Bahşiş, rüşvet, hediye
İnsanların insani ilişki içinde olduğu kişilerle kan bağları, nikeah bağları en önemli bağlardır. Bundan
sonra başka münasebetler de gelişir. Arkadaşlık. Arkadaşlığın çeşitleri var. En başta sokak arkadaşı,
sonra okul arkadaşı, sonra kurs, sıtaj arkadaşlığı, asker arkadaşlığı, hapishane arkadaşlığı, kısa tatil ve
yol arkadaşlığı. En uzunu ise iş arkadaşlığı. Ha bir de hayat arkadaşlığı var ama o zaten nikeah bağıyla
ifade ediliyor. Bunlara ilaveten siyasi öbek mensubiyet arkadaşlığı, dini bir öbek olan tarik ve tarikat
arkadaşlığı, cami, Kur’an Kursu arkadaşlığı, namaz arkadaşlığı gibi çeşitler sayılabilir. Arkadaş
şemsiyesinin altına kimlerin girdiğini anlamaya çalıştığında insan, tüm toplumun resmini çizebilir.
Xxxx
Hediye, sevilen birine seveni tarafından verilen bir eşyadır. Bu eşya kullanımlık veya yemelik olabilir.
Büyükler küçüklere hediye verir. Teşvik için verirler daha çok. Arkadaşlar da birbirine hediye verir.
Benden sana bir hatıra olsun diye. Sevdiklerinize hediye verin, hediyeleşin diye Peygamberi tavsiye de
var.
İşte mesele burada rayından çıkıp başka raylara kayabiliyor. Alttan üste verilen hediye, hediye
değildir. Bir işi olanın, o işi yapacak olana hediyesi de, hediye değildir. Hediyenin alınması ve verilmesi
bir sünneti ihya etmek şeklinde ibadet olurken, alttan üste, işi olanın işi yapacak olana vermesi
halinde cehennemlik bir nitelik kazandırıyor alana ve verene. Yani bir ibadet bile amacının dışına
çıktığında Allah’ın gazabını hak edebiliyor.
Xxxx
Bahşiş denilen bir ödeme şekli de cari hayatta hiç yok olmayan bir uygulamadır. Bahşiş de yukarıdan
aşağıya verilir. Ama bu veriş bir ikram, bir ulufe olduğu halde öylesine kemikleşmiş ki, mecburi ödeme
halini almış. Hamamda tellak, lokantada garson, berberde çırak için bahşiş verilir. Vermek gönülden
kopandır. Ama bu durum öyle sabitleşmiş ki, bahşiş ödemeden neredeyse çıkış verilmiyor.
Bir de rüşvet var. Öyle yaygın bir uygulama ki, makbuza bağlanmışı bile var. Osmanlı devleti yönetimi
rüşveti sınırlandırmak için devlet memurlarının alabileceği hediyeleri sıralamış. Altın, gümüş gibi
madenler, köle, cariye gibi insan, kömür gibi yakıt hediye edilemezmiş devlet memurlarına. Hediye
edilmesine göz yumulan şeyler ise daha çok yemeliklermiş. Tatlı,yoğurt, tereyağı, süt ve hatta kuzu.
Günümüzde ise devlet dairelerinin tümü kapalı devre kamera gözetiminde. Sokaklarda, işyeri
alınlarında ve içlerinde hep kamera var. Ama rüşvet çarkında bir dönüşümsüzlük izlenemiyor.
Xxxx
Sümerler diye tarihte yer alan bir millet var. İsa aleyhisselamdan, 4 bin yıl önce yaşamış bir millet. Bir
tablette rüşvet olayı anlatılıyormuş. İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilendiği söylenen bu tablette
aile başarısız çocuğunu başarılı gösterip sınıf başkanı yapmasını anlatıyormuş. Vallahi tableti bulana
da böyle bir hikeaye okuyabilene de aşk olsun.
Xxxx
Geçtiğimiz günlerde müteahhitlik yapan üç-beş kişi ile bir arada bulunuyordum. Bir dini nikeah
kıyılmış, İmam efendi ayetten hadisten, asr-ı saadetten yaşanmışlıklar anlatmıştı. Hoca gittikten sonra
işlerin nasıl gittiği konuşuldu. Müteahhitler nasıl kat irtifaı, iskan aldıklarını anlattılar. Anavatan
döneminde ‘Rüşvetin belgesi mi olur ulan’ kavgalarını hatırladım. Müteahhitler, işlerin o zaman nasıl
oluyorsa şimdi de aynı olduğunu anlattılar. Öyle bir örnek verdiler ki, içim burkuldu.
Xxxx
Hani Ramazan günlerinde, Cumalarda cami çıkışında lokum dağıtılıyor ya, Namazdan çıkan ağzına bir
lokum atıyor ve ağzı tatlı olarak camiden ayrılıyor Müslüman. Meğer o lokumlar müteahhitlerden
rüşvet olarak alınıyor, aldırılıyormuş. Müteahhit iskan alacağı zaman önüne üç seçenek
sunuyorlarmış. Cemevine, Camiye, Okul inşaatının bir kısmına katılma şartı ile karşılaşılıyormuş.
Müteahhit de mezhep anlayışına göre ya cemevine ya da camiye yardım ediyormuş. Yönetimdeki
insanların dini, imanı uygulamaya yansımayınca, kimin yönettiğinin çok anlamı yok.