CEVDET TÜTÜNCÜ

CEVDET TÜTÜNCÜ

BABALAR

Sevgili dostlar, gazetemizde ben her hafta Salı Günleri yazıyorum. Dolayısıyla ondan önce hafta içinde yaşanan bir takım olaylar güncelliğini kaybetmiş olduğundan başka yeni bir konuya yöneliyorum. Ancak, kendine has özellikleriyle ve yüceliği nedeniyle aslında 365 gün boyunca hiçbir zaman güncelliğini kaybetmeyen ve geçtiğimiz Pazar Günü kendilerine atfedilen  babaların gününü atlamam elbette ki beklenmemeli.

1864 yılında tarihin en büyük iç savaşlarından Amerika Kuzey – Güney iç savaşı başladığında hiç kimse bunun 600.000 insanın ölümüne neden olacağını elbette bilmiyordu. Diğer bütün savaşlar gibi ölenlerin hemen hepsini erkeklerin oluşturduğu savaş, yine kendine özgü olgusuyla pek çok dramatik olayların yaşanmasına ve bunların hatıralara not düşülmesiyle anılır. İşte bu hatıraların arasında Amerikan İç Savaşı gazilerinin arasında bulunan William Jakson Smart’ın ( 1842 – 1919) kızı Sonora Smart Dod’un da (1882 – 1978) bulunduğunu görmekteyiz. Sonora Smart Dod, kendisi 16 yaşındayken ölen annesinin ardından diğer beş kardeşine de hem annelik ve hem de babalık yapan, savaştan henüz çıkmış olan babasının fedakarlıklarına şahit olmasıyla, babasının doğum günü olan 5 Haziran Gününün Babalar Günü olması için çalışmalarda bulunmuş ancak bu çabaların söz konusu güne yetişmemesi nedeniyle Haziran ayının üçüncü Pazar Günü’ne ertelenmiş ve ilk olarak  19. Haziran.1910’da Washington’da kutlanmıştır. 1972 yılında Başkan Richard Nixon tarafından ABD’de resmen kabul edilen  “BABALAR GÜNÜ” Dünya’nın hemen her yerinde her yıl Haziran Ayı’nın 3. Pazar Günü kutlanmaktadır.

Değerli okurlar, babayı anlamak ancak baba olmakla mümkün. “ Baba oğula bağ bağışlamış, oğul babasına bir salkım üzüm bağışlamamış “ özdeyişiyle elbette evlatların vefasızlığından bahsetmiyoruz. Babanın ne olduğunu anlamak için öncelikle baba olmak gerektiğini vurgulayan bu özdeyiş aynı anda pek çok anlamı ifade etmekte. Oğul, henüz baba olmadan ne kadar anlıyorum dese bile o duyguyu yine de tam olarak hissedemez. Özdeyiş bu ana fikir üzerine kurulmuş bulunmaktadır.

Doğumevinde içeriden gelen müjdeyi ve ilk çığlıkları duyan bir babanın yaşadıklarını ve duygularını babanın kendisi de dahil tam olarak ifade edebilecek hiç kimse ve hiçbir kelime yoktur. Çocuğunun yüzünü ilk gördüğü andaki coşku ve sevinç şaşkınlığı komedi aktörlerine taş çıkartır…

Çocuğuna karşı sevgiyi, şefkati, fedakarlığı günlük yaşantının rutin uygulaması olarak yaşayan baba, dünyaya gelmesinin anlamını ancak kendisi baba olduğu anda fark eder. Değeri hiçbir şeyle ölçülemeyecek olan bu gurur kendi yaşantısının anlamıdır. O, hayatının enerji kaynağı olan bu anlamla yaşar. 

Karşılık beklemeyendir…

 Çocuğunun bir gülüşüne dünyaları feda eden, onun uğruna yüreğinin tamamını ortaya koyandır. Hamidir…

Çocukları onların bu tutumuna karşı hassasiyet gösterebilirler. Göstermesinler... Babaları onlardan yalnızca saygı, sevgi ve mutlu olmalarını bekliyor. Çünkü doğal yaratılışları onları bu duygularla yönetiyor.

Ve de çocuğu için ne kadar fedakarlıkta bulunursa bulunsun bunlar kendisi için bir yudum su içmek kadar olağan… 

Son nefesinde dahi çocuğunun ismini sayıklayan baba, bundan bile tat alan bir yücelikle donanmışsa önünde saygıyla eğilelim.

Geçtiğimiz Babalar Günü kutlu olsun.

Esen kalın.  

<