NURAY ÇAĞLAR

NURAY ÇAĞLAR

AŞKIN HEYKELİ

Sanatçı olmak pek tarife falan sığmıyor…

Hani, dersin ya piyano çalabilmek için uzun ince narin parmaklara sahip olmak gerekir…

TV’lerdeki izlediğimiz konserlerde yakından bakınca hiç de öyle olmadığını gözlemliyoruz; birçok piyanist bayağı kısa ve de tombul parmaklı…

Bir de sanatçının çok yönlü olanı var. Hem şarkıcı, hem ressam hem de, sinema ve tiyatro oyuncusu…

Sanat fiziki yetersizlik engeli de tanımıyor…

 Düşünün, besteleri yüzyıllardır yaşayan Beethoven sağırdı. Yaşam boyu sağlık sorunları olan Beethoven 1801'de işitme sorunları yaşamaya başlamış ve 1817'de tamamen sağır olmuştu. Bu dönemden sonra sağırlığı müzik yayını hiçbir şekilde etkilememiştir. 9. senfoniyi sağırlık döneminde bestelemiştir.

Bach ise Müziğin ve matematiğin dahice birleştirildiği, başyapıt olarak kabul edilen “Füg” eserine başlarken kör olmuştu. Eskiden beri miyop olan gözleri fazla çalışmaktan ve notaları kullanmaktan yorulmuş, yavaş yavaş görmemeye başlamıştı. 1749'da gözlerine yapılan operasyon başarısızlıkla sonuçlandı ve tamamen kör oldu. . Bach'ın körlüğü cesaretini, sabrını ve dinsel inancını hiç sarsmadı. Anca kör olmasına rağmen Bach eser vermeye devam etti.

 İşte bu kişiler sanatı öylesine bir yerlere taşıyorlar ki inanlısı gibi değil…

Şimdi bir heykelin öyküsünden söz edeceğiz.

 xxx

Gerçek adı Agnès olan fakat sonradan çingeneler tarafından annesi evde yalnız bıraktığı bir anda çalınır adı Esmeralda olarak değiştirilen Victor Hugo'nun 1831'de Yayımlanan romanı Notre-Dame'ın Kamburu (veya orijinal adıyla Notre Dame de Paris )'in kurgusal bir karakteridir. 

 Fransız bir Çingene kız baştan çıkarıcı danslarıyla sürekli erkekleri cezbeder ve zeki keçisi Djali gösteriler yapar 17 yaşlarında nazik ve cömert bir kalbe sahiptir.

 Peki bu muhteşem sanat eserini, aşkın heykelini kim yapmış olabilir.

Sorunun yanıtı ilginç olabilir.

İtalyan sinemasının en ünlü yıldızı Sphia Loren’dir. Bir diğer süper yıldızı ise; Gina Lollobrigida.

İşte bu dünyalar güzeli film yıldızı Gina Lollobrigida, aynı zaman da ünlü bit heykeltıraştır.

Ünlü İtalyan aktris Gina Lollobrigida, filmdeki muzaffer başarısı döneminde bile tutkuyla çizim (resim) ve heykele düşkündü. 

Gençliğinde Güzel Sanatlar Akademisi'nden mezun oldu, ancak daha sonra yetenek ve güzellik onu yeni bir ifade biçimine, sinemaya yöneltti.

 Sinemada büyük başarılara imza atarak 1990'lı yıllarda sinema kariyerini bitirerek ilk aşkı heykele geri döndü.

Zaten Roma Güzel Sanatlar Akademisi'nde çok yetenekli bir öğrenciyken zamanın ünlü yönetmeni Vittorio De Sica tarafından keşfedildi ve beyazperdeye itildi. Şöhret kapısını sinema dünyasında yakalayan Gina yaşamının hiçbir döneminde heykelden vazgeçmedi, zaman buldukça villasının dev atölyesinde eserlerini yapmayı sürdürdü. Sinemaya veda ettikten sonra hayır işlerinin yanısıra kendini heykele veren Gina, 50 yıldır yarattığı eserlerini artık dünyayı dolaşarak herkese gösteriyor. En son Moskova'nın Kızıl Meydan'ında sergi açan Gina'yı kutlayanlar arasında Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin de vardı.

Sanatçı, genelde heykellerinin kadın ve çocuk ağırlıklı olmasını da şöyle açıklıyor, “Kadının gücü, çocukların masumiyeti ilgimi çekiyor.”

Sonrada ilginç bir itirafta bulunuyor; Resim çizerken erkekleri tercih ediyorum.

Gina, dört ayrı sanat dalıyla uğraşıyor. Bu konuda da şunları söylüyor; Beni Gina yapan sinemaya ihanet edemem. İyi bir heykeltıraşım. Aralarında yüzlerce devlet ve siyaset adamı bulunan on binlerce fotoğraf çektim. Resim yapmayı da Tanrı vergisi sayıyorum.!

Elbette bizde de böylesine çok yönlü sanatçılar var…

Ama biz pek tanımıyoruz, pardon tanıtamıyoruz…

Aslına bakarsanız kör siyasetin peşinde koşmaktan sanata ayıracak vakit bulamıyoruz.…

Atatürk’ün en çabuk unuttuğumuz sözleri arsında şu ifadeleri kesin var.

  • Bir millet sanattan ve sanatkârdan mahrumsa tam bir hayata malik olamaz. Böyle bir millet bir ayağı topal, bir kolu çolak, sakat ve alil bir kimse gibidir. Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur.
  • Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki fennin gerektirdiği şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur.
  • Bir milletin sanat yeteneği güzel sanatlara verdiği değerle ölçülür.
<