Merhaba,

Biliyor musunuz, bedenimiz bizimle konuş. Sadece onun dilini bilmek gerekir. Ya da onu dinlemek. Baş ağrısı, cilt problemleri, bel, bacak veya kol ağrıları. Gözler, kulaklar, dişler yani tüm bedenimizde normal olmayan her durum bize bir şeyleri yanlış yaptığımızı söyler. Peki biz bunu nasıl anlayacağız?

Durumu size olumsuzluk üzerine değil, olumlu bir durumda yaşadığımız tepkimeyle anlatmak istiyorum. En son heyecanlandığınız ve sizi son derece mutlu eden bir olayı hatırlamanızı istiyorum. Bu sevinç içindeyken kalbiniz yerinden çıkacakmış gibi atarken, gözleriniz parlayarak ışık saçmaya, bedeninizde ise mükemmel bir enerji hissedersiniz. Yani yaşadığınız o mutlu an, tüm damarlarınızı kullanarak her hücrenize kadar işler. Ama ne yazık ki tam tersine mutsuz olduğunuz anda da aynı şekilde tüm hücrelerinize kadar bedeninizin frekansını düşürürsünüz. Düşük frekans size kaygı, korku, endişe, mutsuzluk gibi duyguları, bunlarda ağrı, sızı veya hastalık olarak yansır. Yani bu durum ruhunuzun beden üzerinden size geri bildirimidir. 

Hayat çok güzel bir o kadar da zor ve karmaşık. Ya da biz zorlaştırıyoruz. Duygu kontrolünü sağlamadıkça hayatın her zorluğunda olumsuz bir hale bürünürüz. Bu olumsuz hal de duygular aracılığıyla bedende bulunan enerji merkezlerinin dengesini bozar ve ilgili yerlerde bedensel rahatsızlıklar yaşarız. Sizlere yardımcı olması adına bedendeki rahatsızlığın hangi duygularla bağlantılı olduğunu anlatmaya çalışacağım. Örneğin altını ıslatan bir çocuk, anne veya babasından gördüğü şiddet üzerine vücudunun bir tepkisi olarak bunu yapar. Ayrıca korku içindeki kişiler de karın ağrısı, kusma, iştahsızlık veya hazımsızlık yaşar. Para veya gelecek kaygısı yaşayanların bacak sorunları, özgüven eksikliği yaşayanların bel ve sırt problemlerinin olması, kendini ifade edemeyen kişilerde tiroit problemi olması tesadüf değildir. Bazı rahatsızlıklarında duygusal sebepleri şöyle;