Balkanların 'En'leri
"Balkanların En'leri"ni, Tek Rumeli Televizyonu bir araya getirdi. Siyaset adamlarından, kanaat önderlerinden, sanatçılardan, akademisyenlerden oluşan on dokuz Balkan kökenli şahsiyete Onur Ödülü sunan Tek Rumeli Televizyonu, böylelikle bir ilk'e de imza atmış oldu.
Her zaman yazmış ve söylemişimdir; Yahya Kemal, "Şar Dağları'nın eteklerinde Bursa başlar" der. Yahya Kemal'in bu önemli tespitinin yansımasına Tek Rumeli Televizyonu'nun tertiplediği "Balkanların Enleri" töreninde bir defa daha şahit olduk.
Makedonya, Kosova, Bulgaristan Türklerinin yanı sıra İzmir'den, Bursa'dan, Edirne'den, Adana'dan, Kocaeli'den gelen yüzlerce insan Cemal Reşit Rey Kongre Salonu'nu adeta hınca hınç doldurdu.
Samimi, o nispette de görkemli geçen törende "En Büyük Balkanlı" olarak Atatürk'ün hemen hemen bütün konuşmacılar tarafından gündeme getirilmesi ise geceye mührünü vuran bir vefa ve bir kadirbilirlilikti.
O'nun sevdiği şarkılarla başlayan tören, O'nun sayesinde mevki, makam, şöhret sahibi olduklarını söyleyen ödül sahiplerinin O'ndan her söz edişlerinde salon alkıştan yıkılacak hale geldi.
Balkan folklor ekiplerinin gösterileri, Balkan kökenli sanatçıların performansları geceye renk katarken, iki genç sunucunun muhteşem takdimciliği ise olağanüstü bir farkındalık yarattı. Gamze Matracı ile Yusuf Emini, içten gelen sunumları ile prezantasyon alanında alışılmışın üzerinde bir başarı sergilediler.
Ödül alanlar arasında Mehmet Müezzinoğlu gibi siyasetçiler, Ayşe Kulin gibi yazarlar, Erhan Tabakoğlu gibi akademisyenler, Suzan Kardeş, Aziz Şentürk gibi sanatçılar, Filiz Ahmet gibi oyuncular vardı.
Elbette Naim Süleymanoğlu da unutulmayanlar arasındaydı. İnanıyorum ki, "Balkanların Enleri" sayılırken Mehmet Akif, Yahya Kemal, Ali Sami Yen gibi bundan böyle Naim Süleymanoğlu da anılacaktır.
Atilla Baykal, mütevazi ama o nispette samimi ve görkemli tertibiyle bizlere Balkan coğrafyasında yeni bir ufuk açtı.
Bu başarılı etkinliği vesile addediyor ve Türkiye'nin Balkanlarda varlığını sürdürebilmesinin ancak ve ancak Tek Rumeli Televizyonu gibi bir kanalla daha başarılı olabileceğini vurgulamak istiyorum.
Zira gerek Türkçemizin düzgün konuşulması, gerekse de gelenek - göreneklerimizin doğru düzgün anlatılabilmesi için Türkiye'nin Tek Rumeli Televizyonu gibi bir kanala ihtiyacı vardır. Türk siyasetinin sahip olduğu değerleri Balkanlara en güzel bir biçimde yansıtabilecek bir kanalımız olursa fena mı olur?
Okul elbette önemlidir. Cami elbette anlamlıdır. İnşaat - onarım elbette gereklidir ama beyaz camın vereceği mesaj okulun gerçek önemini, caminin gerçek anlamını, inşaatın - onarımın gerçek gerekçesini ortaya koyabilecek en doğru adrestir.
Onun için bu etkinliğe verimli bir katkı olması dileğiyle soruyorum: Tek Rumeli Televizyonu neden bir Al Jezeera olmasın?
Biraz gayret, biraz feraset ve biraz da anlayışla Atilla Baykal'a verilecek bir fırsat, bir destek inanıyorum ki, Türkiye'nin Balkan dünyasına açılan gerçek penceresi olacaktır.