NURAY ÇAĞLAR

NURAY ÇAĞLAR

AYAK BİLE BASMAYIN...

Bir arkadaşım 60 yıl önceki bir anısını anlattı…

Babam doktordu. Biz her pazar günü sabaha karşı saat 3 gibi uyanır kamyona biner Salda  Gölü'nün kenarına giderdik.

Piknik eşyalarımızı şosenin üstüne (toprak yol) Orman kenarına koyar orada piknik yapardık.

Babam gölün kenarına ve kumsala gitmemize kesinlikle izin vermezdi.

Orası tehlikeli derdi hep…

İlgin ve bazı bilgileri de içeren bir anı bu…

Malum Salda Gölü tartışması aylardır sürüyor…

Devlet oraya bir millet bahçesi yapmaya kararlı…

Ama tehlikeli bir karar…

Neden mi?

Nedenini önce oranın yerli halkından dinleyelim.

Salda'ya komşu köyler gölden epey uzakta kurulmuştur..

Yıllar önceki haline bakarsanız -ki 80'nli yılların ortalarına kadar- evlerin hemen hemen hepsi göle sırtını dönmüştür…

Gölde alışılmışın ötesinde hiç sandal yoktu…

Göl kenarına gelip birkaç saat konaklayana da çevre halkı gelir hemen uyarırdı.

Kumlara basmayın sakın gölede ayağınızı sokmayın hem uğursuz hem tehlikelidir…

Bu gölde canlı bile yaşamaz….

Sonra bir gece birileri gelir ve kumları yol yapacağım diye götürür…

Çevre ilçenin belediye başkanı bunu fotoğraflayınca da mafya var bir şekilde ayağından vurulur…

Sonra bilim adamları devreye girer ve gölün gerçeğini açıklar..

60 yıl önce sayın doktorun endişesi yöre halkının tarihin derinliğinden gelen bilgeliği, bilim adamlarınca onaylanır…

"Salda Gölü için korkutan uyarı! 'Kum değil, ayak bile basmayın bilim dünyasının Salda Gölü için  uyarısı bu şekilde…

Gelin birde söylenenlerin devamına bakalım;"

"'Oluşumu 2.5 milyon yıl önceye dayanan Salda Gölü için "Ayak dahi basmayın" diyen Prof. Doğan Kantarcı, eski göl tabanında kepçe ve kamyonlarla yapılan kazının sonuçları üzerine yeni bir çalışma yaptı.

 "Prof. Kantarcı şöyle diyor; "O gün kazıdıkları şey beyaz kum değil, canlı organizma da değil, göl tabanına çökelmiş fosillerden huntit mineralidir. Hani şu İngilizlere ihraç ettiğimiz, yanmayan kıyafetler, ateşe yangına dayanıklı yalıtım malzemeleri üretiminde kullanılan, çok değerli maden. Kamyon ve kepçeler, çalışan işçiler o gün huntitin üzerine bastıkça ezdiler. Bu kadar ince toz haline gelebilen huntit mineralini kepçe ile kazımak, yığmak, yüklemek ve de üstünde kamyon dolaştırmak önemli miktarda çok ince toz oluşumuna ve tozumaya sebep olur. Huntit mineralini yol yapımı veya kaplaması olarak kullanmak oradan geçen insanlar için tehlikelidir. Götürdükleri yer de plaja inen yol. Yola dökmeyi düşünüyorlar. Ama bunun üzerine kamyonlar, arabalar ya da insanlar bastığında iyice ezilecek. Çok ince toza dönüşen huntit minerali solunum yollarında, akciğerde alveollerde birikip zarar verebilir. Kuru havada rüzgarla birlikte tozduğunda hem yörede yaşayan köylülerin ve hayvanların hem de gelen turistlerin akciğerlerine sıvanacak, yapışacak. Sonra da KOAH, silikozis gibi hastalıklara neden olur."

xxx

Evet, dün kepçeye kum çalanlar bugün kürekle geri getirmek zorunda kaldılar. Şimdi çalınan kumun bir kısmı geri geliyor…

Geliyor da asıl merak edilen bu kadar bilgiden sonra oraya millet bahçesi yapılıp yapılmayacağı..

Bilimsel verilere göre oraya yapılacak millet bahçesi "KOAH hastalığına açılan kapı" olacak…

Kısaca hem göle yazık olacak, hem de millete…

Aklın yolu birdir denir…

Bakalım göreceğiz…

<