Bakış
Bakmak mastarı gözle ilgilidir. Gözü olan bakar. Şimdi sözlüklerimize bakalım göz ve bakmakla ilgili kelime sayısına. Şaşırırsınız. O kadar çok ki. Gözün olmayışıyla, körlükle, aamalıkla ilgili kelimeleri de bu bahse ilave ediniz. Bakmak ve görmek üzerine yazılan yüzlerce makale biliyorum.
Hayata güzel bakan, güzel görür, güzel gören güzel düşünür ve güzel düşünen hayatından lezzet alır. Bakmayı bilmek gerek. Hemen herkesin çok beğendiği bir görüş ve aynı zamanda tavsiyedir.
Xxxx
İyiliği görmek bu tavsiyenin muhtevasından olmalı. Peki hep iyiliği görmek aldatıcı değil mi derseniz, hep kötülüğü görmek de aldatmacadır elbette.
Hayatta var olan her eylem, edim ya iyidir, ya kötüdür. Zaten hayat iyi ve kötünün bir arada oluşturduğu bir bütündür. İyi ve kötüden mutluluk ve üzüntü, hüzün, acı doğar. İnsanoğlu ya mutludur ya da üzgün. Hayat, her şeyin zıttıyla var olduğu bir mucize. Gece-gündüz, varlık-yokluk, zenginlik-fakirlik, siyah-beyaz, Acı-tatlı, sevgi-nefret. Saymakla bitmez bu çelişkiler. Ama hayatı anlamlı kılan bu çelişkilerdir.
Xxxx
Her halin, her durumun, her sıfatın alt-orta-üst düzeyi var. Dilimizde ehveni şer terkibi vardır. Kötünün en alt düzeyini ifade eder. Bir başka değerimiz şu, bir kötülük gördüğünüzde ona engel olun. Engel olamıyorsan nasihat edin, o kötülüğü yapacak kimseyi caydırın. Ona da gücün, cesaretin yetmiyorsa, o olaya gönülden karşı olun, yapanı ayıplayın ve onu asla tasvip etmediğinizi onaylamadığınızı ifade edin. Bu son hal inanmanın en alt düzeyidir, seviyesidir.
Demek her bir sıfatın dereceleri var. İyiliğinde, güzelliğin de, sevabın da, günahın da dereceleri var. O yüzden büyük günahlara kebair denilmiş. Küçük günahlar da insan kalbinde küçük kara lekeler oluşturur. Bu lekeler çoğaldıkça birleşir, tüm kalbi kapkara yaparak kebair, büyük günaha dönüşür demişler.
Xxxx
Şimdi sıkı durun. İfade edeceğim görüşler dine ait değildir. Ama din üzerine düşüncelerdir. Bir günah ne kadar kolay ulaşılabiliyorsa o kadar büyük günahtır. Zor ulaşılan günaha göre daha çok ceza gerektirir. Misallerini safi zihinleri bozmamak için vermiyorum.
Bir sevap; yapılması ne kadar zahmetli ise, nefse, benliğe, ters geliyorsa, herkesin yapamayacağı ölçüde ise o kadar çok ecri olandır. Vermek, kendi şahsına uygun ve layık olandan vermek, beğendiğinden, sevdiğinden vermek, zor kazanılmış olandan vermek, tekrar kazanılması imkeansız olandan vermek. İşte büyük sevaplar, büyük ecirler. Para gücüyle, işlenen sevaplar, bedenle işlenen sevaplardan daha büyüktür.
Tesbih çeker, Allah’ın adını zikredersiniz ama bir yaşlının temizlik ve sağlık bakımına yanaşmazsınız. Kolay sevaplar- zor sevaplar olduğu gibi kolay günahlar ve zor günahlar da vardır. En günah olan en kolay ulaşılandır. En sevap olan en zor şartlarda yapılandır.
Xxxx
Güzeli, iyiliği gören bir göz, fenalığı, kötülüğü, çirkinliği görmediği müddetçe aslında iyiyi, güzeli, iyiliği çok da ayrımsayamayacak, onun değeri hakkında çok da takdirkear olmayacaktır. Hayattan lezzet almak iyi bir şey ama, hayatın yarısıyla yetinmek iyi bir şey değil. İyi ve güzel, oransız, nispetsiz, mikyassız, kıyaslamasız, karşılaştırmasız kaldığı süre gerçek değerinde algılanamaz. Algı bütünlüğü için, idrak tamlığı için iyiyi, güzeli, kötü ve çirkinle bir arada görmeli ve kıyaslayarak iyinin ve güzelin değerini, paha biçilmez değerini fark etmeli insan.
Xxxx
Görmek İlahi bir ihsandır. Allah bir canlıya göz vermişse, görme de vermiştir. Elbette ibret için göz verdiği halde görme vermedikleri de var. Bakarkörler böyledir. Ama bakmak insan iradesiyledir. Bakabilmek Allah iradesiyle. Bakabilmek, bakmasını bilmek eğitimle, öğretimle, kesb ile, kazanım iledir.
Bu yüzden bakmasını bilenler herkesin gördüğünden farklı olanı, mevcudun, var olanın farklılıklarını, farklı yanlarını görebilir. Görme doğaldır, fıtrıdir ama bakmak yönlendirilmiş, şekillendirilmiştir. Toplumları istenen yönde bir tarafa, var olanın sadece bir tarafına bakmaya yönlendirebilirsiniz. Buna algı faaliyetleri denebilir. Yönetenler her zaman bu yöntemi kullanırlar. Başaranlar siyasette kalıcı olur.
Xxxx
Bana arkadaşlarım hep iyilikleri görmemi, fenalıkları görmekten kaçınmamı tavsiye ettiler. Neden dedim.
Başarılı olmak istiyorsan, daha çok kazanmak istiyorsan, makama atanmak istiyorsan, paye istiyorsan, dostun çok olsun istiyorsan, her taraftan oluk oluk para kazanmak istiyorsan, insanlara hep iyi taraflarından söz et. Kötü tarafları varsa da görme, görsen de söyleme.
Bütün bunlar için hayatını tüketen milyonlarca insan var. Ben de mi onlardan biri olayım, ben de mi sürüye katılayım. Ama ben aslanım, Aslan tek yaşar, ya da onlar da birer aslan olan eşiyle ve çocuklarıyla yaşar.
Xxxx
Hayatı nasıl gördüğünüzle ilgili. Düşüncenizin, hayatı kavrayışınızın temel unsuru dünya ise arkadaşlarımın dediğini yapmak gerek. Ama benim düşüncemin merkezinde ahiret var. Hesap var, ödül ve ceza var. Bu dünya hayatının geçici, ölümden sonraki hayatın bekasına adım gibi inanmak var.
Benim düşünce nizamımda dünya hayatı için, başarmak, kazanmak için, daha çok kazanıp-daha çok tüketmek için eğilip bükülmek yok. Hak, adalet, insaf, liyakat, sadakat, vefa, vicdan, helal ve haram var.
Herkes yoluna. Ben zor olanı, sizler de kolay olanı tercih ettiniz.
Bakmak mastarı gözle ilgilidir. Gözü olan bakar. Şimdi sözlüklerimize bakalım göz ve bakmakla ilgili kelime sayısına. Şaşırırsınız. O kadar çok ki. Gözün olmayışıyla, körlükle, aamalıkla ilgili kelimeleri de bu bahse ilave ediniz. Bakmak ve görmek üzerine yazılan yüzlerce makale biliyorum.
Hayata güzel bakan, güzel görür, güzel gören güzel düşünür ve güzel düşünen hayatından lezzet alır. Bakmayı bilmek gerek. Hemen herkesin çok beğendiği bir görüş ve aynı zamanda tavsiyedir.
Xxxx
İyiliği görmek bu tavsiyenin muhtevasından olmalı. Peki hep iyiliği görmek aldatıcı değil mi derseniz, hep kötülüğü görmek de aldatmacadır elbette.
Hayatta var olan her eylem, edim ya iyidir, ya kötüdür. Zaten hayat iyi ve kötünün bir arada oluşturduğu bir bütündür. İyi ve kötüden mutluluk ve üzüntü, hüzün, acı doğar. İnsanoğlu ya mutludur ya da üzgün. Hayat, her şeyin zıttıyla var olduğu bir mucize. Gece-gündüz, varlık-yokluk, zenginlik-fakirlik, siyah-beyaz, Acı-tatlı, sevgi-nefret. Saymakla bitmez bu çelişkiler. Ama hayatı anlamlı kılan bu çelişkilerdir.
Xxxx
Her halin, her durumun, her sıfatın alt-orta-üst düzeyi var. Dilimizde ehveni şer terkibi vardır. Kötünün en alt düzeyini ifade eder. Bir başka değerimiz şu, bir kötülük gördüğünüzde ona engel olun. Engel olamıyorsan nasihat edin, o kötülüğü yapacak kimseyi caydırın. Ona da gücün, cesaretin yetmiyorsa, o olaya gönülden karşı olun, yapanı ayıplayın ve onu asla tasvip etmediğinizi onaylamadığınızı ifade edin. Bu son hal inanmanın en alt düzeyidir, seviyesidir.
Demek her bir sıfatın dereceleri var. İyiliğinde, güzelliğin de, sevabın da, günahın da dereceleri var. O yüzden büyük günahlara kebair denilmiş. Küçük günahlar da insan kalbinde küçük kara lekeler oluşturur. Bu lekeler çoğaldıkça birleşir, tüm kalbi kapkara yaparak kebair, büyük günaha dönüşür demişler.
Xxxx
Şimdi sıkı durun. İfade edeceğim görüşler dine ait değildir. Ama din üzerine düşüncelerdir. Bir günah ne kadar kolay ulaşılabiliyorsa o kadar büyük günahtır. Zor ulaşılan günaha göre daha çok ceza gerektirir. Misallerini safi zihinleri bozmamak için vermiyorum.
Bir sevap; yapılması ne kadar zahmetli ise, nefse, benliğe, ters geliyorsa, herkesin yapamayacağı ölçüde ise o kadar çok ecri olandır. Vermek, kendi şahsına uygun ve layık olandan vermek, beğendiğinden, sevdiğinden vermek, zor kazanılmış olandan vermek, tekrar kazanılması imkeansız olandan vermek. İşte büyük sevaplar, büyük ecirler. Para gücüyle, işlenen sevaplar, bedenle işlenen sevaplardan daha büyüktür.
Tesbih çeker, Allah’ın adını zikredersiniz ama bir yaşlının temizlik ve sağlık bakımına yanaşmazsınız. Kolay sevaplar- zor sevaplar olduğu gibi kolay günahlar ve zor günahlar da vardır. En günah olan en kolay ulaşılandır. En sevap olan en zor şartlarda yapılandır.
Xxxx
Güzeli, iyiliği gören bir göz, fenalığı, kötülüğü, çirkinliği görmediği müddetçe aslında iyiyi, güzeli, iyiliği çok da ayrımsayamayacak, onun değeri hakkında çok da takdirkear olmayacaktır. Hayattan lezzet almak iyi bir şey ama, hayatın yarısıyla yetinmek iyi bir şey değil. İyi ve güzel, oransız, nispetsiz, mikyassız, kıyaslamasız, karşılaştırmasız kaldığı süre gerçek değerinde algılanamaz. Algı bütünlüğü için, idrak tamlığı için iyiyi, güzeli, kötü ve çirkinle bir arada görmeli ve kıyaslayarak iyinin ve güzelin değerini, paha biçilmez değerini fark etmeli insan.
Xxxx
Görmek İlahi bir ihsandır. Allah bir canlıya göz vermişse, görme de vermiştir. Elbette ibret için göz verdiği halde görme vermedikleri de var. Bakarkörler böyledir. Ama bakmak insan iradesiyledir. Bakabilmek Allah iradesiyle. Bakabilmek, bakmasını bilmek eğitimle, öğretimle, kesb ile, kazanım iledir.
Bu yüzden bakmasını bilenler herkesin gördüğünden farklı olanı, mevcudun, var olanın farklılıklarını, farklı yanlarını görebilir. Görme doğaldır, fıtrıdir ama bakmak yönlendirilmiş, şekillendirilmiştir. Toplumları istenen yönde bir tarafa, var olanın sadece bir tarafına bakmaya yönlendirebilirsiniz. Buna algı faaliyetleri denebilir. Yönetenler her zaman bu yöntemi kullanırlar. Başaranlar siyasette kalıcı olur.
Xxxx
Bana arkadaşlarım hep iyilikleri görmemi, fenalıkları görmekten kaçınmamı tavsiye ettiler. Neden dedim.
Başarılı olmak istiyorsan, daha çok kazanmak istiyorsan, makama atanmak istiyorsan, paye istiyorsan, dostun çok olsun istiyorsan, her taraftan oluk oluk para kazanmak istiyorsan, insanlara hep iyi taraflarından söz et. Kötü tarafları varsa da görme, görsen de söyleme.
Bütün bunlar için hayatını tüketen milyonlarca insan var. Ben de mi onlardan biri olayım, ben de mi sürüye katılayım. Ama ben aslanım, Aslan tek yaşar, ya da onlar da birer aslan olan eşiyle ve çocuklarıyla yaşar.
Xxxx
Hayatı nasıl gördüğünüzle ilgili. Düşüncenizin, hayatı kavrayışınızın temel unsuru dünya ise arkadaşlarımın dediğini yapmak gerek. Ama benim düşüncemin merkezinde ahiret var. Hesap var, ödül ve ceza var. Bu dünya hayatının geçici, ölümden sonraki hayatın bekasına adım gibi inanmak var.
Benim düşünce nizamımda dünya hayatı için, başarmak, kazanmak için, daha çok kazanıp-daha çok tüketmek için eğilip bükülmek yok. Hak, adalet, insaf, liyakat, sadakat, vefa, vicdan, helal ve haram var.
Herkes yoluna. Ben zor olanı, sizler de kolay olanı tercih ettiniz.