Osman Güvenir

Osman Güvenir

BALIKÇILARIN ÇİLESİ

Sanırım en ağır mesleklerden biri de balıkçılıktır. Balıkçılık mesleği hem

zevkli, hem de meşakkatlidir. O bağlamda onların yaşadıkları sıkıntılar, balıkçı

teknelerinin barınak sıkıntıları ve bir de kaçak balık avcıları...

Memuriyet dönemlerimde içinde bulunduğum ortam, hep balıkçıların

sorunlarına dayalı görevlerdi. Özellikle savaş sonrasında bazı sahil şeritlerinin

askeri bölge alanına dahil edilmesi, balıkçılarımızı hayli sıkıntıya sokmuştur.

Belki çoğu insan bilmez balıkçı barınaklarının ne olduğunu. Veya deniz ve

balıkçılıkla ilgisi olmayan insanlar daha bir yüzeysel algılarlar o ifadeyi.

Balıkçıların en büyük derdidir kuzey sahillerimizde gerekli miktarda ve

kapasitede balıkçı barınakları olmaması. Bir başka anlatımla balıçı

barınakları, balıkçı kayık ve gemilerinin fırtınalı günlerde deniz araçlarını

koyabilecekleri küçük liman veya küçük bir koydur esasında.

Tabii ki en sağlıklı barınaklar, çok kapasiteli balıkçı limanlarıdır. Örneğin

Mağusa Limanı, Erenköy, Gemikonağı ve Girne Limanları gibi...

Zaman zaman belli günlerde yediğimiz balığı temin etmek için bir balıkçı

dükkanına gittiğimizde, bize tezgahına koyduğu Türkiye’den gelme balıkları

gösterirler. Veya sabahın köründen yerli balıkçıların yakaladıkları belli balıkları

tezgahlarına koyarlar.

Her zaman kendime sormuşumdur...

“Yahu bu bizim Kıbrıscığımız Akdeniz’in ortasındadır ama bizler, neden

balık bulamıyor veya balığa doyamıyoruz?”

Gerçekten tuhaf değil mi Kıbrıs gibi bir deniz ülkesinde piyasayı

doyuracak yerli balık olmaması?

Zaman zaman balıkçılar, sorunlarını dile getirmek için haklı olarak

seslerini yükseltirler. Kimisinin gemisi fırtınadan zarar görmüş veya limanda

fırtınadan batmıştır, kimisi balıkçı barınaklarından dert yanmıştır, kimisi de

“kaçak balıkçılar” dan dert yanmıştır.

Mesela Sahil Güvenlik ekibi, birkaç gün önce KKTC sularının 7 deniz mili

açığında, “İdrisoğulları- 1” adlı balıkçı teknesini balık yakalarken tespit edip,

geminin 13 müretterabını tutuklayıp mahkeme huzuruna çıkardı. Şu anda o

balıkçılar göz hapsinde yargılanmayı bekliyorlar.

Verilen bilgiye göre bu kaçak balıkçılar, Türkiye’nin güney sahillerinden

gelip gırgır tekneleri ile 3 bin 600 kilo ağırlığında orkinos, yazılı orkinos ve

çizgili orkinos yakalayıp piyasaya satmışlar. Tabii ki bu balık kümesinin içindeki

palamutları da unutmamak lazım.

Bizim yerli balıkçılarımız haklı olarak isyan ettiler kaçak balıkçıların kendi

sularımızda avlanmalarına. Hatta bilinen odur ki, pek çok kez balıkçılarımız şu

kaçak balıkçıları ihbar etmişler ama onların sesine kimse kulak vermemiş.

2

Her ülkede bu tür olaylar olsa da, yasak avlanan sulardaki cezalar çok

ağır olduğu gibi tedbirler de o denli güçlüdür. Bugüne kadar kaçak avlanan

yabancı menşeyli balkçı teknelerini yakaladıklarını hiç duymadık ve görmedik

de. Ama bu kez sahil güvenlik işi sağlam tutmuş ve bu on üç kaçak balıkçıyı

yakalayıp adaletin önüne koymuş. Bravo sahil güvenliğe...

Bu olay bugüne kadar pek çok kez kendi karasularımızda avlanıp da

yakalanamayan diğer balıkçılara da ders olsun. Doğrusu bu kaçak balıkçılara

mahkemenin ne ceza keseceğini merak ediyorum.

Bu balıkçıların gelip KKTC sularında kaçak balık avlanmaları, kafamda bazı

soruları da beraberinde getirdi.

Türkiye sularında balık mı yok? Bence var. Hem de balığın envayisi.

Türkiye’nin çeşitli sahil kasabalarında tatil yaptığımızda bunlara tanık

olmuşuzdur. Kaldı ki Türkiye’de özel havuzlarda bile balık yetiştirip piyasayı

doyuran nice yatırımcılar vardır. Ne gerek var canım bir sokumlu Kıbrıs

balıklarını şu bizim balıkçılarımızdan çalmaya?

Sanırım bizim yerel balıkçılarımızı şu kaçak avcılara karşı gösterdikleri

tepki, bayağı etkini göstermiş ve göstermeye de devam edecektir. Özellikle

sahil güvenliğe bu alanda çok görev düşmektedir.

Genel anlamda denizlerin durumunu incelediğinizde, birçok kara

sularında pek çok kaçakçılığın yapılmakta olduğunu görürüz. Kıbrıs her zaman

“Korsanların yatağı” olmuş ve tarihe de öyle geçmiştir. Herşeye rağmen

balıkçılık bambaşka bir olaydır.

O nedenle bundan sonra gözümüzü dört açıp, yerli balıkçılarımızın

hakları olan kendi karasularımızdaki balıkların avlanmasına prim vermeliyiz,

diyorum.

<