BAKANLIĞIN TAKDİRLERİNE
Bu günkü köşe yazımı T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımıza gönderdiğim yazımı okuyucuların takdirlerine sunuyorum:
T.C.
ÇEVRE, ŞEHİRCİLİK VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BAKANLIĞI’NA
KONU: İnşaatların denetlenmesinde yapılan hatalar.
İnşaat sektöründe proje mühendisi olarak başladığım, müteahhit olarak devam ettiğim ve İstanbul’da ilk yapı denetim kuruluşunu kuran elli yıllık tecrübeye sahip bir mühendis olarak inşaatlardaki yapı denetim ve kontrol hatalarını takdirlerinize arz ederim.
4708 sayılı Yapı Denetim Yasası’na göre Yapı Denetim Hizmet Sözleşmesinin mal sahibi (arsa sahibi) ile Yapı Denetim Kuruluşu arasında düzenlenmesi hukuki ve teknik sorunlar yaratmaktadır. Bu sözleşme, uygulamada yapı müteahhidi tarafından imzalanmalıdır, yapı sahibi bu konuda yeterli bilgiye sahip olmadığından görev ve sorumluluklarını yerine getirememekte, “İşi müteahhide verdim, her şeyden o sorumludur, sözleşmedeki imza bana ait değildir” diyerek meseleyi hukuki sorun haline getirmektedir. Bir bakıma bunda haklılık da payı vardır. Zira inşaatın yapımından müteahhit sorumlu olup, yapı sahibine ait mükellefiyetler de müteahhit tarafından yerine getirilmektedir. Hal böyle olduğuna göre, Yapı Denetim Hizmet Sözleşmesi de müteahhit ile Yapı Denetim Kuruluşu arasında imzalanmaktadır.
İkinci önemli husus da, müteahhitlik kalitesidir. Her ne kadar Ülkemizde son çıkan düzenlemeler ile engellenmiş olsa da, müteahhitlerin görev ve sorumluluklarını yerine getirebilecek bilgi ve liyakate sahip olmadıkları bir gerçektir.
Müteahhitlere de bu konuda yardımcı olabilecek kişiler görevlendirdikleri şantiye şefleridir. Ancak maalesef resmi ve özel sektörde büyük inşaatlar hariç, inşaatlarda şantiye şeflerinin prosedür gereği kâğıt üzerinde ismi geçmekte, fakat kendileri görevlerinin başlarında değillerdir. Yapı Denetimin denetçi mühendisleri, yaptıkları kontroller neticesinde denetleme defteri raporu tutup, şantiye şefi ile birlikte imzalamak mecburiyetindedirler. Ancak Şantiye Şefleri görev başında olmadıkları için şantiye defterlerinde imzaları bulunmamaktadır. Denetçi mühendisin tam gün inşaatta bulunup, kontroller yapması mümkün değildir, ayrıca görevi de değildir. Bu şantiye şefinin görevidir. Yapı denetimin tespit ettiği eksiklikleri yerinde yaptırmak şantiye şefinin görevidir. Binaların çökmesinde müsebbip olarak birinci derecede müteahhitler sorgulanıp cezalandırılmaktadır. Oysaki şantiye şefi, denetçi mühendis ve ilgili idarenin yetkili mühendisler de müteselsilen sorumlu olup, binaların çökme nedenlerine göre, görevini yapmayanlar cezalandırılmalıdır. Şantiye şeflerinin tam gün görev başında olmaları şart olup, fen ve sanat kurallarını yerinde uygulayacak olan onlardır.
Bilim insanlarının binaların çökme nedenlerini televizyonlarda defaatle anlatıyor iseler de önemsemediğimiz, çok basit bulduğumuz nedenlerden binalar hasar görebilir. Zemin etütleri her ne kadar araştırılsa, problemin afet yönetmeliklerine uygunluğuna, kontrol eksikliğine, dökülen betonların priz süresince dayanıklılığının arttırılması için yaklaşık 15 gün sulanması gerektiği bilindiği halde bunun ihmali, kalıpların zamanından önce sökülmesi, binaya sabit ve hareketli yükler yüklenmesi neticesinde betonda çatlaklar oluşması ve depremde bina hasar görmesi gibi problemler tespit edilecektir. Şantiyelerde buna benzer ustaların dikkat etmediği birçok hususlar, şantiye şefi tarafından ancak uyarılabilir ve yaptırılır. Her ne kadar çöken binaların %90’ı, 2000 yılı öncesi yapılmış binalar ise de yeni binaların da hasar görmesi ve çökmesinin ve iş kazalarının artmasının sebebi, kurallara uymamaktan, dikkatsizlik ve ihmallerden kaynaklamaktadır.
Yapı denetimlerinde de yönetmeliklere, kurallara uygun yapıldığını söyleyemeyiz. Bunun önemli nedenlerinden biri Yapı Denetim Yönetmeliklerinde sağlıklı çalışma yapılabilmesi için Bakanlıkça önlemler alındıkça, denetim yapan inşaat mühendisi arkadaşlarımız tacize hatta saldırıya uğramaktadırlar. Bunun nedeni ise denetçilerimiz denetimlerini kurallara uygun bir şekilde yapmak istediklerinde eski alışkanlıklarını bırakamayan bir kısım inşaat sahiplerinin ve temsilcilerinin dirençleri ile karşılaşıyor olmalarındandır.
Yaşadığımız son deprem felaketi, inşaatlarda denetimin her zamankinden daha büyük bir ciddiyet ile ele alınması gerektiğini göstermiştir. Bu alanda bir dizi yapısal sorun çözüm beklemektedir.
Zira her konuda olduğu gibi yapı denetiminde de çok başlılık hâkimdir. Denetim şirketleri hizmetlerinin karşılığı hakedişlerini alabilmek için ayrı bir ekip kurmak mecburiyetinde kalmışlardır. İl Müdürlüğü ve Belediyelerde mekik dokumaktadırlar. Oysaki Çevre, T.C. Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüklerince bu iş çok daha sağlıklı ve süratli bir şekilde yapılabilir. Ayrıca çok önemli bir husus da defaatle ilgili kurumlara ve yetkililere yazılı ve sözlü ilettiğim halde, Yapı Denetim Kuruluşlarına iş dağıtımında, yakıt ve zamanın boşa harcandığı bilindiği halde, İstanbul gibi trafiği yoğun bir şehirde zamanın büyük bir kısmı yollarda geçmektedir. Oysaki İstanbul, Anadolu ve Trakya olarak iki bölgeye ayrılsa, yapı denetim kuruluşları iki grup olsa, her grup kendi bölgesinde görev alsa, zaman ve yakıt masrafları yarı yarıya azalacaktır. Sadece denetim için değil, ilgili idarelere de hakediş işlemleri için de defalarca yollarda gidip gelinerek zaman kaybedilmekte, denetimin aksamasına sebebiyet vermektedir. Zaman ve masrafa sebebiyet veren bir diğer husus ta her belediyede bürokratik işlemlerin farklı olmasıdır. Hakedişlerde, Belediyeler teknik eleman yetersizliğinden yönetmeliklere ve sözleşmelere uygun işlem yapamamaktadırlar. Bazı belediyelerde muntazam yapılan işler, bazılarında birkaç defa gidilmesi halinde yapılabilmektedir. Sadece Yapı Denetim Kuruluşlarının değil, Belediyelerinin de denetlenmesi, farklı uygulamaların düzeltilmesi gerekmektedir.
06 Şubat 2023 depreminden alacağımız derslerle, mevcut yönetmeliklerimizi değişen teknolojiye uygun bir şekilde düzeltilmesini diliyor, Bakanlığımız başta olmak üzere depremde geceyi gündüze katıp cansiperane çalışmalar yapan tüm ekiplere teşekkür ve şükranlarımızı sunuyor, aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, yüce Milletimize başsağlığı ve yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
ALLAH, YAR VE YARDIMCIMIZ OLSUN İNŞALLAH.
Sağlıcakla kalın.