"BAZI KADINLAR"
Herkesin hayatı bir hikâyedir. Herkes inişli, çıkışlı, olumlu, olumsuz, iyi, kötü, acı, tatlı, neler
neler yaşar hayatın içinde. Ve “bazı” kadınların ayakları yere sımsıkı basar. Evlenmek onlar için asla
ne bir ihtiyaç olur, ne de kurtuluş. Zaten yapı itibarıyla asla sevgi olmadan evlenmeyecek sağlam
kadınlardır onlar.
Ve bazen de hayat onları öyle bir yere getirir ki, evlilik ve erkek fobileri var olur! Öyle ki;
sevseler de evlenemeyecek kadar güvenleri kalmaz aşka!
Çünkü:
Aşk kalıcı değildi.
Bitiyordu.
Aşk gerçek de değildi.
Sihrini çabuk yitiren bir oyundu.
Aşk temiz “hiç” değildi.
Her şeyi yaptıracak deli gücü vardı aşkın!
Uğruna katil de olunurdu, hırsız da, yalancı da, fahişe de!
O kadar güzel görünen aşkın tutarsız ve emin olmayan zayıf yüreklerdeki esareti buydu!
Aşka düşen kişi, aşkın malı ve mülkü oluyordu.
Kölesi oluyordu.
Aşık insan dünyanın en riskli insanı olabiliyordu.
Aşık olduğu kalp için yapmayacağı olmuyordu.
Bu da kötü birçok şeyin anahtarıydı.
İşte bu gerçeğe inanırlar “bu bazı” kadınlar!
Ama hayallerinde yaşattıkları öyle bir aşk vardır ki, o aşk bunların tam tersidir:
Kalıcıdır.
Bitmez.
Gerçektir o aşk.
Sihirli değil, duyguludur.
O yüzden değil “çabuk”, asıl “hiç” yitirilmezdi.
Ve tertemizdir o aşk.
Aşka düşen kişi de aşkın malı, mülkü değil, aşkının canı olurdu.
Aşık insan da dünyanın en zararsız ve munis insanıdır.
Hayatın içinde gördükleri ve hayatın içinde yaşadıkları aşk ve aşklar hep karanlıktır “bu bazı”
kadınların.
Kanlıdır.
Kirlidir.
Çamura bulanmıştır.
Çoğu mutlu değildir.
Mutlu’yu oynarlar.
Mutluyumculuk’tur oynadıkları bu trajikomik oyunlarının adı.
Aşklarının içinde hep savaş vardır.
Aşk bir savaştır resmen.
“Yeni sayfa açmak, temiz sayfa açmak, yeniden denemek, yeniden başlamak, çocuklar için,
aile için, toplum için vs.” diyerek kendi kendilerine söyledikleri yalanlarını bu aptalca kavramlarla
kamufle eden nice kişinin şahididir “bu bazı” kadınlar.
Aşkından değil, yalnızca inadından sürdürürler beraberliklerini, ilişkilerini, evliliklerini.
Beyin ve kalpleri birer kılıç kalkan ekibidir oysa!
Bu yalanlarla kendi yalan aşklarını kamufle ederken de onu, bunu beğenmeyip, aşk hayatlarını
durmadan utanmazca ve arsızca eleştirirler.
Eğitmendir çünkü hepsi bu konuda!
Uzmandırlar!
Kelin, olmayan merhem hikâyesi gibi!
Ve bir gün “bu bazı” kadınlar, gerek yaşayarak, gerek şahit olarak edindikleri tüm bu
güvensizlik tecrübelerine rağmen, tereddütsüz, kalpleriyle inanarak bir adamın karısı olabileceklerini
hissederler.
Hayallerindeki aşktır o.
Kalıcıdır.
Gerçektir.
Duyguludur.
Yitirilmeyecektir.
Temizdir.
Canlarıdır o adam.
Ve “bu bazı” kadınlar bu adamları tamamlayacak eşleri olacaklarına inanırlar.
Evlenirler bu adamlarla.
Ve hakikaten de mutlu yaşarlar.
ÜLKÜ GÖZEN STEWART
Amerika Birleşik Devletleri