ZAFER BENGİ

ZAFER BENGİ

"Baş kesen" ve "ferman"...

Hemen hemen herkes bilir, “Ali kıran baş kesen” deyimini...

Bıçkın, acımasız külhanbeyleri ve serseriler için kullanılan bu söz, galat-ı meşhurdur!

Ağaç ve bitkileri korumak, onları insanlara sevdirmek için söylenmiş olan “Ali kıran baş kesen” aslında “dal kıran baş keser” atasözünden gelmektedir.

Bu atasözünün hikayesi de, rivayete göre şöyleymiş:

İstanbul’u alarak rüyasını gerçekleştiren Sultan II. Mehmed (Fatih Sultan Mehmed), seferlerin birinde, ormanın içinden geçen bir yoldan İstanbul’a dönerken, onu çok üzen görüntülerle karşılaşmış. Ağaçlar yer yer kesilip yok edilmişti. Bu durumu gören Fatih’in kaşları çatılmış, yüzü asılmış. Hemen bir ferman çıkartmış: “Ormanlarımdan bir dal kıranın başını keserim!” demiş. Fatih’in ormanları kıranlar için çıkardığı bu ferman, “Ali kıran, baş kesen”miş.

Dadaloğlu’nun, yerleşik yaşama geçmemek için direnen Yörükler’in çığlıklarını dillerde dolaşan o ünlü, “Ferman Padişahın, dağlar bizimdir” dizelerini hatırlayalım...Dadaloğlu ünlü şiirini, 1865'te Sultan Abdülaziz'in geniş yetkilerle donatarak göçerliği sonsuza kadar bitirmek için Avşarlar’ın üzerine gönderdiği Derviş Paşa komutasındaki “Fırka-i Islahıye” döneminde yazmıştı.

Devir o devir değil elbette...

Özellikle dijital iletişim çağının zirve yaptığı günümüzde, bu önemli ve dikkat çekici sözlerin de kıymeti har biyesi yoktur!

Nedeni ise, halkın körleşmesi istense de, toplum derinleşmesine bilgileniyor...

Hatta, tek yönlü okuyan cahiller ve radikaller bile...

Yani, “Ali kıran, baş kesen” ve “Ferman Padişahın, dağlar bizimdir” cümleleri bugünlerde yok hükmündedir!

Bu vasatta kimse “baş kesemez”, kimse “ferman” yayınlayamaz...

Demokrasinin zirve yaptığı (istisnalar olsa bile) dünyamızda, halkın olduğu yerde, padişah da olmaz, baş kesme (mecazi de olsa) kararı (hukuk dışında da olsa) verilemez!

***

Fiyatların uçuştuğu...

Zamlara yetişme imkanının ortadan kalktığı...

Gelebilecek zamların göründüğü vasatta, halkın ne yapacağını bilmediği ortamda, mahallemizin AKP’li bakkalı bile, “Ağabey, halk neredeyse sokağa dökülecek” diyorsa, iyi bir noktada olmadığımız da ortada demektir!

Benim gibi emekli bir arkadaşım var...

Hem de 2000 öncesi emeklisi...

Her dönemde, asgari ücretin üzerinde emekli maaşı alıyordu...

Yeni zamlı emekli maaşını alınca, maaşının 4.253.40 TL’lik asgari ücretin altında olduğunu görünce şok geçirmiş!

Maaşı asgari ücretin neredeyse, 200 TL altındaymış...

Bana da yazmış:

Emekliler yok mu sayılmak isteniyor? Millet asgari ücretle geçinemiyor, biz nasıl daha düşük maaşla geçinelim? Her halde devletimize yük oluyoruz? Ölelim mi isteniyor?

Mesajına cevap yazamadım.

Neden mi?

Ölelim mi?” kelimesinden ötürü...

<