Aydın, halk ve devlet
Aydın eskiden münevver denilen kişinin sıfatı. Nurlanmış ve nurlandıran anlamında anlamak gerek
münevveri. Aydını da aydınlanmış ve aydınlatan şeklinde anlamak gerek. Halk, avam, millet, vatandaş,
yurttaş topluluğu. Terimlerin alanını ve sınırları belirlendiğinde daha kolay anlaşama sağlanacağı
umulur.
Halkı, milleti, vatandaşları, yurttaşları anlamak kolay. Çok çeşitli iktisadi katmanlardan, çok farklı
eğitim almış veya almamış, çok başka meslekleri icra edenler, renkleri, kiloları, boyları, huyları
birbirinden farklı insanların oluşturduğu kitle. Barakalarda, çadırlarda, haymelerde,yıkık-dökük
harabelerde, viranelerde, gecekondu denilen iğreti yapılarda, evlerde, konaklarda, saraylarda,
köşklerde, villalarda, yalılarda oturup yatabilirler. Çok katlı binaların daire adı verilen deliklerinde,
köyde, şehirde, kasabada yaşayabilirler. İyi beslenen, aşırı beslenen, çok bulup saçıp-savuran, az
bulup çalıp-çırpan, çöplerde rızık arayan, lüks lokantalarda yiyip-içen her çeşit insan topluluğu millet,
halk.
Xxxx
Devlet, bir nizamlar bütünü. Devleti anlayabilmek için, devletin bir ucunda görev yapmak da yetmez.
Evet, devlet memuru olarak çalışanlar, devletin disiplinini, sır saklamasını, devlet sırrını, kanun ve
yönetmelikleri, mevzuatı öğrenir. Herkes görev aldığı memurluk alanına bakarak devleti tanıdığını
söyler. Ama yanılır. Bir devlet memurunun devleti anlaması, bir körün fili anlaması gibidir. Tanıdığı
devlet kendi bulunduğu noktadan ibarettir. Memur olmaktan öte, şef, amir, bölüm müdürü, alan
müdürü olmak da, üst seviyede genel müdür, müsteşar olmak da devletin ne olduğunu anlamaya
yetmez.
Devlet, milletlerin kimliğidir. Resmi kişiliğidir. Başka milletlere karşı tanınma hüviyetidir. Devlet her
vatandaşına nüfus cüzdanı verir. Vatan, bayrak, bağımsızlık, barınma ve yaşama emniyeti verir. Can
ve mal emniyeti verir. Ama yasaklar koyar, emirler verir. Vatanın korunmasında can ister, masrafların
karşılanmasında para ister. Devlet Vatandaşa şeref verir, kimlik ve şahsiyet verir ama isterse hayatı
cennete, isterse cehenneme çevirir.
Devlet, yönetenlerden oluşur. Her derecede yönetenlerin toplamıdır devlet. Mahalle muhtarından,
şimdilerde apartman-bina yöneticisinden cumhur reisine kadar tüm yönetenler devlettir.
Yönetime talip olanların denediği iki yol var. Büyük çoğunluk atama şeklinde iş başına gelir. Bu tür
yöneticiler aslında biraz alt tabaka ve biraz da yönetilen takımındandır. Seçimle iş başına gelenler ise
kendi kurallarını kendileri koyarlar. Kanunları onlar yapar, yasakları ve serbestleri onlar sınırlandırır.
Onlar halktan da saygı bekler, beklediği saygıyı göstermekte ihmali olan vatandaşı icbar ederler.
Xxxx
Devletin en dik durması gereken bölümü silahlı güçlerdir. En başta asker ve polis ve benzeri hizmet
verenler vakur, sert, dik duruş ve davranış sergilemek zorundadır. Diplomatlar katı kuralları olmasına
rağmen esnek davranışları bir balet veya balerin kıvraklığında sergileyebilmelidir. Eğitimciler, ana
okulundan- üniversite son aşamasına kadar yumuşak, anne şefkatinde olmalıdırlar. Bütün bu hizmet
alanları için de devletin yasal nizamları olmak zorunda. Devletin, icra heyetinde yer alanlar
vatandaşların ihtiyaçlarını yerinde tespit ederek gereken genel düzenlemeleri yapmak gibi bir
vazifeleri var.
Xxxx
Aydın, bu millet ve devlet varlığının neresinde? Aydın halkın arasında da, yönetenlerin atanmışları
arasında da, yönetenlerin seçilmişleri arasında da filiz verebilen insanlarıdır. Beyin varlığını fazla
çalıştıran, halkın ve devletin karşılaştığı sorunlara, güçlüklere çözüm üreten insana aydın denilmeli.
Devlet ile milletin arası açık olabildiği gibi, aydınla da milletin ve devletin arası açık olabiliyor.
Devlet, bir yetki erki. Gücü elinde bulunduruyor. Nizamları o tesis etmiş. Her şey onun istediği hedefe
kilitli. İsterse halka da, aydına da kan kusturabilir. Genel olarak da tüm dünyada devletler halka da,
aydına da kan kusturur. Devleti, elindeki gücü adaletle kullanmaya zorlayacak kurumlar
oluşturulmamışsa, -çoğu yerde oluşturulamaz- devlet erkini elinde tutanlar zulme düşmekten
kurtulamazlar. Zaten dünyada adalet olsaydı ahrete lüzum kalmazdı.