BAŞTAN ÇIKARTMANIN TÜRLÜ YOLLARI
Biliyorum bu hafta bir referandum yorumu bekliyorsunuz benden… Hemi de dört gözle, değil mi?
Yazmayacağım…
Kim bir gün mutlu olmak istiyorsa içsin!...
Kim bir hafta mutlu olmak istiyorsa sezili bir hayvan kessin!
Kim bir yıl mutlu olmak istiyorsa, evlensin!
Kim sürekli mutlu olmak istiyorsa, bahçıvan olsun…
Kim okurunu mutlu etmek istiyorsa politikadan uzak olsun…. Biliyorum bu sonuncusu pek uymadı ama, uysa da uymasa da mantığından yola çıktım bir kere….
Bir Çin ata sözü ile devam edeyim: “Çiçeklerin pahalı olduğu bir ülkede kültürün temeli eksiktir….
Bu da uymadı onu da farkındayım ama bu hafta böyle olsun….
Rotayı kadınlara çevirelim ve devam edelim… Göreceksiniz ki politika batağından az da olsa uzaklaşacaksınız….
Erkeklerin akıllarını başlarından alanların başında hiç şüphesiz ki kadınlar gelir…
Bu baştan çıkartış etkinliğinin ne yoldan olabileceği de önemli bence.
Bakışların çakışmasıyla mı?
Sesiyle mest olarak mı?
Yoksa merak ettirecek gibi giyinerek mi?
“Sari”lerine sarınmış güzel bir Hintli kadın da büyülüyor. Ama Paris Roma moda kralları öyle pusular kuruyorlar ki açık giyim görsel saldırganlığa dönüşüyor.
Romalı yazar Trilussa bir sosyete yemeğine katılmış. Ertesi gün arkadaşları soruyor:
“Kontes falanca dün gece ne giymişti.”
“Bilmem masanın altına eğilip bakmadım.”
Sonradan Paul VI. Adıyla papa olan Kardinal Montini Milano’da bir gece davete gidiyor. Çok az kumaş kullanarak giyinen güzel bir kadına yaklaşıyor. Elindeki elmayı uzatarak diyor ki:
“Lütfen yiyiniz evladım. Siz de belki bir elmadan başka gereksinmesi olmayan Havva Ana gibi çıplak olduğunuzu fark edersiniz!.”
Gece toplantılarına katılan genç kız güzel mi güzel. Hoş mu hoş. Giyimi ise cömert mi cömert. Yanındaki delikanlı “Ne güzel giyinmişsin” deyince bildiriyor:
“Dört taksitle satın aldım.”
“Sanırım bu gece de birinci taksidini giydin.”
Kadın giyinişlerinde kendilerinin kimliğini belirten bir yan da olmalı hani. Aynı model giyilse bile bir aykırılık bulunmalı. Bunun en basit çaresini, ünlü modacı hanımlardan Edith Head şöyle açıklıyor.
“Giysileriniz kadın olduğunuzu anlatacak kadar dar. Hanımefendi olduğunuzu anlatacak kadar da geniş olmalıdır…”
Ne iyi ettim de politika yazmadım, referandumla herkesin girdiği tantanalı yola girmedim değil mi?
Notlarım karıştırdım bir gün lazım olur diye biriktirdiğim sayfalara daldım ve bunları çıkarttım.
Bu konuda çok kirli çıkıyımdır daha neler var neler… Sırası geldikçe yayınlayacağım…
Şimdilik sevgiyle kalın… Haftaya görüşmek dileği ile efendim….