BAYEZID'IN ENİŞTESİYLE SAVAŞI

Bu hafta, önemli Osmanlı tarihi yazarlarından J. Hammer’ın, “Almanların Marco Polo’su”
diye bahsettiği Hans Johannes Schiltberger’ın Osmanlı’ya esir düştükten sonraki maceralarını
topladığı kitaptan birkaç hatırat paylaşalım.
Bavyera’lı bir soylu olan Schiltberger’ın yolu, katıldığı haçlı birlikleri Türkler üzerine
yürümeye başlayınca, Osmanlı topraklarıyla kesişti. 1396’da Niğbolu muhaberesinde tutsak
edildikten sonra altı yıl kadar Yıldırım Bayezid emrinde kaldı. Bu süreç içerisinde, önce
Sultanın yaya birliklerine dahil oldu daha sonra at sahibi olmasına ve ata binmesine izin çıktı.
Dolayısıyla Sultan’ın – Schiltberger’ın deyişiyle Kral’ın- yakınında bulunmaktaydı.
Schiltberger’ın aktardığına göre, Niğbolu muharebesinden sonra bir gün, Kral Bayezıd,
eniştesi Karaman’ın ( Alaeddin Ali Bey ) kendi adıyla anılan Karaman şehri ile savaşa
başladı. Oysa Karaman beyi, kayınbiraderine tabi olmak istemiyordu. Bunun üzerine Bayezıd
yüz elli bin kişilik ordu ile Karaman’a yürüdü. Karaman beyinin ve Kralın ordusu, Konya
şehrinde mevzilendiler. Bir gün içerisinde iki muhabere yapıldı fakat hiçbiri öbürünü
yenemedi. Her iki taraf gece için silah bırakmayı kararlaştırdılar. Karaman Beyi bütün gece
boru, nefir ve davullarla büyük bir gürültü çıkartarak uyanıklığını gösterip Bayezıd’ı
yıldırmak istiyordu. Bu sırada Bayezıd ise, otuz bin kişilik kuvvetini yavaşça arkadan
saldırmak göreviyle düşmanın arka hatlarına gönderdi. Gün ışır ışımaz Bayezıd hücum
borusunu çaldırdı ve bu otuz bin kişilik birlik planlandığı gibi düşmana arkadan saldırdı.
Yenileceğini anlayan Karaman beyi, kaçmak istedi fakat Bayezıd kuvvetlerince yakalandı.
Kral’ın önüne getirildiğinde, kral sordu;
- Neden bana tâbi olmak istemedin?
Karaman beyi cevap verdi;
+ Çünkü ben de senin gibi bir Bey’im.
Bunun üzerine Bayezıd çok öfkelendi “biri şunu karşımdan alsın!” diye bağırdı. Biri meydana
çıkıp Karaman’ı aldı ve arka bahçeye götürdü. Orada kafasını keserek Bayezıd’ın yanına
döndü. Kral bu adamın Karaman Bey’inin kafasını kestiğini öğrenince çok sinirlendi ve bu
adama da aynı şeyin yapılmasını emretti. Bunun nedeni, bir Bey’i bu kadar çabuk öldürme
hakkının kimsede olmadığını göstermekti.
Beylerinin öldüğünü duyan halk önce inanmadılar daha sonra ise, Bey’in oğullarından birinin
başa geçmesini talep ettiler. Bayezıd, yerli ahalinin can ve malını koruyacağına söz verdi,
ancak beyin kim olacağına kendisi karar verecekti. Halk bunu kabul etmedi ve Karaman
beyinin oğullarının yanında yer alarak şehri teslim etmek istemediler. Karaman beyinin
oğulları ve karısı ( Bayezıd’ın kız kardeşi ) yerli halkın bu tepkisini öğrenince onlara,
- Görüyorsunuz ki Bayezıd daha kudretli ve güçlü. Bu yüzden biz idare edemiyoruz,
başınıza geçemiyoruz. Bizim yüzümüzden sizlere zarar gelmesin (…) Bu nedenle
Kral’ın merhametine sığınacağız dediler. Böylece Karaman şehrinin anahtarı Kral’a
teslim edildi. Bayezıd bey olarak kendi adamlarından birini atadı böylece şehir
Osmanlı topraklarına katılmış oldu.

<