptıkları ve yoruldukları anlaşılıyordu. Bunu ikrar etmediler , zira liderin sıkça dile getirdiği üzere '' aşk ile yürüyen yorulmaz'' idi.
Toplantı tutanakları imzalandı. Ertesi gün yapılacak işlerin planında mutabık kalınarak toplantı sona erdirildi.
Ertesi gün hanımlar toplu olarak İstanbul evliyalarının , velilerinin türbelerini ziyaret ederek Cenabı Hak'tan Partilerini muzaffer kılmasını niyaz edeceklerdi.
Kalktım, eve doğru yürüdüm.
Mis gibi kokan ıhlamur ağaçlarının altından geçtim. Vakitsiz bir rüzgar çiçekleri yerle bir edip yerlere çiçekten halılar döşemişti...
Son onbeş yılda yapılanları düşündüm;
- Yepyeni pırıl pırıl hastaneler yapılmıştı. Tedavi ve ilaç ücretsiz hale getirilmişti. Bıçak parası kalkmıştı.
- Devlet yaşlılara yaşlılık parası veriyordu. Evde bakım hizmeti yapıyordu. Bakım parası veriyordu.
- Mahalli idareler yaşlılara ücretsiz ulaşım hizmeti veriyorlar.
- Emeklilerin ve memurların ücretlerini iyileştirme çabalarına devam ediliyordu.
- İşsizlik maaşı getirilmişti. İşsizlere iş alanı oluşturmak için planlar yapılıyordu.
- Yapılan köprü, yol, havaalanı gibi mega yatırımlara bütçeden para çıkmıyordu.
- Çift gidiş gelişli yollar, tüneller ile uzak yakın edildi.
- Artık hızlı trenler Anadolu’ya bir uçtan uca kat ediyordu.
- Zarar eden fabrikalar kapatılarak bütçenin verimli kullanılması hedefleniyordu.
- Kentsel dönüşüm, imar ıslahları ile yapılaşmalar daha sağlıklı bir hale sokulmaya çalışılıyordu.
- Kimse etnik,dinsel,mezhebi kimliğinden dolayı aşağılanmadı, aşağılanmasına izin verilmedi. Kimse kimsenin giyim kuşamına karışmadı. İbadet yerleri tamir edildi. Eski alfabe teşvik edilerek ,tarih görünür okunur hale getirildi.
- Bir çok üniversite açıldı. Okullar açıldı. Eskiler yenilendi.
- Bu ülke için canlarını vermiş şehitlerin geride kalanlarına devlet şefkat elini ve himayesini eksik etmedi.
- On yılda bir darbe geleneği yıkıldı. Vesayet sistemi kaldırıldı. Devlette demokratik hukuki hiyerarşi inşa edildi.
- Statükodan rant devşirenler çeşitli gurup, parti ve pırtılarıyla, yer aldıkları saflar itibariyle halk önünde deşifre oldular.
- Devletin ve toplumun en ücra hücrelerine sızmış düşmanın öncü birliği FETÖ teröristlerinin inlerine girildi. Güney ve güneydoğu sınırlarımızda ABD ile işbirliği yapan PKK büyük bozguna uğratıldı. Güney sınırlarımız yeni harekatlarla genişletilerek güvenli hale getirildi.
- 15 Temmuz kalkışmasında halk silahsız olarak tanklara karşı yürüdü. Hain çakallara teslim olmadı.
- Terör örgütlerini ,Siyonistleri himayesine alarak küresel çapta mazlum halklara kan kusturan ABD'ye karşı ''bir dakika !'' denildi. Güvenlik konseyinde ''veto '' yetkisini haksız ve keyfi kullanan emperyalist beşli çeteye ''Dünya beşten büyüktür!'' ihtarı verildi.
- Emperyalistlere karşı Küttül Amare zaferi hatırlatıldı. Çanakkale ruhu güçlendirildi.
- Yerli yapım silah ve imkanlarıyla TSK 'nin profesyonelleştirilmesi yoluna gidildi.
- Ordumuzun emperyalizme karşı dünya çapında bir güç olduğu, artık ondan habersiz ''çevresindeki bağlara destursuz girilemeyeceği'' bir kez daha güçlü bir şekilde hatırlatıldı.
- Paradan altı sıfır atılarak ekonomiye moral verildi. Türk parasıyla alış veriş imkanları araştırıldı. Dolara bağımlılıktan kurtulmak için araştırmalara girişildi.
- Faiz rantıyla ülkenin geleceğini karartan çevrelerin tekerine taş konuldu. Faizlerin düşürülmesi, enflasyonun en alt seviyeye indirilmesi yolunda çalışmalar yapıldı.
- Kudüs işgaline kalkışmanın kırmızı çizgimizi aşmak olduğu bir daha yüksek sesle hatırlatıldı.
- Göçmen kamplarımız ve tahsis ettiğimiz milli imkanlarla mazlum halklara moral olduk. Yetimleri,yaşlıları, kadınları himaye ettik.
- Allah'tan galip yoktur, diyerek mazlum dünya halklarının mücadelesinde evrensel bir sinerji yaratıldı.
- Bu ve bunun gibi daha bir çok hizmet Erdoğan liderliğinde planlanan hizmet Allah'ın yardım ve inayetiyle gerçekleşti. Ve bütün bunlar mazlumun duasından bilindi...
Gördüğüm; vizyonu ve bir lider olarak üstün performansıyla Erdoğan, sesini bulmuş, geniş halk kitlelerinin kendi seslerini bulmaları için ilham vermiştir.Görünen o ki, Erdoğan ve yol arkadaşları, yakın gelecekte, henüz hesabı görülmemiş gizli antlaşmaların üzerlerini açacak, hesapları yeniden görecektir..
Gördüğüm; toplantıdaki insanlar, liderlerine inanmıştılar. Kişisel öncelikleri yoktu.
Dünkü toplantıda da far kettim ki; armut dibine düşmüş, Halk liderine fena halde vefa gösteriyordu .
Halk yığınları kendi sesini bulmuştu!..
En önemli öncelikleri liderlerini başkan olarak seçmekti...
Eve doğru yürüdüm. Saat gecenin on ikisini geçiyordu.
Ihlamur ağaçlarının altından ,vakitsiz bir rüzgarla yerlere serilen ıhlamur çiçeği halıları üzerinden geçtim.
Yeri göğü kokladım.
Havada mis gibi ıhlamur kokusu vardı...