BEŞPARMAK DAĞININ BAYRAKLARI
Rumların zaman zaman ve dalga dalga öfkelendiği en önemli şey,
Beşparmak Dağı’ndaki iki bayrağımızdır. Bu bayraklar ikiz kardeş gibi, birisi Türk
bayrağı, diğeri de KKTC bayrağı. Birisinin zemini kırmızı ama ayla yıldızı beyaz,
diğerinin zemini beyaz ama ayla yıldızı kırmızıdır. Üstüne üstlük KKTC
bayrağımızda iki de çizgi vardı, özgürlük ve var oluşumuzu simgeleyen.
Tam 34 yıldan beri o bayraklar büyük emeklerle dağın eteklerine
kazılmış ve Rumların gözüne diken olmuştur. İsterseniz Trodos’un Olimpos
tepesine çıkınız, bir ayna gibi hemen ufkunuzda göreceksiniz o bayrakları. O
nedenle değil mi ki, bütün güney bölgelerinden o bayrakları her gün görmek,
komşularımızı rahatsız ediyor.
Elbette rahatsız olacaklar. Kendileri bütün köylerin sokaklarına,
meydanlara Yunan bayraklarını asarken, ENOSİS çığlıkları atarken, o çılıklarla
beraber masum Türk ve İngilizler’i öüdürülerken iyiydi de, Türkler taşlarla ve
boyalarla oluşturdukları devasa bayraklarını oluştururken neden Türkler kötü
olsun?
Şimdilerde yine iştahları kabardı Rumların. “İlle de Beşparmak
Dağı’ndaki bayraklar indirilecek veya silinecek” diyorlar.
Evvelki gün Londralı bir dostlumla ayak üstü sohbet ediyordum. Konu
Girne’nin Beşparmak Dağlarındaki bayraklara gelmişti. O şahıs gerçekten
Londra’nın dişli iş adamlarındandı. Bayrak meselesi açılınca bana bir anısını
anlatmıştı:
“Bir nedenle güneye geçmiş ve Glafkos Kleridis’le evinde buluşmuştuk.
Kıbrıs meselesini ve daha bazı sorunları görüşmüştük. Kleridis bir an öfkeyle
yerinden kalktı ve pencereyi açarak bana, ‘Bak efendi, Girne Dağları’ndaki
bayrakları her gün görerek yaşamak kolay mı?’ Sorusunu sormuştu.
Diyeceğim şu... Beşparmaklar’daki bayraklar hakikaten Rumları müthiş
rahatsız ediyor ve çaresizliklerine çare bulamıyorlar.
Psikolojik savaşın pek çok şekil ve biçimleri vardır. İster yayın yoluyla,
ister bir objenin temsili ve görüntüsüyle, verilmek istenen mesajlar. Mesela
yıllarca Rumlar bize, “Bekledim de Gelmedin” şarkısını çaldı çaldı durdu. Kabul
etmek lazım... Hepimiz de o şarkıdan rahatsız olur ama birşey yapamıyorduk.
Onlarsa zevkten dört köşe oluyorlardı. Lakin bir gün Mehmetçik çıktı ve gelip
bizi kurtardı. Yani onların tanımlaması ile “Beklediler ve sonunda Türk askerine
kavuştular. Biz ne kadar yanılmışız...” ifadesinin idrakine girdiler.
Nikos Samson Küçükkaymaklı’yı yakarken eline bir Türk bayrağı geçirmiş
ve o bayrakla bir resim çektirerek bütün dünya medyasına dağıtmıştı. O resimin
yanına bir da şu sözleri söylemişti Samson.
“Cesursan gel al!”
2
Evet, Nikos Samson o sözleri ile Türk ordusuna resmen “korkak ve zavallı”
mesajı veriyordu. Lakin Türk askeri tam on bir yıl sonra çıktı ve cesur olduğunu
kanıtladı. Düşmanın avuçlarındaki Türk bayrağını aldı ve en yüksek tepelere
dikti. Üstüne üstlük Türk askeri de şu yanıtı verdi Nikos Samson’a.
“Cesurum! Geldim ve aldım!”
Nikos Samson’un yayınladığı o resim de psikolojik savaşın bir parçasıydı.
Maksat moral bozmak değil miydi?
Lakin Rum mezali ve Rum çizmeleri altında tam on bir yıl çile çekti Türk
halkı, ama inançlarını hiç yitirmedi. “Bir gün Türk askeri mutlaka gelip bizi bu
alçakların elinden kurtaracak” dedi.
Savaş sonrasında çekilen özgürlük sınırlarımızın kuzeyinde ne istersek biz
onu yaparız. Rumlar da güneydeki kendi topraklarında.
O nedenle ne bizim hakkımız vardır bir söz söylemeye, ne de onların.
Herkes kendi topraklarında dilediği adamın heykelini diker, dilediği bayrağı da
dağlarına çizer.
Şayet bir gün sınır boylarımıza gidip affedersiniz hıyar heykelleri dikersek
Rum komşularımız buna ne diyecekler? “Bu hıyarları niye diktiniz” mi
diyecekler.
Şayet öyle derlerse herhalde biz de uygun bir cevap veririz kendilerine
kabaca da olsa.
Kim ne derse desin. Rumlar bayrak için imza kampanyası başlartır da biz
başlatmaz mıyız?
Şu komşularımıza şöyle seslenmek istiyorum:
“Gülünç oluyorsunuz beyler.”
Evet, resmen bu acayip tepkileri ile gülünç olmuyorlar mı? Hem gülünç
oluyorlar, hem de Türk askerinin soluğunu soludukları havada hissediyorlar.
Onun için değil mi o bayraklar onlara doğru ve gerçek mesajlar veriyor.
Özgürlüğümüzü simgeleyen iki bayrak yani... Hem de Beşparmak
Dağları’nda.