Bahar geldi desem
Şeyh Galib, 1757'de İstanbul'da doğdu. Asıl adı Mehmed Esad olan Şeyh Galib'in babası Reşid Efendi, annesi Emine Hatun'dur. Babası tasavvuf eğitimi almış, mevleviliğe ve melamiliğe bağlı şiirlerle uğraşmış, kültürlü bir kişidir. Şeyh Galib'in dedesi Mehmed Efendi de mevlevi tarikati aydınlarındandır.
18. yüzyıl şairi. Nabi’den neredeyse 40 sene sonra dünyaya gelmiş. Onun mısralarına bakmak edebi haz bakımından çok önemlidir.
İran etkisi vardır üzerinde. Mezarı İstanbul’da Tünel’de Galata Mevlevihanesindedir.
Tarz-ı selefe takaddüm ettim
Bir başka lügat tekellüm ettim
Ben olmadım ol güruha pey-rev
Uymuş beli Gencevi'ye Hüsrev.
Bu mısralarda İran etkisinin Gencevi Hüsrev’den kaynaklandığı ifade ediliyor.
Benden öncekilerin usulünü takip ettim Lakin bir başka lügat ile konuştum. Farsça değil Türkçe yazdığını anlatmak istiyor olmalı. Ben o İranlı kitleye dahil olmadım. Belli ki onlar Gencevi Hüsrev’e uymuşlar.
Xxxx
Eğer desem ki hevalar açıldı geldi behar
Murad oldur ki benimle mahabbet eyledi yar
Ya söylesem ki çemen goncelerle doldu
odur garez ki tebesümle söyledi dildar
Bahar geldi, havalar açıldı diyorsam anlayın ki Sevdiğim benimle muhabbet etti demek istiyorum.
Çemenin goncalarla dolduğunu söylüyorsam anlayınız ki, sevdiğim benimle muhabbet ederken tebessüm eyledi.
Xxxx
İşte aşk bu. Sembollere, benzetmelere, bir başka şeyle bir başka şeyi kastetmeye başlar insan. Tamam da karşıdaki de, sevilen de sevenin kelimelerini, yüklediği anlamları biliyor olmalı. Yoksa benzetmeler de, imgeler de sağ gösterip sol vurmalar da bir işe yaramaz.
Muhatabınızla anlaşmanızın ilk yolu aynı anlamlar yüklenmiş aynı kelimelerle konuşmaktır. Aşkın dili seven ve sevilen arasında cari olan dildir. Sevgi karşılıklı ise aynı anlamların yüklendiği aynı kelimeler kullanılıyor demektir. İki aşık, seven ve sevilen bir türlü muhabbete geçemiyorsa, didişiyorlarsa, birinin anladığını öteki anlamıyorsa, aşkın dili konuşulamıyor demektir. Karşılıklı aşk, karşılıksız aşk ile aslında aşkın dilinin kullanıldığı kullanılmadığı ifade ediliyor.
Şairler, musikiciler, edebiyatçılar ve bilumum sanatçılar aşkın dilinin konuşulduğu ilişkileri değil, konuşulamadığı halleri ölümsüzleştirirler.
Xxxx
Hüsnü Aşk mısraları şöyle uzayıp gider. Ama nabi’den daha anlaşılır olduğunua dikkat çekmek gerek.
Billah bu özge maceradır
Sen bakma ki defteri beladır
Zannetme ki şöyle böyle bir söz
Gel sen dahi söyle böyle bir söz
Erbab- suhan tamam ma'lum
İşte kalem işte kişver-i rum
Gördün mü bu vadi-i kemini
Divan yolu sanma bu zemini
Engüşt-i hata uzatma öyle
Beş beytine bir nazire söyle