RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Bekear kalmak

İnsan, erkek ve dişi, bey ve hanım belli bir yaşa geldiğinde evlenmesi güzel olur. Toplum belli yaşlarda hanımların ya da beylerin evlenmesini şart koşar, teşvik eder, hatta zorlar. O yaşlarda insanlara gnç denir ve gençler aslında neden evlendiklerini bilmezler. Zannederler ki, şehvetlerini toplum kabulü çerçevesinde karşılamak için evleniyorlar. Halbuki bunun için büyük türenler, masraflar yapmaya gerek yok. Gençler yıllar içinde gelişerek, şehvet duygusunun tatmini meselesinin insan hayatında çok da önemli olmadığını anlar.

Xxxx


Evlenmek, birbirine ait olmak, birbiri için yaşamak ilahi bir öğretidir. Öyle olmasaydı Adem ve Havva bir arada olmazlardı Cennette bile, sonra birlikte yeryüzüne düşmezlerdi. Aile, zevc-zevce, karı-koca İlahi ve hatta fıtri bir kurumdur. Yetişkin karşıt cinsten iki insanın bir arada hayatı yaşamaya karar vermesi ve bu kararını topluma sunarak onaylatmasıdır. Evliliğin tek sebebi insan neslinin devamıdır. Cinsel duygular, çocuk sevgisi, aidiyet duygusu, sahiplenme duygusu ve benzeri duygular insan neslinin devamını sağlamak için insana Yaradan tarafından verilen hediyelerdir.

Xxxx

Kanıksanmış yaşlarda evlenmek teşvik edilirken, evlenme geciktiğinde bir sebeple, toplum kişilere baskı yapar, kimi zaman alaya alır, hafife alır, kinayeli sözler söyler. Unutulan bir şey var elbette. Kader. Yaradan oyunda yeni nesil üretme işinde rol vermemişse kişiye, bir yuva hayatı yoksa takdirde, olmazsa olmaz. Kula düşen takdiri kabul edip onunla barışık yaşamaktır.

Xxxx

Yaşlandığında bekear birinin, yaşayacağı acılar, evli birinin yaşayacağı acılara paralel değildir. Hele bir de hastalandı mı, yatağından kalkamayacak kadar vücudu kırık dökükse, bir bardak su vermesi gereken birini bulamadı mı, itibar meselesi de ayrı.
Akşam yatmadan önce evine aç gelemez, ya hazır bir şeyler alıp eve getirip yiyecek, ya da dışarıda bir geç vakit lokantasında doyuracak karnını.
Eve gelmesi için bekleyenlerin olması, evde bir gelecek anne veya babanın beklenmesi, sofraya oturmak için beklerken mutfaktan aceleyle hazırlanan yemek telaşını duyumsamak ailenin hediyesidir insanlara.

Xxxx

Sabah kalkınca Merhaba diyebilecek birilerinin olması ne kadar büyük hazinedir. Bir tarafta ‘sen benim önemli günlerimi hatırlayıp bir çiçek almadın’ kavgaları olurken, bir tarafta hediye verecek birinin olmaması, hediye verme zevkini yaşayamamak. Yaşlandıkça bekear olarak selamlaşacak adam sayısı bile azalır. Sizinle karşılaşan insanlar beyinlerinde binlerce size karşı olumsuz düşünceyle istemeyerek selam verecek ya da selamınızı alacaklar.

Xxxx

Ahmet Tufan Şentürk’ün mısraları hiç aklımdan çıkmıyor.

‘Bir bebek ağlasa gecenin derinliğinde
Anne-babasından önce ben duyarım
Hiçbir çocuk bana  baba demedi.’
Bu ne büyük bir romandır okuyabilene. Bu ne acı dolu bir hayattır, Bu insani duyguların eksik kalan yanlarını nasıl da resmediyor.
Bekear adam hasta iken dışarıyı bile tam olarak göremez. Hasta yatağının yüksekliği ne kadar izin verirse, kafasını uzatamadan sadece sokağın bile bir yanını görebilecektir. Onu kolundan tutup  yürüyüşe çıkaran bri hayat arkadaşı olsa, zorlansa da dışarı çıkıp sürüklenen ayaklarını dolaştırabilir.

Xxxx

İnanlar, çocuklarının, torunlarının varlığı ile adım adım yaşlandıklarını izlerken evlenmemiş insan kaç yaşında olduğunu bile tam olarak algılayamaz. Bu yüzden de toplumun kabulüne uygun kimlik çerçevesine sahip olamaz. Kimiz zaman ‘yaşının adamı değil’ suçlamasıyla karşılaşır. Sebep bu, bir aile içinde çocuk sahibi olunmayınca, aile her yıl daha büyümedikçe, insan ruhu da bir karmaşa yaşıyor. Elbette bu insana şaşkın davranışlar yaptırabiliyor.

<