AZERBAYCAN VE ERMENİSTAN DÜELLOSU (1)
Bu savaşlar ne zaman son bulacak ne zaman rahat ve huzurlu bir şekilde barış içinde yaşayacak bu dünya insanları, gerçekten merak ediyorum! Şu çevremize bir bakın her yerde kan var, gencecik çocuklarımız güya vatanları için can veriyorlar. Egosuna hâkim olamayan ülkelerini yöneten yöneticilerin yüzünden mi oradalar?
Yüz yıllardan beridir insanoğlunun bir handikabıdır bulunduğu şartlarla yetinmemek ve hep daha fazlasını istemek. İşte tamda bu yüzden çeşitli sudan sebeplerle savaş çıkarırlar yöneticiler, idareciler. Hep daha fazlası olsun, bende olsun, ben yöneteyim herkes bana biat esin düşüncesi vardır.
İşte bu düşünceyle yola çıkan ülkelerden birisi de SSCB’nin dağılmasından sonra bağımsızlığını ilan eden Ermenistan'da da yaşıyoruz. Aynı dönemlerde Azerbaycan'da bağımsızlığını ilan etti. Dağılmasına rağmen o bölgedeki üstünlüğü elinde tutmaya çalışan Rusya Devleti, Ermenilerin Azerbaycan'a uyguladıkları taşkınlıkların önüne geçememişti. Peki neler yaşandı o dönemde kısaca hatırlayalım.
Dağlık Karabağ, bugün bağımsız birer devlet olan Azerbaycan ve Ermenistan arasında, 20. yüzyılın başlarından bu yana yani Sovyetler Birliği döneminden kalma; 4 bin 400 kilometrekarelik bir sorun alanı.
Azerbaycan ve Ermenistan, 1922'de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'ne katıldı. Tarihi olarak iki toplum arasında sorunlu bir alan olan Dağlık Karabağ da 1923'te Azerbaycan Cumhuriyeti'ne bağlı özerk bir bölge statüsü kazandı. Moskova'nın kararı, Ermenistan yönetimi tarafından hiçbir zaman kabul görmedi.
Sovyetler Birliği'nin dağılmaya başladığı dönem olan 1980'lerde, Birlik çatısı altında on yıllardır üzeri kapanan birçok sorun gibi Dağlık Karabağ sorunu da su yüzüne çıktı.
Moskova'daki yönetimin eski gücünü üzerinde hissetmeyen Dağlık Karabağ'da örgütlü Ermeniler, Sovyetlerin kuruluşunda "Türkiye'yi memnun etmek için bölgenin Azerbaycan'a bağlandığını" iddia ederek Bakü yönetiminden ayrılmayı talep etti. Ekim 1987'de Erivan'da bu talebe destek gösterileri düzenlendi. Gösterilerden birkaç gün sonra, 18 Ekim 1987'de, bugün hâlâ sınır bölgesinde zaman zaman yaşanan çatışmaların ilk temeli atıldı. Dağlık Karabağ'ın Çardaklı Köyü'ndeki Ermeniler, Bakü yönetiminden çıkmayı talep ederek bölgedeki Azeri nüfusa saldırı düzenledi.
Çardaklı olaylarının büyümesiyle birlikte Ermenistan'da yaşayan Azeriler Azerbaycan'a, Azerbaycan'da yaşayan Ermeniler de Ermenistan'a göç etti. Şubat 1988'de ise Dağlık Karabağ Ulusal Konseyi üyesi Ermeni vekiller, bölge nüfusunun yüzde 70'ini Ermenilerin oluşturduğunu belirterek Bakü'den ayrılarak Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne bağlanmayı talep etti. Bakü bu talebi reddetti, Moskova da Bakü'ye destek verdi ve talebi reddetti. Bölgede Azeri ve Ermeni nüfus arasında yaşanan çatışmalarda 30'un üzerinde kişi hayatını kaybetti.
1988'in sonunda iki halk arasındaki çatışmaların durdurulması için, bugün Dağlık Karabağ'ın idari merkezi konumundaki Henkendi'den Azeriler çıkarılırken, Suşa'dan da Ermeniler çıkarıldı.
Kasım 1989'da Moskova, Dağlık Karabağ'ın yönetimini doğrudan Bakü'ye devretmişti.
Bu tarihten sonra Dağlık Karabağ sorunu, bir süre sonra bağımsızlığını kazanacak Bakü ve Erivan için en öncelikli sorunlardan biri haline geldi.
Öyle ki, Moskova'nın kararının ardından Ermeni Ulusal Hareketi'nin lideri seçilen Levon Ter-Petrosyan, 1991'de Sovyetler Birliği'nden ayrıldığını ilan etmesinin ardından Ermenistan Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı seçildi.
Aynı yıl bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan'da da Dağlık Karabağ bölgesindeki çatışmalar ve kayıplar, yönetimlerin istifasına ve cumhurbaşkanlarının sürgüne gönderilmesine yol açtı. 1993'te savaş devam ederken Haydar Aliyev cumhurbaşkanı oldu.
1991'de iki halk arasındaki çatışmalar arttığı sırada, Moskova Bakü'den yana tavır aldı. Mayıs ayında Sovyet Ordusu tanklarını, Azerbaycan'a bağlı birliklerle Dağlık Karabağ yakınlarındaki binlerce Ermeni'nin yaşadığı bölgeye sürmüştü.
(Devam edecek)