AYAKKABI…
Canım bir şeye sıkkın. Evden çıktım . Niyetim Üsküdar’a inmek. Tam o sıra ikindi ezanı okundu.
Abdestim varken vakti ifa edeyim deyip hemen oracıkta, yolumun üstünde bulunan küçük camiye girdim. Kapının önünde ayakkabımı çıkardım . Eğildim ayakkabılarımı alıp içeri alayım.
İncecik bilekli zayıf bir el uzanıp ayakkabılarımı aldı. Başımı kaldırdım. Baktım ak saçlı, temiz giyimli tahmini yetmiş yaşlarında zayıf ince efendiden bir zat.
Gülerek; “Hizmet Allah içindir “ dedi.
Durakladım, tıpkı rahmetli anamın sözleri…
Sesinden, tarzından adamın, bizim o taraflardan olduğuna hükmettiğim adamın eline yapışıp; “Estağfurullah abi, beni mahcup ettiniz” diyerek ayakkabılarımı elinden aldım. Önünden çekilip yol verdim.
Bitlisliymiş. Seneler olmuş İstanbul’a geleli. Gelmiş ve kalmış. Bir daha da dönememiş…
Bizim oraların adetlerindendir; eve bir misafir gelse, ayakkabısı kapı önünde düzeltilir. Büyüğün önü kesilmez. Büyük dururken küçük makatın ( divanın) baş köşesine kurulmaz. Otururken bacak bacak üzerine atılmaz. Sözü kesilmez. Sofrada kaşık tepeleme doldurulmaz. Yemek çok çiğnenir. Çay ,çorba içerken ağız şapırdatılmaz vesaire ...
Çarşıda, pazarda, camide vesairede gördüğümüz o kibar , efendi insanlar bugün fakir düşmüş olsalar bile , bizim için yere düşen altın hükmündedirler.
Paranın pulun insandan daha çok itibar gördüğü, aslanın kediye boğdurulduğu insani değerlerin ayak altında sürüklendiği günümüzde, savaştan, yoksulluktan kaçışlarla yerinden yurdundan olmuş ,metropolleri dolduran devlet düşkünü nice insan görürsünüz. Bu insanlar bir zamanlar misafir, sofra sahibiydiler.
Yarattığı bilcümle mahlukatın, kurdun kuşun , börtü böceğin rızkını taksim ve tevzi etmiş olan Cenab-ı Rabbül Alemin, yaşlı başlı , efendiden bir kuluna , tanımadığı birinin ayakkabısını düzelterek yaptırdığı bu küçücük “hizmeti” nasıl anlayalım?
Bu uyarı ne anlama geliyor?
Bu , insan ruhuna vurulan bir asalet mührü olsa gerektir…
İnsana hizmeti kendimize görev bilirsek, dünya daha yaşanılır olacak…
Ayakkabımı giyip ruhumda fırtınalar koparan nice düşüncelerle dışarı çıktım. Karşı kaldırıma geçtim. Baktım otobüs son yolcusunu almış durakta beni bekliyor…