AŞİRETLER
Dünya beşten büyüktür. Erdoğan
Türkiye’de sosyolojik bir gerçek de yönetimde hemşeri, akraba-i taalukatın, aşiretin zincirleme olarak parti teşkilatlarına hakim olmalarıdır.
Bunlar genellikle liderin kopup geldiği memleketin, coğrafi bölgenin, köyün, mahallenin insanlarıdır.
Milliyetçi, vatansever olmalarına bir bir diyecek yok, ancak bunların ciddi rant arayış içinde olmaları dikkati çekecek kadar açıktır.
Bunlar “reis”in sesine kulak vermek (!) yerine daha çok tahakkuk edecek olan rantın sesine kulak kesilirler..
Burada ehliyet ve liyakatten ziyade aynı coğrafyadan olma ve “aşiret"e bağlılık söz konusudur. Bunlar dışarıdan gelenleri dışlarlar. Liderin çevresini bodyguard gibi sararlar. Halk, yakınlık hissettiği, güvendiği, oy verdiği lidere dokunamaz .
Onlar ülkenin ve “teşkilat”ın tek ve asıl hakimidirler. Mesela İstanbul teşkilatlarına hakim olanlar Karadenizlilerdir. Güneyde, doğuda ise aynı köyden, aynı aşiretten aynı şehirdendirler.
Bunlar, içlerinden seçtikleri kişileri el üstünde taşıyarak muhtelif başkanlık koltuklarına , kanepelerine oturtup bunlara hemen birer “ başkan" payesi verirler.
Başkanların üzerinde bir başkan daha vardır ki, ona da “reis” derler.
Bu bağlılık , “Reis”e bağlılıktan ziyade, ranta bağlılıktır.
Bunlar pek okumazlar, düşünmezler, reisin sosyal medyadaki izini takıp ederler.
Karşı fikirleri dinleyip empati yapmazlar. Fakir ziyareti yapmazlar, pembe dünyalarında işsizlere, fakirlere, düşkünlere yer yoktur.
Bunlar pazara , markete inmezler. Mutfaktaki yangından aile içindeki huzursuzluktan bihaberdirler.
Bunlar teşkilatın rahat koltuklarına müteahhit babalarının desteğiyle yayılıp gelene gidene ahkam keserler.
-Gençler işsiz , pazarda yangın var. Fiyatlar terör estiriyor, desen de onlar tuzu kuruların dediği gibi ;
-İşsizlik yoktur, iş beğenmeme vardır, derler.
Bunlar müteahhit ise, devlet teşviklerinden ve bankaların düşük faizli kredi kolaylıklarıyla ihalelerden hak sahibi olurlar. Rant ilişkisi öylesine açıktır ve pervasızdır ki, ihaleyi veren ile alanları porsiyonuna bir asgari ücret ödenen seçkin lokantalarda yemek yerlerken görürsünüz.
Son model süper arabaların başında korumalar, çevrelerine adam yaklaştırmaz. Bu fiili durumu görenler de ;
-Nereden geliyor bu derenin suyu, demekten kendilerini alamazlar.
Bir çeşit aşiret örgütlenmesi olan bu grupların , başkanların en üzerindeki makamda duran liderin sesini değil, gelecek paraların sesine kulak verirler.
Liderin, dünya beşten büyüktür, sözünün sırrına vakıf değildirler.
Oysa liderin gerçek dostları rant çevresinde pervane olanlar değil, onun Allah'tan başka kimseden korkmadığını, cesur, çalışkan, fakir dostu olduğunu bilerek ondan ilham alan , can siparene destekleyen sessiz halk topluluklarıdır...