AVRUPA BİRLİĞİ'NE OLUMLU BAKALIM…
"Hiç kimsenin bizim Avrupa'daki tarih ve coğrafya haklarımızdan şüphe etmesine fırsat ve izin veremeyiz"
Avrupa Birliği'nde yer almamızı yalnız bir hak değil, aynı zamanda hem Avrupa hem de Türkiye için bir fırsat ve gereklilik olarak görmekteyiz.
Avrupa yalnız coğrafyacılara göre bir kıtadır. Oysa temsil ettiği değerlerin sahip olduğu hudutları çizildiğinde içinde okyanuslar bulunan bambaşka bir Avrupa haritası ortaya çıkar.
Esasen, Avrupalı gibi düşünülen ve iş görülen her yer Avrupa'dır. Dolayısıyla Avrupa bir değerler sistemidir.
Türkiye yaklaşık yüz yıl önce tercihini bu değerler sisteminden yana yapmıştır.
Dolayısıyla 1923 yılında kurulan Cumhuriyetimiz ve 1924 yılında ortaya çıkan anayasamızla bizler yol haritamızı Avrupa değerleri üzerine çizmiş bulunmaktayız.
Sahip olduğumuz coğrafi ve tarihi haklarımız ise Avrupalılığımızı tartışılmaz kılmaktadır.
Kıta üzerinde bulunan İstanbul, Tekirdağ, Çanakkale, Kırklareli ve Edirne vilayetlerimizin yüzölçümü ve nüfusu çoğu Avrupa Birliği üyesi ülkesinin yüzölçümünden ve nüfusundan fazladır.
Tarihsel bağlarımıza gelince, tarihi ortadan kaldırmak mümkün olmadığına göre geçmişte olup bitenleri sonsuz bir husumet kaynağı yapmamak, aksine geleceğe destek ve barış anlayışı içinde yönelmeliyiz.
Tıpkı Alman - Fransız yakınlaşması gibi!
Zira II. Dünya Savaşı'nda milyonlarca Avrupalının ölümüne sebep olan Almanya'yı 70 yıl öncesiyle hatırlamak yerine, son yıllarda gerçekleşen Fransa birlikteliğinde Obama ve Putin, Merkel'le Hollande ve onlarla birlikte yirmi sekiz ülke daha yan yana gelebilmişse bu Avrupa Birliği projesinin doğruluğuna ayrı bir delildir.
21 yıl önce Bosna'da yaşananların bir daha olmamasını temenni ediyorsak, Balkanların bir an önce Avrupa Birliği'ne bir bütün halinde dahil etmeliyiz. O bütünün ana unsuru da Türkiye'dir.
Balkanları oluşturan unsurları Romanya, Slovenya, Hırvatistan, Bulgaristan ve Yunanistan'dan ibaret kabul etmek yanlıştır. Eksiktir.
Karadağ, Sırbistan, Makedonya, Arnavutluk, Bosna - Hersek, Kosova ve Türkiye olmadan Avrupa Birliği'nde bir bütünlük sağlanamaz.
Bu arada Kosova ile Sırbistan arasında son dört yılda sağlanan diyalog önemlidir. Bölgenin barışı açısından, insanların geleceği açısından Sırbistan ile Kosova'nın diyalogu, istikrarın temelini oluşturmaktadır.
Türkiye'ye gelince biz bugün dünyanın en büyük 16. ekonomisiyiz.
AB üyelerinde Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya ve İspanya'dan sonra 6. sırada ekonomi olarak yer almaktayız.
Avrupa Birliği'nin 16 trilyon dolarlık bir ekonomik yapısı vardır. Türkiye'nin ekonomik büyüklüğü ise 840 milyar dolardır.
Bugün AB üyesi olup da, Türkiye'nin ekonomik ve sosyal olarak çok gerisinde olan bir çok ülke vardır.
Türkiye istikrarını koruyabilirse önümüzdeki on yıl içinde dünyanın en büyük on ekonomi arasına girmesi çok zor olmasa gerek…