İSKENDER ÖZSOY

İSKENDER ÖZSOY

ÜSTÜ KALSIN

Bak Postacı Gelmiyor

“Bak postacı geliyor selam veriyor./Herkes ona bakıyor merak ediyor./Çok teşekkür ederim postacı sana./Pek sevinçli haberler getirdin bana.”

……….

 

O çocuk şarkısı işte bu sözlerle başlıyordu. 

Daha ilkokul çağında beynimize kazınan bu türküdeki postacının sadece “sevinçli haberler” getirmediğini öğrendiğimizde ufak çapta hayal kırıklıklarımız da olmuştu ama postacılar hep “iyi” adamlardı. 

O, mahalleyi ve sorumlu olduğu sokakları bilir; bizler de o “postacı amcalar” sever sayardık.

Öyle ya,  postacı sevinçli haberler getiriyordu hep.

Sevilmez miydi?

…………

Gel zaman git zaman; yıllar rüzgâr gibi geçti ve geldik bugünlere.

Bugünler, baş döndürücü gelişmelerin yaşandığı iletişim çağı günleri.

Mektup göndermeler, faks ve telgraf çekmeler çok uzaklarda kaldı.

Ve elbette postacılar da.

Lafı dolandırmadan yazayım. 

Bu baş döndürücü gelişmelere PTT’nin P’si pek uyak uyduramamış.

İki örnekle kanıtlayayım.

Gazeteden bana 17 Eylül 2019 tarihinde gönderilen dört gazete elime 5 Ekim 2019 tarihinde geçti. 

Dört gazetenin Cağaloğlu’ndan Tuzla’ya yolculuğu 19 gün sürmüştü.

Aklıma düştü, Tuzla’dan Tuzla’ya bir mektup kaç günde ulaşırdı?

Tuttum, evime hemen hemen beş yüz metre mesafedeki postaneden 7 Ekim 2019’da kendime mektup gönderdim.

Mektup sahibine, yani bana 19 Ekim 2019 tarihinde ulaştı.  

Mazrufun değil ama zarfın Tuzla’dan Tuzla’ya yolculuğu 13 gün sürmüştü.

…………

 

Peki nedir bu baş döndüren değil, ama can sıkan yolculuğun gerekçesi?

Sordum, Tuzla Merkez Postanesi yetkililerine.

Mektubum Tuzla’da torbalanmış. Artık ne kadar beklediyse, oradan Acıbadem’deki Posta İşleme Merkezi’ne gönderilmiş. Elbette orada da “toplanma” bekleyişi ve sonra ver elini Tuzla. 

Her halde “O kadar bekledi, biraz da bizde beklesin…” denilmiş ki mektubumun postane ve ev arasındaki yaklaşık beş yüz metredeki yolculuğu 13 gün sürmüş.

 

<